Toplumun engellilere bakış açısını ölçmek ve engelliler adına faydalı etkinlikler yapmak amacıyla Taksim Meydanı, Tarihi Yarımada gibi farklı noktalarda sosyal deney çalışmaları yapan Yunus Emre Polat, son olarak Sultanahmet Meydanı'nda iki farklı konuda çalışma gerçekleştirdi.

Üzerinde Türkçe ve İngilizce "Ben görme engelliyim, sarıl bana" yazılı tişörtü, elinde bastonu ve gözünde güneş gözlüğüyle turistlerin ilgisini çeken Polat, "Görme engelli biri size aşık olsa ne düşünürsünüz?" sorusuyla da halkın nabzını tuttu.

15 yaşında görme yetisini kaybetti

15 yaşındayken göz sinir damarlarında meydana gelen iltihaplanma, solma ve kopma sebebiyle Şubat 2006'da görme yetisinin yüzde 90'ını kaybeden Polat için yeni hayatına adapte olmak zaman aldı.

İkamet ettiği Kocaeli'den ayrılarak tedavi için İstanbul'a yerleşen ve lise eğitimine Sarıyer'de bir görme engelliler okulunda devam eden Polat, eğitimin her engeli aşacağına inanarak Kocaeli Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümü'nü kazandı ve buradan mezun oldu.

Üniversitede oldukça aktif bir öğrencilik hayatı sürdüren Polat, her insanın yurt dışına çıkması ve ufkunu genişletmesi gerektiği düşüncesiyle Erasmus ve Avrupa Birliği projeleri kapsamında 28 ülke gezdi.

"Engellilere toplumda var olduklarını göstermek istedik"

Tarihi Yarımada'da gerçekleştirdiği sosyal deneylerle engelliler için farkındalık oluşturmayı hedeflediğini vurgulayan Polat, "Ayasofya'dan çıkan Rus bir hanımefendi geldi, sarıldı. Bir Arap turist geldi, sarıldı. İngiltere'den gelen biri elimi sıktı, sarıldı. Bu fikrin nasıl çıktığını ve YouTube kanalımın ismini soranlar oldu. İnsanların böyle kucaklaşması, muhabbet etmesi çok iyi. 'Görme engelli biri size aşık olsa ne düşünürsünüz?' sosyal deneyini de yaptık. Güzel sonuçlar aldık. Yaptığımız sosyal deneylerle, görme engellilere ulaşmak, moral ve motivasyon sağlamak, bu toplumda var olduklarını göstermek istiyoruz." diye konuştu.

Polat, bağımsız hareketleri iyi olduğu için İstanbul'u ezbere bildiğini, bu nedenle Ayasofya, Topkapı Sarayı, Yerebatan Sarnıcı, Beylerbeyi Sarayı ve Dolmabahçe gibi tarihi yerleri en fazla gezen görme engellilerden biri olabileceğini belirtti.

YouTube kanalını açma hikayesine de değinen Polat, gazeteci arkadaşı Emre Özcan'ın, "Dünyada görme engelli bir YouTuber yok. YouTube gençlere ulaşabileceğimiz bir alan" fikriyle kendisine geldiğini aktararak, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Görme engellilerin de bir şeyler yapabildiğini ispatlama düşüncesiyle yola çıktık. Hiçbir maddi beklentimiz yok. Yalnızca kamu kurumları ve sivil toplum örgütlerinden destek bekliyoruz. Şehirlerde engel tanımadığımıza beyan olma niteliğinde kanalın 'Şehir Engel Tanımaz' isminde olmasına karar verdik.

İlk kez gerçekleştirilen YouTuber Yarışması'nda da teşvik ödülü aldık. Umarım birinci de oluruz önümüzdeki dönemlerde. Görme engelli bir insanın bir şeyleri başarabilmesi, azmetmesi... Görme engelli her insan heyecanlı olmalı ve pes etmemeli."

Polat, sosyal deney çalışmalarına ve video çekimlerine devam edeceklerini aktararak, takipçilerinden gelen öneriler doğrultusunda da video çekebileceklerini söyledi.

"Hayata tutunmak bizim gayemiz olmalı"

Türkiye'de 800 bin görme engelli olduğunu aktaran Polat, engellilerin kendilerini hayattan soyutlamamaları gerektiğini vurgulayarak, şu tavsiyelerde bulundu:

"Kesinlikle üniversite okusunlar. Üniversitedeyken de aktif olsunlar, herhangi bir kulüp, dernek, vakıf çatısı altında bir şeyler yapmaya çalışsınlar. Onlar gayret ederlerse gören vatandaşların da hayret edeceğine inanıyorum.

Bol bol kitap okumalarını, gezmelerini, seyahat etmelerini, kendilerini hayattan soyutlamamalarını tavsiye ediyorum. Görme engelli arkadaşlarımın öz güvenlerinin tam olmasını istiyorum. Bardağın dolu tarafından bakmak, pozitif olmak, hayata tutunmak bizim gayemiz olmalı. Hayat her şeye rağmen çok tatlı. Hayattan her zaman keyif almayı bilelim."

Polat, insanların görme engellilere "ama" diye hitap etmemeleri, isimleriyle seslenmeleri gerektiğini belirterek, "Trafikte beyaz bastonu gördüğümüz zaman yavaşlamamız lazım. Görme engelliler yolda bastonuyla giderken sağa dön, sola dön diyerek bizlere ismimizle hitap etmeleri lazım. 'Ama', 'hafız' böyle hitap edildiği zaman biz anlayamıyoruz, rencide olduğumuz da olabiliyor." diyerek sözlerini tamamladı.

"Ne kadar gönüle dokunursak o kadar önemli"

"Şehir Engel Tanımaz" YouTube kanalının video çekimlerini gerçekleştiren Marmara Üniversitesi Bilişim yüksek lisans öğrencisi ve gazeteci 26 yaşındaki Emre Özcan, Yunus Emre Polat’la engelliler için çalışmalar yapan bir dernek sayesinde tanıştıklarını ve hikayesinin kendisini çok etkilediğini söyledi.

YouTube kanalı açma fikrinin, Polat'ın hayata tutunma isteğini ve yaşama azmini gördükten sonra oluştuğunu anlatan Özcan, "Dijital mecralara zaten uzun zamandır ilgiliydim. YouTube kanallarını araştırmaya başladım, görme engelli birinin kanalı var mı diye. Dünya üzerinde görme engelli bir YouTuber yok. Ben de bu fikirden esinlenerek 'Şehir Engel Tanımaz' adlı projeyi gerçekleştirdim. Yaklaşık 3 aydır, 10'un üzerinde video yayınladık." diye konuştu.

Özcan, çektikleri videolarda İstanbul'un lezzetlerine, kültürüne ve tarihine değindiklerini, gençlerle bir arada olabilmek için gençlik festivallerine katılmaya da özen gösterdiklerini söyledi.

Çekim yaptıkları yerlerin görme engellilere ne kadar hitap ettiğini gözlemlemeye çalıştıklarını aktaran Özcan, toplumun engellilere bakış açısını ölçebilmek adına sosyal deneylerin ve sokak röportajlarının önemine değinerek, şöyle konuştu:

"Aslında YouTube projemiz görme engelli insanlara motivasyon kazandırmak, onları hayatın içine dahil etmek, bir yandan da gören insanlara farkındalık kazandırmak için. Türkiye'nin ilk YouTuber yarışmasında teşvik ödülü de aldık. 3 aylık bir kanal için gerçekten önemli bir referans olduğunu düşünüyorum. Biz ne kadar çok kişiye ulaşırsak, ne kadar gönle dokunursak bizim için o kadar önemli."