Hürriyet gazetesi yazarı Abdulkadir Selvi, corona virüs sebebiyle 7 ay sonra ilk defa yapılan AK Parti'nin grup toplantısıyla ilgili izlenimlerini köşesine taşıdı. Selvi, paylaşımı sonrası tepki gören Anayasa Mahkemesi üyesi Engin Yıldırım'ın Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından istifasının istendiğini de yazdı.

Selvi'nin ilgili yazısı şu şekilde:

Koronavirüs nedeniyle AK Parti’nin son grup toplantısı 11 Mart’ta yapılmıştı. O nedenle 7 ay sonra yapılan grup toplantısını izlemek üzere Meclis’teydim.

Toplantı saati yaklaştıkça, bakanlar birer ikişer gelmeye başladı. Adalet Bakanı Abdulhamit Gül’le sohbetimiz haliyle bir gece önce yaşanan “Işıklar yanıyor” tartışması üzerine oldu. Gül, Anayasa Mahkemesi’nin gereken adımı atması gerektiğine işaret etti. Zaten az sonra muhabir arkadaşlarımız Adalet Bakanı Gül’ün etrafını çevirdiler. Gül, “Anayasa Mahkemesi saygın bir kurum ama öncelikle Anayasa Mahkemesi’nin saygınlığını, başta o mahkemenin üyesinin koruması gerekir” dedi.

ERDOĞAN’A SADE KARŞILAMA

Koronavirüs öncesinde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın gelişi sırasında Meclis’in merdivenleri üzerinde ayak basacak yer bulamazdınız. Ancak pandemi önlemleri söz konusu olunca, Erdoğan’ı sadece grup başkanı Naci Bostancı’nın karşılaması kararlaştırıldı. Erdoğan’la birlikte hareket eden Cumhurbaşkanlığı ekibi de yoktu. Sadece koruma ekibine kısıtlama getirilmemişti.

Erdoğan’la Meclis’i gelişi sırasında selamlaştık. Cumhurbaşkanı doğrudan grup toplantısına geçti. Grup toplantısı için bir gün önceden milletvekillerinden COVID-19 testi yaptırmaları istendi. Daha önce Erdoğan’ın yanına genel başkanvekili olarak Numan Kurtulmuş ya da eski başbakanlardan Binali Yıldırım otururdu. Bazen de grup başkanı Naci Bostancı. Bu kez Erdoğan tek başına oturdu. Milletvekillerinin tümü maskeliydi. Koltuklar mesafeye uygun olarak düzenlenmişti ama yer bulamayan milletvekilleri oraya oturmak durumunda kaldı. Oturumu yöneten grup başkanvekili Bülent Turan, Erdoğan’ı, bir gece önce yaşanan tartışmaya gönderme yaparak, “Demokrasinin ışığı yanmaya devam edecek” sözleriyle kürsüye davet etti. Erdoğan, konuşmasını yaparken milletvekilleri maskelerini çıkarmadan dinlediler.

KILIÇDAROĞLU’NUN CUMHUR İTTİFAKINA YAPTIĞI KATKI

HDP’ye yönelik operasyonlarla İYİ Parti’yi millet ittifakından koparmak ve muhalefeti güçsüzleştirmek için adımlar atılırken, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu tam aksine erken seçim çağrısı ile cumhur ittifakının güçlenmesine neden oldu.

Önce MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli erken seçim istemediğini, seçimlerin 2023 yılında yapılacağını, Cumhurbaşkanı adaylarının ise Erdoğan olduğunu açıkladı. Dünkü grup toplantısında da Cumhurbaşkanı Erdoğan konuşmasına MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’ye teşekkür ederek başladı. Bahçeli’nin, Türk Tabipleri Birliği’yle ilgili önerisine güçlü bir şekilde destek verdi. Barolar Birliği’yle ilgili düzenlemenin benzerinin yapılması için talimat verdi.

ERDOĞAN İSTİFASINI İSTEDİ

Cumhurbaşkanı Erdoğan grup konuşmasında Anayasa Mahkemesi üyesi Engin Yıldırım’ın neden olduğu tartışmaya değinmedi. Çıkışta gazetecilerin sorusu üzerine açıklama yaptı. Erdoğan, çok net ifadelerle Engin Yıldırım’ın artık o koltukta oturamayacağını işaret etti, istifasını istedi.

“Çok arzu ediyorsan bu işi istifa edersin, gelirsin siyasetin içerisine girersin” dedi. Krizin çözümü için Anayasa Mahkemesi’ni adres olarak gösterdi.

Bir gece önceden başlayarak krizin adım adım tırmandığı saatlere tanıklık ettik. Dün Anayasa Mahkemesi toplantı halindeyken kulağımız oradan gelecek haberlere çevrilmişti.

ERKEN SEÇİM ELİNDE PATLADI

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun erken seçim çağrısının erken seçimi önlemeye dönük bir hamle olduğunu düşünmeye başladım. Çünkü erken seçim için az bir umut varsa dahi Kemal Bey onu ortadan kaldırdı. İlk düğmeyi yanlış ilikleyip çağrıyı Bahçeli’ye yaptı. MHP Lideri erken seçim istese dahi Kılıçdaroğlu talep ettiği için istemez. Öyle de oldu. İlk önce Bahçeli kapıyı kapattı. Dün de Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bizim gündemimizde böyle bir şey kesinlikle yok. Cumhur ittifakı olarak Sayın Bahçeli’nin de ifade ettiği gibi böyle bir şey söz konusu değil” dedi.

Zaten CHP milletvekilleri de erken seçime inanmamışlardı. Böylece erken seçim çıkışı Kılıçdaroğlu’nun elinde patladı.

GENELKURMAY’IN IŞIKLARI DARBELER İÇİN YANDI

15 Temmuz gecesi İstanbul’da tanklar Boğaz Köprüsü’ne çıktığında darbe olup olmadığını anlamak için ilk iş olarak Genelkurmay’ın önüne koşmuştum. Çünkü darbe mağduru olan demokrasimizde Genelkurmay’ın ışıklarının yanmasının bir anlamı vardı. Çok geç bir saat değildi ama Ankara gazeteciliğinin verdiği refleksle, ışıkların yanıp yanmadığına bakmak istemiştim. Anayasa Mahkemesi üyesi Engin Yıldırım’ın “Işıklar yanıyor” tweet’i darbe tartışmalarını beraberinde getirdi. Çünkü Genelkurmay’da ışıklar hep darbeler için yandı. 15 Temmuz’da ise milletin gücü darbenin ışığını söndürdü.

27 Mayıs darbesinin ürünü olan Anayasa Mahkemesi, geçmişte verdiği parti kapatma kararları, 367 rezaleti ve başörtüsüne yönelik yasakçı tavrı nedeniyle zaten imajı düzgün bir mahkeme değil. Engin Yıldırım ise attığı tweet’le Anayasa Mahkemesi’nin hedef tahtasına oturmasına neden oldu. Engin Yıldırım demokrasi dışı bir oluşumu ima etmediğini söyledi, yanlış anlaşıldığını ifade ederek özür diledi. Ama olgu değil, algı önemlidir. Darbeler konusunda büyük bedeller ödemiş olan milletimiz, bu tweet’i bir tehdit olarak gördü. Böylece Engin Yıldırım, çok yanlış bir tweet’le çok tehlikeli bir tartışmaya neden oldu.

ENGİN YILDIRIM, PROTEST BİR KİŞİLİK

Anayasa Mahkemesi üyesi Engin Yıldırım’ı İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’yla girdiği polemikten hatırlıyoruz. Soylu, “Karayollarında toplantı ve gösteri düzenlenemez” kararını iptal ettiği için Anayasa Mahkemesi Başkanı Zühtü Arslan’a “Polis koruması almana gerek yok. Bisikletinle işe git gel bakalım” diye yüklenmişti. Soylu’ya yanıt Engin Yıldırım’dan gelmişti. Yıldırım, Twitter’dan “Bisiklet maceram 2020-1992” yazıp bisikletli fotoğrafını paylaşmıştı. Protest bir kişilik olarak tanınan Engin Yıldırım, “Işıklar yanıyor” tweet’iyle darbe tartışmalarına neden oldu. Ne demişler, mahkemeler kararlarıyla konuşur. Ancak mahkeme üyeleri sosyal medyadan konuşmayı tercih edince bu tür sorunlara yol açıyorlar.