Vakıf başkanı olursan…
Mimarların yaptığı projeleri “bu değil, bu değil, bu hiç değil” diye fırlatıp atacak kadar özgüven sahibi olursun...
*
Vakıf başkanı olursan…
Özel okullar yaptırır ama idare binamız yok diye yazar, ağlarsın…
*
Vakıf başkanı olursan…
Açtığın özel okulların yola bakan kısmına işyeri açmak için girişimde bulunursun.
*
Vakıf başkanı olursan…
Büyük bir camide vaaz da verir, camii içinde özel okullarının reklamını da yaptırırsın…
*
Vakıf başkanı olursan…
Kendini bu şehrin en yetkin biri olarak hissedersin. Gözünü binalara diker, istimlak edilmesini istersin…
*
Vakıf başkanı olursan…
Yeşil vadi - Çağlayan sitelerinden ve Ilıca’dan daireler de alırsın…
*
Denklem basittir çünkü:
Bu ülkede hele hele bu şehirde...
Vakıf başkanı olursan, isminin sonuna veya başına da hoca sıfatı eklediysen...
- En iyi ekonomist sen olursun...
- En iyi yönetmen sensindir, en iyi tiyatrocu sen...
- İstimlak edilecek binalardan süper anlarsın...
- Siyasete balıklama dalarsın…
- Oğlunu siyasi partide yönetici yaptırır, reklam şirketi de kurdurursun…
- Milyar milyar fatura da kestirirsin…
- Müdürmüş, daire başkanı da neymiş, Milletvekili olmak isteyenlerin bile bir toplantıda sana danıştıklarını da söylersin...
- Danışma kurulu başkanı gibi kasılırsın…
- Bu şehrin çokbilmişleri de kim oluyormuş yahu, en iyi bilge kişi sensindir…
*
Vesselam ben şunu bilir, şunu söylerim:
Bu ülkede ve hele hele bu şehirde rahat etmek istiyorsan...
Ya Vakıf başkanı olacaksın ya da isminin başına veya sonuna ‘hoca’ ismi koyacaksın…
İkisi olunca, işte o zaman her şey olursun...
*
Not: Sahici, gerçekten menfaat gözetmeden çalışan hocalar, başımız tacıdır… Sözlerimiz kendilerini Karun gibi zengin eden hocalara ve vakıflaradır…