NERDE o eski bayramlar deriz ya!

Bu günlerde “nerde o eski evlerimiz” diyoruz.

Toprak kokan…

Ana baba şefkati kokan…

Kardeş, bacı kokan…

Torun kokan…

Kısaca zenginlik kokan…
 

*
 

Hiç unutmam, rahmetli babamla aynı evde tam 16 sene oturdum…

Söylemesi ayıp, banyoya giderken bile ayak parmak uçlarımıza basardık.

Hani eskiden banyoda bakır taslar olurdu ya!

Şeytan rezilliği sever misali, tannnn diye yere düşerdi…

Nefesimizi almaz olurduk…

Ne günlerdi o günler…

Saygı vardı…

Edep vardı…

Hayâ vardı…

Bir gün kiraya gideyim dediğimde; “Ne kirası lan” “Ben ölürsem ancak bu evden öyle gidersin” demişti…

Sesimi çıkaramamıştım…

Haddimize mi ki sesimizi çıkarmak…
 

*
 

Günümüzde oğlan veya kız eversen…

Hemen ayrı ev istiyorlar…

Üç artı bir…

Yokkkk…

Dört artı bir olacak…

Havuzlu olacak…

Yusuf Hayaloğlu’nun “Ah ulan Rıza ah” şiiri gibi…

Kira parasından çok…

Ortak giderler için…

“Ah ulan şu ortak gider yok mu ah” şiirini yazanlar günümüzde çok çıkacak.
 

*
 

Ya karşı kapıdaki komşuyu bile bilmeme olayına ne dersiniz?

Özel, kendine münhasır, açık cezaevi misali…

Sabah çık…

Akşam gel…

Aç televizyonu…

Saat on bir…

Gir yatağa…

Her geçen gün özümüzü, kaybetmemize vesile oluyor.
 

*
 

Bayramdan bayrama bile eş, dost, akraba gidilmez oldu.

Varsa yoksa sosyal medya…

At bir resim…

Kaç kişi beğendi? Yorum yazan kimler? Onu kontrol et.

İçki, sigara tiryakiliği gibi…
 

*
 

Velhasıl…

Apartman dairesi mi, müstakil ev mi?

Desem…

Herkesin yüreği "cız" eder diye düşünüyorum.

Hayrettin Başkan ne düşünür bilemem ama…

Bu şehirde, belli bir bölge üzerine “müstakil ev” projesi hayata geçirse…

He vallahi he billahi Türkiye’de bir ilki başlatmış olur…

Kurtuluş savaşının ilk kurşununu sıkan bu Kahraman şehre…

Hep ilkler yakışır…

Ne dersiniz?
 

***
 

DİPNOT: Bugün Çarşamba, çarşafa dolanır BEKLEYİNİZ… :)