DÜN Kahramanmaraş’ımızın kurtuluşunun 101’nci yılını eda ettik…

Söz de edaydı bu…

İcraatta hiçbir şey yoktu…

Cuma gününe denk gelmesi hemen hemen herkesin Ulu camimiz de namaz kılmasına vesile oldu desem yeridir…

Ancak Cuma Namaz çıkışı, nahoş bir hadisenin kulaktan kulağa şehre yayıldığı duyuldu…

*

Herkes birbirine telefon açarak;

Duydun mu?

Mahir Ünal’a saldırmışlar…

Yumruk sallamışlar yahu…

Diyene mi bakarsın…

*

Bir başka telefon açan ise;

Yok, yok Hayrettin’e saldıracaklarmış…

Mahir Bey’e saldırmamışlar diyene mi?

*

Allah kimseyi ayaklı gazete diline düşürmesin…

*

Ve sonun da İyi Parti İl Başkanı Ahmet Çabukel Twitter hesabından bir kınama mesajı yayınlayınca…

Nahoş hadisenin vuku bulduğu teyitlenmiş oldu…

*

Kimisi çiftçi derken…

Bazıları ise; Büyükşehir Belediyesinden işten çıkarılan birisinin babası Mahir Bey’e dert yandığı, aralarında geçen konuşmanın oğlu tarafından yanlış anlaşıldığı ve saldırmaya yönelik harekette bulunduğu, akabinde korumaların veya parti teşkilatından bazı isimlerin araya girip uzaklaştırdıkları anlatılmaya başlandı…

*

Cami kamera görüntüleri silinmiş veya el konulmuş olduğu öğrenildi…

*

Kahramanmaraş Halkı’ndan bir ferdin, kendi vekiline saldırmaya yeltenmesinin altında yatan sebepleri iyi araştırmak lazım…

- Bir evladı olan babanın Mahir Bey’den iş istemesi olabilir…

- Bir evladı olan babanın Mahir Bey’e herhangi bir siyasetçi için dert yanması olabilir…

- Veya evladın, Baba ile Mahir Bey’in konuşmasını yanlış anlamış olabilir…

*

Bazı gerçekleri yazmakta sakınca görmüyorum…

Kahramanmaraş’ta siyasetçilere, özellikle Büyükşehir Başkanına yönelik; bir sevgisizlik, bir kızgınlık, bir hoşnutsuzluk, ayyuka çıkmış durumda…

- Halk mutsuz…

- Esnaf desen o keza…

- Muhtarlar tamamen dertli…

- İşçiler veryansın ediyor…

- Büyükşehir Belediye personellerin bile çalışma şevki dahi kalmamış…

- Kadrolaşma had safhada…

- Kimse kimseyi dahi tanımıyor…

*

Niye bu şehir böyle oldu?

Bir nevi barut fıçısına dönmüş durumda…

*

Muhtarın biri diyor ki:

''Cuma namazı için camiye gelen Mahir Ünal bize hal hatır soruyor…

Valimiz bize nasılsın diyor…

Büyükşehir Başkanı ise kafasını kaldırıp muhtarım nasılsın demekten imtina ediyor…

Bu kibir, bu kendini beğenmişlik duygusu karşısında, Kahramanmaraş halkı da her geçen gün AK Parti’ye karşı mesafeli durmaya başladı’’ diyor…

*

Tespiti yapan, konuşan, bu şehir de sevilen bir muhtarımız…

Doğruluk payı var mı?

Kesinlikle var…

Koltuklarına oturup çay kahve içen siyasetçiler tebdili kıyafet giyerek araştırma yapabilir…

Veya yaptırabilir…

*

Eskiden böyle miydik?

Mesela biz basın camiası olarak…

Mahir Bey ne zaman şehre gelse, espri, konuşma, muhabbet, dert anlatma, gibi her şeyin fırsatını bulurduk…

Sahi niye böyle olduk?

*

Hata bizde mi?

Yoksa bu şehirdeki bazı kibir abidesi olan siyasetçilerde mi?

Kurunun yanında yaş da yanıyor misali…

*

Demem odur ki:

Bazı siyasetçiler silkelenmez, biz nerde yanlış yaptık veya yapıyoruz diye kendi kendilerini sorgulamazlarsa…

Yarın bir gün herhangi bir ziyaret yaparken dahi, o siyasetçiler nahoş hadiseler ile karşılaşırsa şaşmamak lazım…

Bu şehir, kendini kurtaran şehir…

Bu şehir, 101. Yıl önce atalarımızın bizlere emanet ettiği şehir…

Bu şehri seviyoruz… Siyasetçilerimiz kendilerini sevdirdikleri müddetçe bu şehir halkı da o siyasetçilerimizi sever, bağrına basar…

Tıpkı; Mahir Ünal, Ahmet Özdemir, Celalettin Güvenç, Fırat Görgel, Hanefi Mahçiçek, Osman Okumuş, Necati Okay, Mehmet Fatih Güven ve Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan örneğin de olduğu gibi…

Diğer isimlerin makamı ne olursa olsun, Sayın Erdoğan’a ihanet etmemeye, onu arkasından vurmak adına kendi şehrinde halka karşı soğuk veya kibir ile yüksekten bakmamaya davet ediyorum…

*

Son olarak:
 

YAZININ TAMAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ...