Ali Koç'un açıklamaları şu şekilde:

''Hocamızın hakkını vermek istiyorum, Josef ve Giuliano'yu sattık ama buna mecburduk. Cocu'nun iki temel adamı gitti ama bu iki futbolcuyu da satmamak kulüp adına sorumsuzluk olurdu. Hocamız da bu satışları kabul etti. Yeni bir takım kurduk, sancılı olacağını biliyorduk. Özeleştiri yapmak gerekirse, çok fazla yeni oyuncuyu aynı anda sahaya sürdük, takım ruhunu kuramadık, Samandıra'da gereken tedbirleri çok güvenmemekten dolayı alamadık. Bunlara rağmen 9 maçta aldığımız 9 puan bu durumlar ile açıklanamaz. Bütün olumsuzlukların hepsini üst üste yaşadık, kötü oynadığımız zaman da kazanmasını bilmeliydik. Oynadığımız futbol tatmin edici değil ve bu kadar kötü başlangıcı da sonu iyi olabilecek bir sürecin sonucu olarak görüyorum. Sadece futboldan değil kulübün zihniyetinin temelde değişmesinden bahsediyorum, kulübün işleyişini baştan aşağı değiştirmekten söz ediyorum. Fenerbahçe'nin hak ettiği yerde sürekli olarak kalması için çalışıyoruz. Zor olacağını biliyorduk. Futboldaki bu kötü gidiş yapacaklarımızı da engelliyor ancak bunlar da geride kaldı, son 5 maçta iyi gidiyoruz. Hem üyelerimize hem de şartlar ne olursa olsun takımı bir dakika bırakmayan taraftarımıza teşekkür ediyorum.''

''BAŞARIMIZI İSTEMEYEN BİR KİTLE VAR...''

''Başarımızı istemeyen bir kitle olduğunu hepimiz biliyoruz ve biz sonuna kadar mücadele edeceğiz. Bu eşiklerin hepsini aşacak bilgi ve birikim var. İnandığımız yolda sonuna kadar gideceğiz, başarılı olacağız, buna inanıyoruz. Mücadele ettiği her alanda ses getiren bir kulüp olmak istiyoruz, bunun için çalışıyoruz. İşler kötü gidince, virüsler de ortaya çıkıyor. Bunun bir kısmı art niyetli ve gerçekten Fenerbahçe'nin başarısını istemiyor, olabilir! Futbol kötü gittiği zaman önce hocamızla sonra sportif direktörümüz ile ve sonra da yönetim arasında negatif enerji yaratanlar oluyor. Her yerde şeffaf oluyoruz, barlarda, lokantalar da kapı arkalarında konuşmuyoruz, ne görüyorsanız çıkıp açıklıyoruz, anlatıyoruz.''

''SADECE MAÇ VERİLERİ DEĞİL! 176 MESAJ İLE...''

''Samandıra'da doğru olduğuna inandığımız bazı hamleler yaptık ve akabinde bazı davranış bozuklukları, kabul edilmeyecek söylemler, başarısızlık beklentisi içerisinde olma, işverene sadakatsizlik gibi durumlar ile karşılaştık. Bunlar yavaş yavaş ortaya çıktı. Üç hocamızın davranışı, söylemleri, başarısızlık için çaba gösterme ve bilgi sızdırma olayı var. (Bilgi sızdırma) Bu kadar olağan dışı durumu olağan gibi basına yansıtma, basitleştirmek aslında bu sektörün ne kadar yozlaştığının göstergesi. Biz sadece Fenerbahçe'nin değil bu sistemin değişmesi için göreve geldik. Türk futbolu bu zihniyetle hiçbir zaman hak ettiği yere gelmeyecektir. Bu üç hoca ile yollarımızı ayırdık ve her şeyi de (iletişim) bir plan çerçevesinde yaptık. Üç hocadan sadece birisi için geçerli, bizim sızdırılan verilerimiz sadece maç verileri ile ilgili değildir. Fenerbahçe'nin tüm verileri 28 Haziran'dan itibaren 176 mesaj ile dışarıya yollanmıştır, bunun neresi normaldir. Bu insanlar yalan söylüyor, biz doğru söylüyoruz ve ispatlamak zorunda kalıyoruz. Fenerbahçe'nin çıkarları doğrultusunda doğru bulduğumuz her şeyi yapmaya çalışıyoruz.''

''HERKES KENDİ YOLUNA GİTTİ...''

''Yok efendim bizi mahkemeye vereceklermiş, basın toplantısı yapacaklarmış, yapsınlar bekliyorum hala. Hocalardan görüşme talebi gelecekmiş, benim açımdan görüşmekte bir zarar yoktur. Zihniyete bakar mısınız? Bu insanlar önce basına haberi veriyor, sonra da bize söylüyorlar. Daha sonra görüştük, 2 saat sürdü ve bu üç arkadaşı oturup dinledik. Çok şey söylediler, anlattılar ama kendilerine şunu söyledim; Çok şey anlatıyorsunuz ama aslında hiçbir şey anlatmıyorsunuz. Bu arkadaşlar hatalarını, pişmanlıklarını kabul ettiler ve bir basın açıklaması yapacaklarını söylediler. Bizim için makuldur, çünkü bu arkadaşların aileleri de sorun yaşıyor. Bizim üç hocalarımız hakkında söylediğimiz her şey, hocalar tarafından kabul edildi, inkar edilmedi. Bunların hepsi her şeyden önce suç, bilgilerin sızdırılması. Biz onun bunun iyi niyeti ile Fenerbahçe'yi yönetemeyiz. Geçen senenin verileri bizim sistemimizde yok ama bu arkadaşların bilgisayarında var. Bu toplantı öyle bir noktaya geldi ki; ben, bu hocalarımızdan birinin çocuğunun okuluna gideyim ve o zor durumdan çıkartayım. Siz bir açıklama yapın dedim ve aileleriniz de sıkıntıya girmesin diye belirli bir süre maaşınızı ödeyeyim dedim. Biz bu iyi niyetle yaklaşırken, bizim o toplantıda yaptığımız konuşmalar bir gün sonra basında yer aldı. Biz merhametli davranıyoruz, iyi niyetli davranıyoruz ancak bunlar yine dayanamıyorlar ve bizim konuştuklarımız basında yer alıyor. Bunlar olduktan sonra da bu iş bitmiştir dedik ve herkes kendi yoluna gitti.''

''DEVAM KONUSUNDA BELKİ HATA YAPTIK''

''Affet diyorlar, çocuğunun resimlerini gönderip yolluyorlar ve beni nereden yakalayacaklarını iyi biliyorlar. Ancak şu anda durum sanki biz pişman olmuşuz. Bu insanlar vicdandan merhametten de anlamıyorlar. Bu kadar olağandışı bir durumu sanki olağan bir durum gibi medyadaki ağabeyleri ile yansıtmak olacak şey değil. Hukukçulara sordum, bu bildiğiniz suç, ceza kanununa göre de suç. Bilgiler dışarıya sızdırıldı. Biz yumuşak bir geçiş olsun istedik, teknik kadro kalsın dedik ve bu konuda da hata yaptık. Bu bilgiyi gönderen varsa alan da var, kim bu alan? Şimdilik bekliyorum ancak bu iş hiçbir şey olmamış gibi geçiştirilemez. Medyadaki insanlara da söylüyorum, işin ciddiyetini anlayın.''

''YOLLAYAN DA VAR, ALAN DA VAR!..''

''Bu işin iki tarafı da var, yollayan da var, alan da var. Mahkemeye gidecekseniz gidin, ne yapacaksanız da yapın.''

''BANA VIZ GELİR, TIRIS GİDER''

''Yöneticilerin ikisi benim evimde birbirine girmişler, daha sonra Brüksel'e maça gitmişim, ikisinden birinin tarafını tutmuşum. Ne bir kavga var, ne bir tekme tokat var, bunlar nereden çıkıyor. Ben seçime gitmeliymişim, bunları ortaya atanlar virüsler. Bu haberleri yapanlar küçük insanlar, medyacılık oynuyor. Herkesin içi rahat olsun, hiçbir sorun yoktur, herkes fedakarlıklar yaparak Fenerbahçe'ye hizmet ediyor. Bu işi ortaya atan zat gibilerine vakit bile ayırmayın, bunlara zaman ayırmak gereksiz. Hiçbir doğruluğu olmayan haberler ile Fenerbahçe'yi hedef alıyorlar, bu iş bizden önceki yönetime de yapılmış.''

''Bu tarz haberlere bana vız gelir, tırıs gider. Bu tip adamlar, Fenerbahçe'ye bir şey yapamaz.Türk futbolu bir yere gelecekse, medya da değişmeli, paralel bir değişim sağlanmalı.''

1959 ÖNCESİ ŞAMPİYONLUKLARIYLA İLGİLİ

''Bir kapsamlı çalışma yapıldı ve bu çalışmayı da sitemizde yayınladık. Bu yönetimler üstü bir konudur, kim varsa yönetimde bu konunun üzerine gitmelidir, biz ilk adımları attık. TFF tarafından 1924 itibarıyle resmi olarak oynatılan liglerde kazanılan şampiyonluklar inka edilemez, bu konu er ya da geç sonuçlanacaktır. Bu sadece Fenerbahçe'yi ilgilendirmiyor, diğer takımlar için de geçerli. Belki benzer sayıda şampiyonluklar olsaydı bu kadar bekletilmezdi bu konu. Biz bu konuda hassasız ve herkes bu konuyu sahiplendi. Bizim ve diğer kulüplerin hakkı var, bundan sonraki süreç ilgili merciler, kurumlar ile yürütülecek.''

3 TEMMUZ İÇİN: ''BU İŞ ÇOK UZADI''

''Bu iş artık çok uzadı, bunun da mantığı yok! Bu işin kumpas olduğunu bütün Türkiye gördü. Fenerbahçe Spor Kulübü dimdik ayakta durdu, bir tek Fenerbahçe durdu. Birçok insanın, kurumun bu kumpaslarla hayatı karartıldı, artık Fenerbahçe'nin hakkını verin, sebep ne olursa olsun bu konunun bu kadar uzatılmaması gerekiyor. Bu işin peşindeyiz ve seçimi kazandığımız zaman da bu konudaki fikrimi net olarak söyledim; Fenerbahçe'nin hakkını verin.''

''İsmini cismini bilmediğiniz insanlar rakamsal olarak çok ciddi katkıda bulundu, katkı beklediğimiz isimlerden ise katkı alamadık. Kaynak yaratma kampanyası çok önemli, sonuçlar biraz istediğimiz gibi olsaydı sermaye arttırımından sonra hemen düğmeye basacaktık. Bir öğrenci her ay cep telefonundan 10 lira verir, yüzbinlerce insan katılır, bazı insanlar 100 lira verir, bazı insanlar 1000 verir. Bizim camiamızda bu güç var, diğer camialarda olmayan cömertlik var. En küçük katkı verecek insanlara ulaşabilmek için bir kurgu yapıyor, üzerinde çalışıyoruz.'

''BİR BASIN KURULUŞU İLE SIKINTI YAŞADIK''

''Bir basın kurulu ile sıkıntı yaşadık, biz kimsenin tesislere girmesini yasaklamadık, kamuoyuna açık olan yerlerde kimseyi engellemedik. Kimsenin patronunu arayıp da bu adamı işten çıkart demedik. Bahsettiğim kişileri özelimize sokmayacağız dedim, sokmayacağız. Camiaya sesleniş programına sınırlı sayıda basın mensubu geliyor, oraya yani bizim özelimize sokmayacağız dedik, sportif direktörümüz bir yemek organize ediyorsa buna da çağırmıyoruz. Vay efendim ne FETÖ'culuğumuz kaldı, ne başka bir şeyimiz. Yöneticilerin kavga ettiği haberini yapan zat, buraya akreditasyon için başvurdu, kabul ettik ancak bugün buraya gelmedi.''