YAZIMIN başlığı atasözümüzdür…

Bu sözden yola çıkarak sizlere bu yazımda bazı gerçekleri ortaya çıkarmak ve yüzsüzlerin gerçek yüzünü göstermek amacındayım…

Milyarlarca parası olanın bile devletin malına nasıl göz diktiğini gözler önüne sereceğim…

Şöyle bir arkanıza yaslanın ve tane tane okuyun...

*

Hani şu Ahırdağ’ından Kahramanmaraş’a, ''bu şehir beni iyi görsün, ben bu şehrin kralının oturduğu yerim’’ der gibi, şatafatlı bir bina var ya!

Onun sahiplerinin devletin malına nasıl çöreklendiğini?

Oraya o binayı kimin yaptırdığını?

Milyarder işadamının suçlanmaktan kurtulmak için nasıl kıvır kıvır ifade verdiğini?

Oralarda herkesin tapuları bir bir hazine lehine iptal olurken, bunların hala mahkemede davalarının devam ettiğini?

Bu gücün nasıl bir güç olduğunu gözler önüne sereceğim…

*

Artık bu şehirde param var, her kesi sustururum, adliyelerde aleyhimize bir karar çıkmaz, çıkamaz, diyen zihniyetlere ''kral çıplak'' diyorum…

*

Her kim olursa olsun bu şehirde özellikle param var, ben siyaseten çok güçlüyüm diyenler, doğru işlem yaptığında saygıyı da görecek, yanlış işlem yaptığında eleştiriyi de…

Adı sanı ne olursa olsun…

*

Evet, gelelim konumuza…

Olay şudur:

Ahırdağ tepesine devasa bir bina yapılır…

Şehrin her kesimi o binayı konuşur…

Kimin? Kim yaptırmış? Hangi zenginin?

Herkes o binanın sahibinin, Hanifi Öksüz adlı işadamının olduğunu belirtir…

Hani Ticaret ve Sanayi Odamızın anlı şanlı Meclis Başkanı olan zat…

*

Bu şehre aşık bir gazeteci olarak yaptığım araştırmada, yapılan binanın arsasının yüzölçümüne göre ve yasaların belirlediği metrekareden çok çok fazla metrekare olarak büyük yapıldığını fark ettim…

Sonra bir de baktım ki…

Burayı İmar affına sokup sanki uydu fotoğraflarından ortaya çıkmayacakmış gibi yalan beyanda bulunularak Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğünden ''Yapı kayıt belgesi'' almış olduklarını gördüm…

Hemen Cumhuriyet Başsavcılığına 16.11.2020 tarih 2020/10490 soruşturma nolu dilekçe ile şikâyette bulundum…

*

Bu şikayet sonucunda:

Hanefi Öksüz efendi verdiği ifadede; ''Mustafa Karaaslan isimli şahsı tanımam. Şikâyete konu inşaat eşim Ayça Öksüz tarafından yaptırılmıştır. İnşaat ile ilgili benim bir ilgim bulunmamaktadır. Suçlamayı kabul etmiyorum. Kamu davası açılmasına yer olmadığına karar verilmesini talep ederim.''

*

Bakın bakın…

-Beni tanımıyormuş…

-Şikâyete konu binayı eşi yaptırmış…

-O inşaat ile ilgili bir alakası yokmuş…

Gel de inan…

*

Beni tanımayan zat-ı muhterem fabrikası ile ilgili ''koronavirüs endişesi'' başlıklı toplum sağlığını ilgilendiren bir haber sonrası, hem şahsıma yönelik Savcılık makamına şikayetleri hem de hakkımda açtırdığı tazminat davaları var…

Ve beni tanımıyor…

Sevsinler senin kıvırmalarını…

*

Her neyse…

*

Hanifi Öksüz’ün eşi Ayça Öksüz ise verdiği ifadede; ''2017 yılından önce inşaatı yaptırdığını, 2018 yılında yapı kayıt belgesi aldığını, Harçları ödediğini, Belediyeye ibraz ettiğini, daha sonra ismini bilmediği şahıslar tarafından Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğüne müracaat ederek yapının yapı kayıt belgesinin mevzuata aykırı olarak iptal ettirildiğini, İdare Mahkemesine dava açtığını, bu binayı ruhsatsız olarak yaptırdığını, yasal olarak yapı kayıt belgesi aldıysamda bu hususta tarafımdan herhangi bir bilgi ve görüşüm alınmadan yapı kayıt belgesinin iptal edildiğini, taşınmazın bahçe vasfında olduğundan imara açılması ve ruhsatlandırabilmem için yasal prosödürü başlattığını ve sürecin devam ettiğini…''

Sevsinler sizin ifadelerinizi…

Çevirin kazlar yanmasın…

Yapı Kayıt Belgesi alabilmek için Devletin çıkardığı yasada belirtilen tarihten önce yapılan yapılar için geçerli olduğunu bildikleri halde, bunlara uydu fotoğraflarına bakıp o arsada herhangi bir bina inşaatı gözükmediği halde, o binaya yapı kayıt belgesini veren Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğündeki yetkililerin ivedilikle istifa ve görevden alınmaları gerekir…

*

Devam edelim…

Az biraz soluklanın…

*

Yazı başlığında dedim ya…

''Devletin malı deniz yemeyen keriz''

Kahramanmaraş Valiliği Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü tarafından Onikişubat İlçe Jandarma Komutanlığına 22.10.2020 tarih Sayı: E-51018870-640-28310 Konu: 46110300111 Tavşantepe Mah.7101 Ada 7 Parsel hk. Gönderilen yazıda; ''Söz konusu parsel 2013 yılında Kadastro Müdürlüğünün bölgedeki çalışmaları sırasında SEHVEN ŞAHIS ADINA TESPİT EDİLDİĞİ anlaşıldığından, Müdürlüğümüzce Hazine Lehine 1.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2016/472 esasında 'TAPU VE İPTAL TESCİL' davası açılmış olup, davasının halen devam ettiği hususunu bilgilerinize arz ederim.''
 


 

Kadastronun ''şahıs'' dediği isim kim biliyor musunuz?

Zat-ı muhterem İşadamımızın fabrikasında çalışan A.Ö isimli akrabası…

Ve bu isimden satın alan tüm kişilerin adına çıkan tapuları hazine adına mahkemelerden devredildiği halde…

Nasıl oluyor da işadamı Hanifi Öksüz’ün eşi adına çıkan tapu iptal olup hazineye geçmiyor?

Ve 5 yıldır mahkeme sürüp duruyor?

*

Aklıma şu deli soru geliyor:

Hani bizim adliyede bu işadamıyla yakın temas kuran bir Hâkim vardı ya!

Hem de davalarına bakan bir hakim…

Adı C.P. olan…

Bu hakime bir teneke zeytinyağı gönderilmişti ya...

Ve bu hâkimle ilgili daha önce bir köşe yazısı yazmıştım…

Akabinde açığa alınmış, hakkında Gaziantep ….. Ağır Ceza Mahkemesi iddianameyi kabul ederek dava açılmıştı…

Ve o iddianamede deliller bölümünde benimde ifadem yer alıyor… Ve adım yazıyor…

Ve dosyada yazıldığı üzere bu zat-ı muhteremin vekilleri olan baba kız; ''...Kahramanmaraş adliyesinde kurulu mahkemelerden Kipaş grubu veya Mehmet Hanifi Öksüz aleyhine tek bir kararın dahi çıkmayacağına ve davalarda görevlendirilen kayyumların aleyhe işlem yapamayacağına dair konuşmalar yapmalarına sebep olduğu…’’ açıkça yazıp belirtiliyor…

*

Şimdi diyorum ki:

Bu yüzden mi, Kahramanmaraş 1. Asliye Hukuk Mahkemesindeki tapu iptal ve tescil davası sonuçlanmıyor?

*

Hanifi Öksüz ile benim şimdi birçok davam var… Avukatlarının bu söylemlerinden adaletin engin vicdanına sığınıyor, hakkaniyetli hâkimlere güveniyorum…

*

Hani zat-ı muhterem Ticaret ve Sanayi Odası Meclis Başkanı Hanifi Öksüz beni tanımıyor ya!

Acaba diyorum hafıza kaybı mı yaşıyor?

*

Bak ne diyeceğim:

Ahırdağ’ındaki hazine arazileri gibi Kılavuzlu su havzasında da yine D.S.İ’ne ait arazilerin bir bölümüne çökmüş, ele geçirmiş olan zat…

Suyun içine bile beton iskele yaptıran zat…

Aynı Ahırdağ'ında ki gibi orada da benim alakam yoktur diyebilirsin...

Ama herkes o kılavuzlu su havzasındaki yerin de senin olduğunu konuşuyor...

Aynı Ahırdağ'ında ki bina gibi...

Bak; Paran olabilir, pulun olabilir, adliyelerde kılıcının önü arkası kesiyor olabilir… Çekirge bir sıçrar iki sıçrar... Ankara'da ki Yargıtay'da açığa alınan hakim C.P'kın görülmekte olan davasında yarın birgün şüpheli sanık olarak oturursan şaşma...

*

Kamuoyu adına sesleniyorum:
 

YAZININ TAMAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ...