YILMAZ Özdil geçen ay bir yazısında:

''Sedat Peker işini namusuyla yapanları tenzih ederek, ‘’şerefsiz’’ olduğunu söyledi, alt tarafı bir avanta yemek parası karşılığında bile ‘’kalemlerini sattıklarını'' söyledi.

*

Ya bizim şehrimiz de?

*

Mesela…

Elbistan Belediyesinde Denetim Raporuyla ortaya çıkan yolsuzlukları yazmayıp, üç kuruş para almak uğruna, görmezden gelmek, yokmuş gibi davranmak, milletin bildiğini saklamaya çalışmak, basın ahlakından söz edebilir mi?

*

Mesela…

Elbistan Belediye Başkanına şirin gözükmek adına İYİ Parti İlçe Başkanına yönelik ‘’sabıka kaydı var’’ haberini yapıp, kendi arkadaş Whatsapp gruplarında paylaşıp, onlardan destek mesajlarını yazmalarını bekleyip, kimse yazmayınca morarıp, oysa yazsalardı üç kuruş tekrar para almak uğruna Mehmet Gürbüz Efendiye yollayacak bir ekran görüntüsü alınamadı değil mi?

*

Mesela…

''Hayrettin Güngör Bey’i kafesledim arkadaşlar, ona her istediğimi yaptırırım, ben ne dersem tutar, benden başka elinde gazeteci! (pardon çakma gazeteci) kalmadı, etrafımda da üç beş tane benim sözümden çıkmayan gazeteciler! Görüntüsü var, bakın Kılavuzlu Mesire alanından bile bana bir köşe yer verdi, eli mahkûm, iki bayan çalışan koydum (sigortasız) oradan para kazanacağım, başkası beni ilgilendirmez'' denildiğini Hayrettin bey duymuyor değil mi? (Allah’tan izzet Aliye Begoviç veya Muhsin Yazıcıoğlu parklarından bir yer vermemiş)

*

Mesela…

Hayrettin Bey kimden gıcık alıyorsa, onun yanında ona yönelik laflar…

*

Mesela…

Habibe Hanımla karşılaşıldığında, sevmediği kim varsa onlar hakkında iğneleyici laflar… (Şirin gözükecek ya Habibe’ye…)

*

Habibe Hanım’dan kim gıcık alıyorsa, bu sefer tam tersi Habibe’ye yönelik laflar…

*

Sevsinler seni emi…

Bu mu gazetecilik…

Bu mu elit takılmak…

Bu olsa olsa şerefsizliktir…

Arkadaşlarını satmaktır…

Siyasilere gaz vermektir…

Siyasileri küçük düşürmektir…

Bu memlekette böyle gazetecilik yapılmaz…

Sizi gidi çakma gazeteciler sizi…

*

Buradan ilan ediyorum:

Bu tür çakma gazeteciler, menfaatçiler, çıkarı uğruna her kılığa giren bukalemun yapıdaki şak şakçılar…

Yok, olmaya mahkûmdur…

Bu şehrin gelişmesini, güzelleşmesini ve yaşanabilir güzel bir şehir olması uğruna öncelikle temiz tertemiz bir medya gerekir…

*

Yılmaz Özdil diyor ya:

''Bir memleketin siyaseti neyse, medyası da odur''

*

Bende diyorum ki:
 

YAZININ TAMAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ...