HÜKÜMDARIN birinin beyaz bir atı varmış.
 

Hükümdar, bu atını çok severmiş…
 

Bir gün bütün maiyetinin hazır bulunduğu bir sırada:
 

- “Bu beyaz atımın ölüm haberini getirenin kafasını uçurabilirim... Çok dikkatli olun… Çünkü bu beyaz atı canım kadar seviyorum… Onun ölüm haberi bende kriz geçirtebilir” demiş.
 

*
 

Günün birinde, her şeyin eceli gibi beyaz atın da eceli gelmiş...
 

Ve beyaz at ölmüş...
 

Hükümdarın adamlarında bir telaştır kopmuş…
 

Kimse cesaret edemez ki, beyaz atın ölümünü hükümdara haber versinler…
 

Seyis başı, düşünmüş, taşınmış, olacak gibi değil…
 

Ben gidip hükümdara haber vereceğim… Öyle olsa da, böyle olsa da bizim kafa gidecek, demiş…
 

*
 

Ve hükümdarın huzuruna çıkmış:
 

- “Hükümdarım, hükümdarım sizin beyaz at var ya!”
 

- “Eeee demiş, Hükümdar…”
 

Seyis başı:
 

- “Efendimmm o beyaz at yatmış, ayaklarını dikmiş, gözlerini yummuş, karnı şişmiş, hiç nefes almıyor…”
 

Hükümdar:
 

- “Seyis başı, seyis başı! Desene, bizim beyaz at öldü!..”
 

Seyis başı:
 

- “Aman hükümdarım! Beyaz atın öldüğünü ben demedim, siz dediniz…” demiş…
 

*
 

Dolayısıyla kafayı cellat’a vermekten kurtarmış…
 

*
 

Sözün özü şu:
 

YAZININ TAMAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ...