MEĞER bizim memlekette ne çok efe, ne çok cengâver, ne çok delikanlı, ne çok kahraman, ne çok sahte klavye kabadayısı, ne çok yürekli kişi var imiş de haberimiz yokmuş.

*

“Malum şahıs” ile ilgili köşe yazısı yazdığım zaman…

-  Kanal Maraş admin hesabına sahte isim yazarak, hakaret derecesini aşar mahiyette yorum yazıp “Hadi cesaretin varsa yayınla bakalım” bunu diyor ya!

* * *

O sahte kabadayılara diyorum ki:

-  Eğer yüreğiniz atıyorsa gerçek isminizle ve kendi sosyal hesabınızdan yazın…

-  Öyle karşıma çıkma cesaretini gösteremeyenler, ceplerine konan 50 TL ile sahte isim ile yorum yazarak tatmin oluyorlarsa, acınacak haldeler demektir...

*

-  “Zekeriya Atak” bile sizden mert, sizden cesaretli biri…

*

-  Kahpeliğin tavan yaptığı şu ortamda aynaya bakarak yazacağınız yorum yazısını mutlaka kendi kendinize okuyorsunuzdur…

*

-  Sahi ne hissediyorsunuz?

*

-  Ben buradan ne hissettiğinizi söyleyeyim mi?

-  Yalaka…

-  Kendini satan kişi…

-  Namussuz…

-  Geniş aile çocuğu…

*

-  Bildim değil mi?

-  Kesin bilmişimdir…

-  Bu sözler ar namusunuz var ise sizlere yeter…

 

***

 

YALAMA CADDESİ…

 

MALUMUNUZ Trabzon caddemiz yayalaştırma projesi ile yeni bir çehreye büründü…

Projenin devamı olan “Arasa Camii kavşağına, yürüyen merdiven yaya geçidi” yapıldığında eminim daha da güzelleşecek…

*

Özel idare binasının “Lüks Otel” olması için bir önceki yazımda yazmıştım…

*

Şimdi diyorum ki:

Gelin bu cadde üzerindeki dumandan ve kokudan geçilmeyecek derecede çoğalan dönercileri bir başka yere nakledelim…

Ve burayı Cafe ve Dondurma esnafları ile donatalım…

Akşamları da trafiğe kapatalım…

Bu cadde rengârenk ışıklarla akşamları gençlerin ve ailelerin oturduğu veya yürüdüğü, ellerinde dondurma külahları ile “yalama caddesine” dönsün…

*

Ha ne dersiniz…

 

DİPNOT: “Yalama” kelimesi mecazi anlamda kullanılmıştır. Patenti Barbaros Burak Vanlı’ya aittir. Dondurma firmaları mutlaka bu patenti almak zorundalar…