AHMET Davutoğlu ile Ali Babacan neden ayrı parti kurmak istiyorlar?
 

Mesela ikisi bir oluşumda olamazlar mı?
 

Ak Parti'de siyaset yapan bu iki kimlik arasında bir ideoloji, inanç farkı var mı?
 

Hangisi daha seküler veya hangisinin referansı İslâm?
 

Elbette amacımız ne Davutoğlu’nun ne de Babacan'ın inancını sorgulamak değil.
 

Böyle bir şey hadsizlik olur.
 

Fert planında düşünürsek CHP'li İmamoğlu da Müslümandır, Davutoğlu da, Babacan da…
 

Peki, Davutoğlu ve Babacan’ı ayrıştıran ne olabilir?
 

Davutoğlu Babacan'a göre çok daha entelektüel ve İslâmcılığa yakındır.
 

Babacan İslam'ı bir siyasal referans olarak almak istemiyor. Bu konuda akıl danesi Abdullah Gül olabilir. Dolayısıyla Babacan temel ilkesini cemaatlere ve tarikatlara devlet yönetiminde görev vermeme üzerine kurabilir.
 

Daha açık bir ifadeyle söylersek Babacan toplumsal ilişkilerde İslamcı ve muhafazakâr diye bilinen kesimle barışık lakin onların belirgin kimlikleriyle siyasete müdahil olmalarına karşıt bir politika izleyebilir.
 

Davutoğlu Amerikanvari tam başkanlık ya da kuvvetler ayrımının net çizgiler ile ayrılmasını sağlayacak güçlendirilmiş rejimden yana iken Babacan güçlendirilmiş parlamenter rejimden yana.
 

İkisinin birleştiği nokta ise "Cumhurbaşkanının aynı zamanda parti başkanı” olmaması.
 

Ak Parti'yi bu yüzden parti devleti kurmak ve tek adamlıkla suçluyorlar.
 

Neticede Ak Parti içerisinden çıkmış iki parti ile karşı karşıya olacağız.
 

Erdoğan'ın karşısında bundan böyle güçlü bir muhalefet bloğu oluşmuş olacak.
 

Düne kadar rakibi yalnızca CHP iken bugün iki tane de kendi içerisinden çıkmış parti ile mücadele edecek.
 

Ak Parti de Saadet Partisi'nden ayrılanlarla kurulmuştu.
 

Eğer Ogün Tayyip Erdoğan ve ekibi bir bölen olarak nitelendirilebilirse bugünkülere de bölücü diyebiliriz.
 

Bu manada partiler bir tercih sebebidir.
 

Kim bilir belki de olanda hayır olur.
 

Şu unutulmamalıdır ki:
 

17 yıllık bir başarı hikâyesi var ortada.
 

30 yaş altı gözlerini açtığında Ak Parti'yi gördü.
 

Yokluk, sefalet, parti ve koalisyon kavgalarını tanımayan gençliğin tercih sebebi yerel seçimlerde neden başka partiler oldu?
 

Elbette gençlik aş, iş, umut ve huzur istiyor.
 

Gelecek vaat eden siyasetçi istiyor.
 

Sosyolojik sebebini, Ak Parti iyi analiz etmeli.
 

1994'te Erdoğan İstanbul'a %25 gibi bir rakamla başkan, Ak Parti ise 2002'de %34'le iktidar oldu.
 

Bugün gelinen noktada yani 17 yıl aradan sonra Ak Parti'nin oyu hâla yüzde 45 ve birinci parti.
 

Yüzde 50+1'i de kendisi getirdi.
 

İttifak sistemine zemin hazırlayan kendisidir.
 

MHP'nin yüzde 45'lik dilimdeki payı yüzde 5 bile değildir.
 

İttifaklar olmasa Ak Parti'nin alacağı oy yüzde 40'ın altına düşmeyeceği gibi CHP de yüzde 30'un üstüne çıkmazdı.
 

O durumda da Binali Bey aldığı yüzde 45 oyla İstanbul'a başkan olurdu.
 

Beka için İstanbul verilmedi.
 

AK Parti kendi ayağına sıktı, hatalar yaptı.
 

Söylem ve eylemleriyle toplumdan uzaklaştı. Gençliğe kendini anlatamadı.
 

Bütün bunlara metal yorgunluğu, pahalılık, Suriyeli mülteci ve terör sorunları da eklenince yenilgi mukadder oldu.
 

Bu yenilgiden ders çıkarılır mı?
 

Onu bilemem…
 

Ancak…
 

Yokuş aşağı giden otobüsün freni zayıflamışsa, hele birde balatalar ısınmışsa fren tutmaz…
 

Bir yere toslamak kaçınılmaz olur…
 

İstanbul seçiminde bu arızanın yani balatanın zayıfladığı gözle görülür bir şekilde görüldü.
 

En önemlisi özgüven kayboldu…
 

Olası bir seçime doğru yelken açıldı…  
 

Bence…
 

Yapılması gereken şu:
 

YAZININ TAMAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ...