Kendi yaşamımızdaki duruşlar, ilişkiler ne durumda? Günlük yaşamımızda, sosyal yaşantımız da kişisel veya toplumsal ilişkilerin şekli ve duruşu değişti, değer yargılarımız değişti.

Geleneklere, birikimlere dayanmayan hormonlu yaşamlar oturdu, suni yapmacık rolleriyle hem

de hayatın tam ortasına. Son günlerde artan cinnet haberleri aslında toplumsal sancıların sinyalidir.

İnsana ait olguları, duyguları yok edersen o insandan ne bekleyebilirsin?

Biz her şeyden önce birbirimizi anlamayı paylaşmayı unutmuşuz, kalabalıklar içinde benim insanım yapayalnız çaresiz kalmış ve psikolojisi bozulmuştur. Haberler de izlediğimiz cinayet haberleri, aile facialarına şovmenlik gözüyle bakan zihniyetlere soruyorum:”sen hayatında hiç çaresiz kaldın mı?”

Ölüme atlayan insan ölmeyi şov haline getirir mi veya babasını annesini öldüren gencin nasıl bir ruh haline geldiğinin, geçim sıkıntısı çekmenin, altındaki sosyal gerçeklerin ne olduğu siyasetçiden tutunda hepimizi ilgilendirmeli.

Parçalanmış aileler ve yaşamdan umudunu kesmiş anlaşılmayan gençler, bir yandan üniversiteye giremeyen veya iş bulamayan insan manzaraları yüreğimizde çörekleniveriyor.

Referans hastalığı dürüst, çalışkan insanlarında iş bulma şansını yok etmiş, gelecekten umutsuz kaygılı bir toplum olmaya başladık.

Gerçek değerlerin önemsenmediği, bize ait bir şeylerin içi boşaltılmış, bir hayat şeklinin kucağında bulduk kendimizi.

Bugünkü hayatlar, memleketimden kesitler, farklı bir yaşam tarzına büründü.

Kısacası hormonlu yaşamlar ve gelecek kaygısı taşıyan insanlar çoğaldı. Yani toplumun ruh sağlığındaki terazinin kefesi artık yaşamın yükünü tartamıyor. “İyi güzel de bu yaşam şeklini ben mi değiştireceğim” diyenleri duyar gibi oluyorum evet sen, ben hepimiz birlikte düzelteceğiz hem de el ele vererek! Her şeyden önce şu kaybettiğimiz insani duyguları tek tek yerlerden toplayarak, birbirimizi biraz daha severek anlayarak neden olmasın!

Değerlerine sahip çıkmayan toplumlarda, meydanı sahte ilişkiler ve fesat tacirleri doldurur. İnsanlar artık kaygılarına bir son verilmesini ve geleceğe umutla bakmak istemektedirler.

Çünkü bu ülke insanlarıyla bunu hak etmiyor ve bizler bu ülkeyi, şanlı Bayrağımızın altında. çok seviyoruz.