BU DA neyin nesi diyebilirsiniz…

Üstümün açık kaldığını, rüya gördüğümü söyleyebilirsiniz…

Ancak;

AK Parti Kahramanmaraş İl Kadın Kolları sekreteri Hatice Cevher Kurt’un eski vekil Nursel Reyhanlıoğlu gibi sağa sola benim hakkımda WhatsApp mesajlar atmasını bir kenara bırakarak ve İl Başkanı Debgici'nin gereğini yapmasını bekleyerek, bugün sizlerle yerel zeminden uzaklaşıp Ankara kulislerine uzanalım istiyorum…

Malum olduğu üzere ülkemiz, hem iktidar partisi açısından hem de muhalefet partileri açısından çok önemli bir seçimi geride bıraktı.

Başbakanlık sistemi bitti…

Artık Türkiye’de “Başkanlık sistemi” vizyona konacak.

16 yıl boyunca girdiği her seçimi kazanan ve bir kez olsun kaybetmeyen Erdoğan, halkın gönlünde yer aldığını ve bize göre asrın lideri olduğunu tüm dünyaya ilan etti.

Türkiye’de hiçbir şey ama hiçbir şey, artık eskisi gibi olmayacak.

Her ne kadar kendi partisinden 10 puan fazla alsa da Erdoğan, aslında seçimin; Milletvekili profilinden ve aritmetiğinden kaybedeni değil, bizzat kazananıdır.

Nasıl mı?

İzah edeyim:

İktidar, iktidarda kaldığı müddetçe yıpranır. Ülkemiz, yedi düvele karşı hem içerde hem de sınır ötesinde terör örgütleriyle savaşırken, seçim atmosferinde bile Kandil’e doğru yola çıktı. FETÖ gibi bir baş belasının yanında; DAİŞ, PKK, PYD gibi terör örgütlerinin de potansiyel bir tehdit olduğu unutulmamalı. Teşkilatlardaki o eski şevk ve çalışma azminin olmaması, dedikodu, kıskançlık ve çekememezlik olgusuna ve kendi yandaşlarını doldurup eş-dost-ahbap ilişkileri ile seçim çalışması yürütmeleri, yani tüm bu olumsuzluklara rağmen Ak Parti, kendi bünyesinde yapmış olduğu bariz liste hatası ve yanlışları da hesaba katarsak, yine de % 42 gibi bir rakamla parlamentonun yine birincisidir. Ve Tayyip Erdoğan bu yeni sistemin ilk Cumhurbaşkanı olarak tarihe altın harflerle yazılacaktır.

Gelelim işin asıl meselesine…

Bir köşe yazarı olarak her ne kadar yerelde kalem oynatsak da, ülke meselelerine bigâne kalamayız.

Bize göre Türkiye’nin ana gündemi, "terör ve ekonomiden sonra önümüzdeki yerel seçimlerdir."

Erdoğan yerel seçimlerde üstün bir başarı grafiği yakalayamaz, metropol illerin ve kıyı şehirlerinin birçoğunu alamaz ise, önümüzdeki 5 yılda muhalefet kendisini rahat çalıştırmaz.

O halde damar sorumuzu soralım: “Genel seçimlerde olduğu gibi yerel seçimlerde de bir baskın seçime gidilebilir mi? Ak Parti’nin gündeminde yerel seçimleri öne alma gibi bir program var mı?”

Her ne kadar hemşerimiz ve Milletvekilimiz Ak Parti sözcüsü Mahir Ünal gündemlerinde erken bir yerel seçim olmadığını söylese de kulisler öyle söylemiyor. Hatta dün akşam bile CHP’nin Cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce YSK’nın seçim sonuçlarını değerlendirirken “Bu seçim bitmiştir, yenisi var yakında, yerel seçimler var” derken, olası bir baskın seçim kapıda diyebiliriz…

Peki, bunun dönüşümü, Ak Partiye kazanımı, muhalefete ne getirip ne götüreceği neler olabilir.

Biraz analiz yapalım:

Eğer muhalefet bastırır, Cumhur ittifakının ortaklarından olan MHP ve BBP de tamam derse, erken seçime AK Parti neden itiraz etsin ki? Şartlar oluşur, meyve de olgunlaşmaya durursa, düzenlenecek bir kanunla erken seçim kararı alınabilir.

DÖN BABA DÖNELİM

Türkiye erken seçimi tartışa dursun CHP’de sular durulmuyor. Genel seçimler öncesi devam eden Kılıçdaroğlu-İnce tartışması neydi? İnce ne diyordu: “Sen '14 parti bir araya geldik' diyorsun. 38 almışsın, yenmiş seni. Her seçimde yenmiş seni, çıkmışsın yenmiş, çıkmışsın yenmiş, çıkmışsın yenmiş, yenmişte yenmiş, yenmişte yenmiş. Meydan okuyor, 'birinci çıkamazsam istifa ederim, sen edebilir misin?' diyor. Sen böyle bir ortamda yenilgiyi tartışmak yerine, 'gel bunu tartışalım' diyene 'AK Parti'nin içindeki tartışmayı gölgelersin' diyorsun. Yok ya derler adama. Bu ayıp, bu düşüncede olan birisinin iktidar olması mümkün değil, 250 sene de iktidar olması mümkün değil.” İşte Kılıçdaroğlu ile İnce bu tartışmaları yaparken genel seçimi kucaklarında buldular. Kılıçdaroğlu İnce’den kurtulmak ve bir daha yenilgi yaşamamak için Cumhurbaşkanı adayı olarak İnce’yi öne sürdü. İnce de iki aylık bir zaman diliminde koşturup durdu. CHP’nin tarihinde görmediği kalabalıkları mitinglerde toplayarak bitmeye yüz tutmuş CHP’yi % 31’lere taşıdı. Peki, şimdi ne olacak? Bir şey olacağı yok. Bize göre CHP’de eski tas, eski hamam devam eder. İnce şu anda milletvekili bile değil. Partiyi kurultaya hazırlaması zor. Şimdiden Genel Başkanıyla didişip duruyor. Bırak o koltuğu diyor. Yani anlayacağınız, “dön baba dön” yapıyorlar. Bu tartışmalar sürerken erken yerel seçimi de kucaklarında bulacaklar. İnce’ye İstanbul veya İzmir gibi büyük bir şehrin Belediye Başkanlığı teklif edilerek genel başkanlık talebi unutturulmaya çalışılabilir.

Neyse…

Biz yerel seçim konusunu değerlendirmeye devam edelim.

BÜYÜKŞEHİR BELEDİYE BAŞKANINA BÜYÜK YETKİ VERİLEBİLİR

Mevcut Anayasa’nın 127’nci maddesi eyalet ve özerklik gibi yetkileri içeriyor. Şöyle ki: Yeni Anayasa’nın 123’ncü maddesi Cumhurbaşkanı’na kamu tüzel kişiliği oluşturma yetkisi de veriyor, yani eyalet kurabileceğini ifade ediyor.

Başkan Anayasa’nın 127’nci maddesine dayanarak ilçe belediye başkanlığı seçimlerini iptal edilebilir.

Nasıl mı?

Tabi ki Anayasa’nın 127’nci maddesine göre.

O da şudur: “Mahalli idarelerin seçimleri, 67’nci maddedeki esaslara göre beş yılda bir yapılır. Ancak, milletvekili genel veya ara seçiminden önceki veya sonraki bir yıl içinde yapılması gereken mahalli idareler organlarına veya bu organların üyelerine ilişkin genel veya ara seçimler milletvekili genel veya ara seçimleriyle birlikte yapılır. Kanun, büyük yerleşim merkezleri için özel yönetim biçimleri getirebilir.”

Peki, bunun anlamı ne?

Anlamı şu.

Birçok hukukçu bu maddenin eyalet sistemi kurulmasına imkan sağlayabileceğini ve seçim sistemini de değiştirme yetkisi getireceğini savunuyor. Biraz daha açık konuşalım. Eğer Erdoğan isterse, “küçük bir değişikle büyük şehirlerde belediye başkanlarına tek başına seçilme yetkisi sağlayabilir. Bu durumda ilçe belediye seçimleri yapılmaz. Seçilen büyük şehir belediye başkanı, ilçe belediyelerinin başkan atamasını kendisi yapabilir.” 

Yandı gülüm keten helva. Böyle olursa ne olur biliyor musunuz?

CHP’nin büyük şehirlerdeki zengin belediyeleri kaybetmesi imkan dâhilinde olur. CHP’nin kalesi durumunda olan İstanbul’daki asla kaybetmeyeceği, Beşiktaş, Şişli, Kadıköy, Maltepe, Bakırköy, Sarıyer, Ataşehir gibi zengin ilçeleri, Ankara’da Çankaya, Antalya’da kent merkezini oluşturan Murat Paşa ve Konyaaltı belediyeleri de Ak Parti’ye geçebilir.  Bir bakarsınız İzmir bile CHP’nin elinden gitmiş.

DİMYAT’A PİRİNCE GİDERKEN EVDEKİ BULGURDAN OLMAK

CHP’nin işi gerçekten zor. Dimyat'a pirince giderken evdeki bulgurdan olmak istemezler tabiki ancak; Genel seçimlerde aldığı yenilgiyi unutturmak adına şimdi erken yerel seçim söylemini bol bol gündemde tutuyorlar… Oysa olası bir erken yerel seçim kararı alınsa CHP yorgun, küskün seçmeni, nasıl ikna edip sandığa götürebilecek? Erken yerel seçime hazır değiliz dese, baştan kaybetmiş olacak. Hazırız dese, kimleri aday gösterecek, seçmenini sandığa nasıl taşıyacak? 

Olası bir erken yerel seçimde Erdoğan yine yenecek, yine yenecek… İlk turda Cumhurbaşkanlığını kazanan Tayyip Erdoğan yerel seçim için bana göre; Diriliş Ertuğrul filmindeki metodu izleyecek. Uç Beyi Ertuğrul Gazi, Moğollara baskın üstüne baskın yapıp onların dinlenip toparlanmalarına bile fırsat vermiyordu. Böylece Söğüt’e kadar uzandı. Osmanlı İmparatorluğunun temellerini attı. Erdoğan da CHP’nin dinlenip toparlanmasına fırsat vermeden erken yerel seçim startını vererek önümüzdeki 5 yıl Türkiye’yi önlenemez bir yükselişle muasır medeniyetler seviyesine çıkarmanın temellerini atacaktır…

İşi zor CHP’nin anlayacağınız…

Benden söylemesi...