OSMANLI padişahları arasında tebdil-i kıyafet yaparak halkın arasında gezmeyi sevenlerin sayısı oldukça fazladır.
 

Okuduğumuz kadarıyla;
 

-Dördüncü Murad, Üçüncü Osman, Üçüncü Mustafa, Birinci Abdülhamid bunlardan birkaçıdır.
 

-İkinci Mahmud da bazı Ramazan akşamları tebdili kıyafetle Dolmabahçe Sarayı'ndan ayrılıp, İstanbul tarafına geçer, çarşıda Kalpakçılarbaşı'ndaki bir tuhafiyeci dükkânında veya Beyazid'da Mürekkepçiler Kapısı'ndaki tütüncü dükkânında oturarak, gizlice halkı seyrettikleri, bazen de gündüzleri camileri dolaşıp, hafız ve vaazları dinledikleri kitaplarda yazılır, anlatılır…
 

*
 

Bunu niye yazdım?
 

Şunun için:
 

-Herhangi bir erken veya baskın seçim kararı alınmazsa, 30 Mart 2019 tarihinde yerel seçim yapılacak…
 

-AK Parti'nin bayramdan önce, ön hazırlık niteliğinde olan ‘Seçim koordinasyon başkanları ve il seçim işleri başkanları’ toplantısında, yerel seçimlerle ilgili örgütlerin görüşlerine başvuruldu.
 

-Yapılan değerlendirmelerde şu görüşler ön plana çıktı: “Genel merkezin belirlediği kişiler, ‘TEBDİL-İ KIYAFETLE’ sahaya çıksın. Kimsenin haberi olmadan il ve ilçeler için önemli olan isimleri belirlesin ve vatandaşın nabzını tutsun. Mevcut belediye başkanlarıyla ilgili vatandaşlarla görüş alışverişinde bulunsun.”
 

*
 

Müthiş bir düşünce ve fikir. Bu fikri Başkan Erdoğan’a kim hatırlattıysa gönülden tebrik ediyorum. Bu Osmanlı’nın olduğu kadar Hz. Ömer’in de sünnetidir. Adalet timsali Hz. Ömer de tebdil-i kıyafet yapar, hem vatandaşının ne halde olduğunu gözlemler, hem de çarşıda, pazarda, adaletsizlik yapan varsa tespit eder, gereğini yapardı.
 

Bu açıdan Ak Parti’nin bu anlamlı hareketini çok önemsiyorum.

Uygulanır mı, uygulanmaz mı; orasını bilmem lakin bana göre siyasetin, siyasetçinin, halkla bütünleşmesini sağlayacak yegane formül budur.
 

*
 

Ne deniliyor halk arasında:
 

-Ankara belirleyip onaylıyor, bize de noter gibi tasdik ettiriyorlar. Kardeşim bırakın da halk, kendisini idare edecek siyasetçiyi kendisi seçsin!
 

*
 

Ak Parti Genel Merkezin belirlediği kişiler, ‘tebdil-i kıyafetle’ sahaya çıkıp, gerçekten milletin istediği ve seçimlerde onaylayacakları isimleri Ankara’ya rapor ederlerse, Ankara da bu isimlerle seçime giderse, Ak Parti seçimleri göğüsler ve gücüne güç katar. Böyle de olması lazım. Ak Parti belediyelerle geldi, yeniden belediyelerle gitmemesi lazım.
 

Ne demeye çalışıyorum?
 

Haydi, biraz daha açık yazayım... 
 

Başkan Erdoğan, rahmetli Erbakan’ın yetiştirdiği en sağlam, vizyonlu ve dünya çapında bir liderdir. Onun siyasi hayatı, İstanbul il ve ilçe Başkanlıklarıyla başlamıştır. Onun çaplı ve donanımlı başkanlıkları, kendisini İstanbul gibi metropol bir ilin Başkanlığına taşımıştır. Çöp dağı gibi kirli ve Suriye çölleri gibi susuz İstanbul’u suya kavuşturan Erdoğan’ın bu dev projesi, onu Başbakanlığa taşımıştır. Devrim niteliğindeki çalışmaları ve güçlü reformları ile çağ atlayan Türkiye, yerel belediyelerle de Türkiye’de modern kentler inşa etmiş, alt yapı belediyeciliğinin yanı sıra kültürel belediyecilik de zirve yapmıştır. Zira iktidar, hem yıpratır ve hem de aşındırır. Bunun da çaresi yeni ve ışıltılı, hem de şaibesiz yüzlerdir. Metal yorgunluk, bir kısım belediye başkanlarını azletmeyi gerekli kıldı. Bir kısmı ise hala koltuklarında oturuyorlar. Ak Parti’nin vizyonuna, çağın dinamiklerine ayak uyduramayan, Fetö’cü yapıyla hala ilişkisi bulunan ayrık otları yerel seçimde temizlemezse, bizden söylemesi, başarmak biraz zor.
 

BU AŞAMADA NELERE DİKKAT ETMELİ
 

En başta; Kara propaganda yapanların, yalan yanlış dosyalar hazırlayıp Ankara’ya gönderenlerin, kutu kutu fıstık ezmesi, tatlı ve dondurmaları evlere bıraktıranların, bazı al gülüm ver gülüm STK lara baskı uygulanıp ismini zikrettirenlerin dengeleri değişir. Adalet terazisi elden bırakılmamalı ve parasına, gücüne, makamına güvenen millet düşmanlarına fırsat verilmemelidir.
 

*
 

Bir öneride de, ben bulanayım mı?
 

Her şehrin geleceğini düşünen objektif fikir adamları tespit edilip, ‘TEBDİL-İ KIYAFET’ ile şehre gelecek olan genel merkezin belirlediği kişiler mutlaka görüşmeleri sağlanmalıdır. Kentte adam gibi gazetecilik yapan, fikir üreten insanların sesine kulak verilmelidir.
 

Gerekirse beraber şehrin her noktasına giderek birebir halkın anlattıklarını beraber dinlemelidir.
 

*
 

Sözün özü şu:
 

Nasıl ki; 24 Şubat AK Parti il kongresi gecesi bu şehirde yaşananların, Reis’i yanıltmak ve kendi koltuklarını kurtarmak adına fitne, fesat oyunu olduğu ortaya çıkmışsa aynı gün il kongre salonunda halkın teveccühü ve verdiği sağduyulu tepki takdire şayandır.
 

Ve halk, sevdiği siyasetçinin arkasında ‘DİMDİK’ durmuştur. Bundan sonra da durmasını bilir. Yeter ki o siyasetçiler de gücün karşısında eğilmesinler. Halkla bir bütün olsunlar. Gönüllere girsinler.
 

O yüzden yerel seçim öncesi halkın görüşü, fikri, ne dediği, ne düşündüğü çok önemlidir…
 

*
 

Son söz:
 

Genel Merkez ‘TEBDİL-İ KIYAFET’ kararını bizce uygulamalıdır…