DÜN bir yazı yazdım…

Dedim ki:

''İş bilenin kılıç kuşananın misali bu şehri yönetecek bir güler yüzlü Büyük Başkan bulmadığımız sürece… Daha çok anamız ağlar'' dedim…

Amanın bir de baktım ki, gün içinde Hayri Bey’in yerel Tv de programa çıkacağı duyuruldu…

Demek ki, Böyük Başkan!

Yazdıklarımdan rahatsız olmuş, kamuoyuna mesajlar verecek…
 

*
 

Program başladı, izliyorum…

3 dakika 5 dakika 7’nci dakikaya geldi, anlattıklarını dinledikçe yeter yahu dedim…

Bırakın şu şehrin insanlarını kandırmayı…

3 yıla yaklaşmış hala cak, cik, cuk lafları…

Konuşa konuşa dilimde tüy bitti…

İcraat gösterin icraat…

Laf ebeliği yapmayın…

Neymiş…

Göreve başladığından bu yana, yani 3 yıl içinde 1 Milyar yatırım yapmış, bununda yaklaşık yüzde 50’sini kredi kullanmış ve kullanmaya devam ediyormuş…
 

*
 

Şimdi sıkı durun:

Canlı yayının 7’inci dakikasında, ''Bu yıl 1,5 Milyarlık hibe ve kredi finansmanını halka duyurmuştuk'' diyor…

Ne ala ne ala…

''Bununda yüzde 50’si hibe, yüzde 50’si kredi şeklinde oldu'' diyor…
 

*
 

Canlı yayının ilerleyen dakikalarında ise ''1 Milyarlık hibe ve Kredi desteğinden'' bahsediyor…
 


 

Soruyoruz böyük başkana!

Avrupa Birliğinden alınan hibe ve kredi desteği 1,5 Milyar mı? Yoksa 1 Milyar mı? Billboardlardaki ilanda yazılı 1 Milyar mı doğru, yoksa canlı yayında açıkladığınız 1,5 Milyar mı? Hangisine inanacağız?

Yahu böyük Başkan! İnsanları kendinize güldürüyorsunuz…

Daha aldığınız hibe ve kredi desteği finansmanının miktarını, doğru telaffuz edemiyorsunuz?

Bu halkın bilmesi gerekir…

Alınan hibe ve kredi miktarı ne kadar? Ayrıca özel veya kamu bankalarından alınan kredi miktarları ne kadar? Bu halk ne kadar kredi borçlu? Faizleri ne kadar?
 

*
 

Moderatör Sevgili Murat öyle bir anda soru soruyor ki:

''Bu para şu an kasamızda mı Başkan, yoksa yakın zamanda gelecek mi?''
 

*
 

Böyük Başkan! Bir an duraksıyor ve cevap veriyor:

''Avrupa Birliğinden alınan hibe ve kredi desteği finansmanının şöyle bir özelliği vardır…

Projeleri yaparsınız…

İhaleye çıkarsınız…

Hak ediş karşılığı öder. O da iyi bir şeydir. Hak ediş geldikçe oradan ödenecek. Ama şu an tasarrufu bizde. Gelir mi gelmez mi noktası yok. Bizim şehrimize tahsis edilmiş. İhaleleri yapıldıkça ve hak edişleri geldikçe tıkır tıkır ödenecek inşallah…''
 

*
 

Vallahi bu cevaba gülmedim desem yalan söylemiş olurum…

İnşallah, maşallaha kaldık yine desenize diye kendi kendime söylendim…
 

*
 

Sevgili Kahramanmaraş halkı…

Korkmayın, Avrupa Birliğinden alınan hibe ve kredi desteği hak ediş olmadan gelmeyecekmiş…

Şu an projeler ihale aşamasındaymış…

İhale bitince alt yapı yatırımlarına başlanacakmış… (görev süresi yeterse?)

İş yapıldıkça Avrupa Birliğinden alınan hibe ve kredi finansmanının hak ediş oranında parası gelip ödenecekmiş…

Korkmayın, korkmayın…

Sonbahar ayı yaklaşıyor, ardına kış, bahara ne kaldı ki?
 

*
 

Hani Nasreddin hoca eşeğin kulağına eğilip:

Herkesin diline pelesenk olmuş ''Ölme eşeğim ölme hikayesi var ya''

Hikâye bu:

''Memlekette kıtlık olunca ve de kış da gelip çatınca, Hoca, eşeğinin her gün arpasını azaltmaya ve hayvanın günlük payından kesmeye mecbur kalmış. Hoca hayvana yem verirken onunla konuşur gibi yapar; “Aman benim emektar eşeğim, sakın açlıktan ölme. Senin için on dönüm yonca ektirdim. Hele bir bahar gelsin, hepsi de senin olacak, bol bol yonca yiyeceksin. Yalnız şimdi biraz tasarruf etmemiz lazım.” deyip, arpayı günden güne azaltırmış.

Buna alışamayan eşek günden güne zayıflamış, iskeleti çıkmış ve bir sabah Hoca, ahıra girince eşeğin ölüsüyle karşılaşmış, “Vah zavallı eşeğim vah? Tam tasarrufa alışmıştın ama ecel sana zaman tanımadı. Yemyeşil yoncalara hasret gittin.” demiş.''
 

*
 

E, şimdi kış gelecek…


YAZININ TAMAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ...