CUMHURBAŞKANI Erdoğan AK Partili Belediye Başkanlarına seslendi…

Dedi ki:

''…Artık vatandaşlarımız belediyelerden sadece rutin işlerinin görülmesini değil kendisine kıymet verilmesini, saygı duyulmasını da bekliyor. İnsanımız telefon açtığında muhatap bulmayı, soru sorduğunda cevap almayı, bir sıkıntısını ilettiğinde çözülmesini, kısa vadede çözülmese bile en azından ilgilenilmesini arzu ediyor. ‘Gönül belediyeciliği’ derken, biz de işte böyle bir anlayışı kastediyoruz. Yani vatandaşa değer veren, sorunlarına samimiyetle çözüm arayan, gayretli, çalışkan, dürüst bir belediyecilik tazarrudan bahsediyorum.

AK Partili belediye başkanı her zaman ulaşılabilir olmalı. Vatandaşın içinde olmalı, sokaktan, çarşıdan ayağını asla kesmemelidir. İcraat yapmadan, eser üretmeden sadece sosyal medya mecralarıyla vatandaşın kalbine girilemeyeceği son dönemde ortaya çıkmıştır…’’

*

Sayın Cumhurbaşkanı’nı dinlerken, kesinlikle bizim Büyükşehir Belediye Başkanı Hayrettin Güngör’ün oturduğu koltuğa doğru ve gözünün içine bakarak bu sözleri söylüyormuş gibi hissettim…

Ne yalan söyleyeyim…

Bende öyle intiba bıraktı…

Sanki birileri Cumhurbaşkanına şikâyet etmiş…

Demişler ki:

- Makam katı vatandaşlara kapalı…

- Estiği estik kestiği kestik davranışı sergiliyor…

- İlçe Belediye Başkanları ile kavgalı… Onların çalışma alanına engel koyuyor. Kendisini hizmet anlayışı olarak ikiye hatta üçe katladıkları için. Onları birer Büyükşehir Başkan adayı olarak rakibi gibi görmeye başlıyor.

- Milletvekilleri ile bir küs bir barışık…

- Şehre ihanet ediyor. Özel İdare binasını yıkacağım da yıkacağım diyor…

- Önsen köprüsünü önce sanat tasarımı gibi büzüklü köprü yaptı, sonrası malum sel aldı götürdü. Daha yeni betonarme köprü için kolları sıvadı… Ne zaman biter orası da muamma…

- Terminal binasını tadilat diye söktü. Bir yılı aşkın süre geçti hala bitirilmedi. Otobüs firma yazıhane sahipleri burunlarından soluyor.

- Belediyede işçi kıyımları yaptı. Herkes mahkemelerden birer ikişer işe dönüş kararları alıp bir de üstüne tazminatları alıyorlar. Kendisinin cebinden çıkmıyor deniliyor.

- Önceki Daire Başkanlarını görevden aldı, 8. nci kata yolladı, burada oturun, dinlenin, maaş günü maaşlarınızı alın kimseye karışmayın dedi.

- Hemşericilik yapar gibi Göksun’lu koymadı hepsini vekâleten Müdür, amir yaptı. Müdür maaşını 8. Nci katta boş oturanlar gibi sizlerde alın dedi.

*

Cumhurbaşkanı Erdoğan bu şikâyetleri almış gibi; Hayrettin Güngör tek olmasın diye tüm Belediye Başkanlarını çağırtıp toplamış…

Kahramanmaraş benim için çok kıymetli, ''kızım sana söylüyorum gelinim sen anla'' atasözünü affınızla az biraz değiştirip, ''oğlum sana söylüyorum diğer evlatlarım sizlerde iyi anlayın'' der gibi, açık açık üst perdeden konuştukça konuştu.

Cumhurbaşkanı bu tür ikazları devamlı veriyor…

Ama sözünü tutanı getir…

Daha öncede Metal yorgunluktan bahsetmişti…

Teşkilatlar araya birkaç isim koyup, yine aynı isimlerle yola devam ediyor…

Yani değişen bir şey yok…

*

Dava adamı olmak bitmiş şimdi ki moda:

Cebi nasıl doldururum. Eşimi, dostumu, akrabamı nasıl bir işe yerleştiririm. İş takibi nasıl yaparım. Nasıl milyon dolarları cebe indiririm olgusu hâkim…

*

Bence Cumhurbaşkanı Erdoğan, Külliyeye dev ekran TV ünitesi koymalı, 81 ilin AK Partili Belediye ve Teşkilat binalarına özellikle başkanların makam odasına birer kamera koydurup, onları uzaktan izliyormuş olgusu verip denetlemeli… O korkuyu başkanlara vermeli…

Yoksa ne kadar ikaz ederse etsin, gözlerinin içine bakarak ne kadar söylerse söylesin, değişen bir şey yok…

Her konuşulan, her verilen emir, bir kulaktan giriyor diğerinden çıkıyor…

Buna ihbar mı diyorsunuz?

Hayır arkadaşlar, aleni bir şekilde yazıyorum…

Hem de korkmadan, çekinmeden, yüreklice…

*

Son söz:

''Ak koyun kara koyun geçit başında belli olur'' demiş atalarımız…

*

Bende diyorum ki:

Ne kaldı ki şurada seçime?
 

***
 

ELBİSTAN BELEDİYE BAŞKANI GÜRBÜZ TORBADAN YUMURTA ÇIKARDI
 

ELBİSTAN’ın puro içen bir belediye başkanı var ya!

Denetim raporu çıktığından bu yana, yolsuzlukları konuşulan, halk arasında lakap takılan biri…

Adı Mehmet Gürbüz…

Bu Mehmet gürbüz, mahkeme kararı olmasına rağmen terminaldeki yazıhaneler için ihaleye çıkmıyor…

Elbistan Belediyesi ile Hukuk mücadelesi veren Metro acenta sahibi Mustafa Genç Mahir Ünal’ın Elbistan’a gelmesini takip ediyor…

Ve Mahir Ünal’ı bir yemek esnasında yakalıyor…

Bir şikayetim Var Sayın Bakanım deyip söz istiyor…

Başlıyor anlatmaya:

''Bakanım, yıllardır bize eziyet ediyorlar. Bize terminal içerisindeki bir yazıhaneyi vermeyip dışarıdan Elbistan halkına hizmet etmeye zorluyorlar. Kasten ihale yapmıyorlar. Mahkemeden bile karar aldım. Mahkeme kararını bile hiçe sayıyorlar. Amacı bizi terminal içerisine sokmamak…''

Mehmet Gürbüz’ü yanına çağıran Mahir Ünal:

''Bu konu ile alakalı devamlı şikâyet geliyor neden gereğini yapmıyorsun'' diye kızınca…

Kurnaz Gürbüz; ''efendim evrakları eksik'' sözünü söyleyiveriyor.

Hani torbadan yumurta çıkarır gibi…

Mustafa Genç, bizzat Mahir Ünal’ın gözlerinin içine bakarak ''yalan söylüyor Sayın bakanım. Ben 13 yıldır metro acentesi sahibi olarak Elbistan Halkına hizmet veriyorum. Evrakım eksik olsa bu hizmeti verdirmezler'' cevabı verince…

Mehmet Gürbüz ne diyeceğini bilemiyor. Dili boğazına kaçmış vaziyette morardıkça morarıyor.

Ve Sayın Ünal gereğinin yapılması talimatını veriyor.

*

Mustafa Genç dün Ankara’ya Mahir Ünal’ın yanına gidip, bizzat dosyasını takdim ediyor…

*

O da ne:

Bizim kurnaz Mehmet Gürbüz, Mustafa Genç’in Ankara’ya Mahir Bey’e dosyasını götürdüğünün haberini alınca, birden bire kamuoyuna açıklama yapıyor…

Diyor ki:

''Şehirlerarası otobüs terminalinin başka bir alana taşınarak, mevcut binanın şehir trafiğinin hafifletilmesi için köy garajlarına dönüştürülecektir.''

Sevsinler seni emi Gürbüz Efendi…

Baktın pabuç pahalı…

Mahir Bey, seni milletin huzurunda kıpkırmızı etti… Talimat verdi. Talimatı hiç etmek için sende böyle bir çıkar yol buldun ha…

*

Bak sana bir şey diyeyim mi?

Sen iyisi mi bu açıklamayı bir meclis üyesi arkadaşının evine git ve orada TV’yi aç, puronu tüttür ve açıklamanı tekrar tekrar izle…

Daha önceki sosyal medyaya düştüğün gibi bu sefer herkesin elinden telefonları al ki, kimse videonu çekmesin.

Hadi göreyim seni…

*

Mahir Ünal’ın talimatını hiç etmek, ona başkaldırmak ile eşdeğerdir.

Ve sen boyundan büyük bir işe kalkıştın…

*

Ne diyeyim ki:
 

YAZININ TAMAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ...