Ulusal Yargı Ağı (UYAP) verilerine göre, bu yılın yedi ayında icra ve iflas dairelerine toplam dört milyon yeni dosya geldi.

Yeni dosya sayısı, geçen yılın aynı dönemine göre 923 bin arttı. İcra dairelerindeki toplam dosya sayısı 25 milyonu geride bıraktı.

Birgün'den Nisa Küçük'ün haberine göre; ülkenin dört bir yanında olduğu gibi Ankara'da da borcunu ödeme umudu olmayan çok sayıda yurttaş, icra dairelerinin kapısını aşındırıyor.

Koronavirüs salgını karşısında yalnız bırakılan ve her geçen gün sayıları artan yurttaşlar, evinin, arabasının, eşyalarının haczedilmemesinin çözümünü arıyor.

BORCA ALIŞTIRDILAR
Ankara İcra Dairesi’nde, ev eşyaları üzerindeki haczi durdurmaya çalışan Yavuz Baytemur isimli yurttaş borcunun pandemi öncesine oranla dört kat arttığını aktardı.

Yaşadığı zorlu koşulları BirGün’e anlatan Baytemur, “Temizlik personeli olarak çalışıyorum. Bir telefon şirketine borcum vardı. Maaşıma icra geldi. Normalde 200 TL olan borcuma 660 TL yatırdım.

Yani dört katı arttı. Benim icrada toplam yedi tane dosyam var. Bunların çoğu kredi kartı borcu. Ekonomik koşullardan dolayı ödeyemedim” dedi. Bankaların da kendisine kredi vermediğini anlatan Baytemur, “Önceden sokaklarda kredi kartı dağıtıyorlardı. Herkesi borca alıştırdılar şimdi de insanlar borçlarını ödeyemiyor. Eskiden eşinden, dostundan borç alıyordun şimdi o da yok. İnsanlar mecburen bankalara borçlanıyor. Bir çocuğum var, eşim ev emekçisi. Kirada oturuyoruz. Ben beş senedir icrayla boğuşuyorum” diyor.

HERKESİN DURUMU KÖTÜ
Bir fabrikada kaynakçılık yaptığını dile getiren Kadir Çetinkaya ise “Bir mağazadan taksitle eşya almıştım.

Ödemesini düzenli olarak yapıyordum ancak pandemiden dolayı işsiz kaldım. Bir sene iş bulamadım ve bu yüzden taksitlerimi de ödeyemedim. Bu ay işe başladım ama ödenmeyen borcum için maaşıma haciz geldi. Bu borcu taksitlendirmek için icra dairesine geldim. İşsiz kalmadan önce borcumu aylık 300 TL olarak ödüyordum. Şimdi icralık olduğumdan dolayı ödeme miktarım aylık 500 TL’ye çıktı” dedi.

Pandemide işsiz kaldığı süre boyunca devletten sadece bin 100 TL aldığını ve bunun da yeterli olmadığını dile getiren Çetinkaya, “Evliyim, iki çocuğum var ve kirada oturuyorum. Onlara bakmakla yükümlüyüm ama icralarım çoğalmaya başladı, ödenmeyen taksitlerim, ev kiralarım birikti. Şimdi yine buradayım. Toplam beş haczim var, aldığım kısıtlı maaşla onları ödemeye çalışıyorum. Şu an toplam 50 bin TL ödeme yapmam gerekiyor ancak asgari ücretle tüm bunları ödemem imkansız. Çevremde borcu olmayan bir insan tanımıyorum. Geçim çok zor” ifadelerini kullandı.

Trafik cezasını ödeyemediği için icralık olan fabrika işçisi Emre G. ise asgari ücretle ev geçindirmenin başlı başına zor olduğunu, düzenli olarak borç ödemenin ise imkansız olduğunu kaydetti. “Trafik cezamı vaktinde ödeyemedim. Maaşıma haciz geldi ve sadece bunu halledebilmek için Kırıkkale’den Ankara’ya geldim. Normalde 3 bin TL olan cezam, icraya düşünce 4 bin 700 TL’yi buldu. Bu cezayı, borç bulup ödeyeceğim” dedi.

Alım gücünün son dönemde daha önce olmadığı kadar düştüğünü söyleyen Emre G, “Her şey çok pahalı. Bu yetmiyor gibi bir de üstüne sürekli ceza geliyor. Ufak bir şeyden dolayı 5 bin TL’den, 10 bin TL’den oluyoruz. Benim başıma ilk defa böyle bir şey geldi ama insanlar bunu normal karşılıyor. Önceden ‘icra’ denilince bir korku olurdu ama şimdi çok öyle değil gibi. Ben de korku oluştu ama buna alışacağız galiba” diye konuştu.

Ankara İcra Dairesi'ne telefon borcu için gelen bir yurttaş ise hiçbir gelirinin olmadığını ve bu nedenle sadece 750 TL'lik borcu için sahibi olduğu arabayı satmak zorunda kalacağını ifade etti.