Cumhuriyet Halk Paritisi Lideri Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin grup toplantısında konuştu. 

Ekonomik krizi vurgulayan Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı 128 milyar dolarlık Merkez Bankası rezervi iddialarıyla, MHP lideri Bahçeli'yi milliyetçilikle, Sağlık Bakanı Fahrettin Koca'yı da Çin aşısı açıklamalarıyla eleştirdi.

Partisinin grup toplantısında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulunan Kılıçdaroğlu, Merkez Bankası’nın sattığı Döviz rezerviyle ilgili AK Parti Genel Başkanı Cumhurbaşkanı Erdoğan’a beş soru sordu.

Kılıçdaroğlu, “128 milyar dolar yurt dışına kaçmak isteyen yabancılara verilen paradır. Rüşvettir. Adamlar yurt dışına çıktı. 83 milyon alın teriydi” dedi. Milletvekillerinin dokunulmazlıklarının kaldırılmasına karşı çıkan Kılıçdaroğlu, “Dokunulmazlıkları gerçek anlamda kaldırılabilmesi için Türkiye’de yargı bağımsızlığı olması lazım. Yargı bağımsızlığının olmadığı bir ülkede milletvekilinin dokunulmazlık dışında bir güvencesi yoktur” diye belirtti.

Kılıçdaroğlu, Sağlık Bakanı Fahrettin Koca'ya da "Devlet Malzeme Ofisi’yle Sinovac’ın yaptığı anlaşma benim elimde var, senin bulamadığın o anlaşmayı ben sana gönderebilirim" diye seslendi.

 Kılıçdaroğlu'nun açıklamasının satır başları şöyle oldu:

Birileri gibi kendi cebimizi doldurmuyoruz. Birileri gibi İstanbul'da arsa varsa bana sormadan satmayın demiyoruz. Tek arzumuz bu ülkede herkes huzur içinde yaşasın. Sonuçta bir parti gelecek bir partiyi yönetecek. Demokrasi içerisinde yönetecek. 19 yıl geçmiş hala İnsan Hakları'nı düşünüyorlar. 19 yıl geçmiş. Allah bunlara akıl fikir versin. Yeniden toplantı yapacağınıza Birleşmiş Milletler'e bakın, Peygamberimizin Veda hutbesine bakın görürsünüz insan haklarını. 

Şubat ayında Aksaray'da kanaat önderleri ile görüştüm. Kırsalda küçük bir köyümüz varsa orda da bir kanaat önderi vardır. Onlarla bir araya gelip varsa sıkıntımız dinlemek görevimizdir. Niğde-Ulukışla-Aksaray demir yolundan şikayet ettiler. Kanal İstanbul ile uğraşacağına yapsana bu demir yolunu. Yıllar yılı söz verdin neden yapmıyorsun? Herkese para var da Aksaray'a neden yok? Ben onlara söz verdim, CHP iktidarında Aksaray'da ürettiğiniz ürünleri demiryolu ile Mersin'e taşıyacaksınız asla para ödemeyeceksiniz. 

Ankara-Niğde otoyolu yapmışlar esnaf perişan. İşsizlik kol geziyor. 1994 yılından bu yana söyledikleri hiçbir şeyi yapmadılar. İstanbul'da olan rant Anadolu'da olmadığı için Anadolu'yu gözden çıkarttılar. Aksaraylılara da sitemim var. Artık yönünüzü haktan ve halktan yana çevirin yani bize çevirin.

Herkes dertli. Hayvancılıkla geçinen biri, "14 tane hayvanım vardır elimde şu kadar kaldı, yem alamıyorum. Her bankadan kredi çektim şimdi ödeyemiyorum" dedi. Sandık gelecek seni bu hale düşürene oy vermeyeceksin. Bir emekliye rastladım. "Benim maaşa iki senedir zam gelmiyor. Bin 500 lirayı geçtikten sonra zam alacakmışım. Nasıl bir düzen yaptı bilmiyorum, şeytanın aklına gelmez" dedi. Şeytanın aklına gelmez ama bunların aklına gelir.

Aile Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı'nda ek kadroda çalışan personelin ciddi sorunlar var. Bunun grup toplantısı boyutlarını aştığını gördüm. Metni vereceğim bunu mutlaka gündeme getirin. Sözleşme imzalanmazsa kapı dışarı olacaklar. Özlük hakları yetersiz. Bunları Meclis araştırmasında dile getirin. 

71 ilde patates üreticimiz var. Ekim, Kasım ayında hasatlar yapıldı, patatesler toplandı. Tüccarlar maliyeti bir lira olan patatesi 60 kuruşa bile almadılar. Dolayısıyla bu hasatlar depolandı. 4 aydır patates üreticisi depolarda tutuyor. 400-500 bin ton civarında sadece Nevşehir ve Kırşehir'de patates üreticisinin beklentisi var. Bu kadar ürünü acaba birisi gelip satın alacak mı diye. Toprak Mahsülleri Ofisi diye bir kurumumuz var. Sözde çiftçinin kara gün dostudur diye yazar. Sorunlarına eğilsinler. Eğileceklerini sanmıyorum. Patatesler alınmaz ve o depolarda çürürse, sandığa gittiğiniz zaman ders vermek zorundasınız. 

Çocuğunu okula gönderen hiçbir anne ve baba eğitim sisteminden memnun değil. Eğitim sistemini bir deneme tahtasına dönüştüren, çocukları kobay olarak kullanan iktidara ders verme zamanı gelmiştir. Önümüzdeki seçimlerde çocuklarınız için bu iktidara ders verin. 

Eğitim konusu üzerinde hemen hemen çok sayıda grup toplantısında konuştum. Şu bir gerçek, çocuğunu okula gönderen hiçbir anne ve baba eğitim sisteminden memnun değil. Eğitim sistemini bir deneme tahtasına dönüştüren, çocuklarımızı kobay olarak kullanan bu iktidara bütün anne ve babaların ders verme zamanı gelmiştir, geçiyor bile. Sandık gelince çocuklarınız için bu iktidara ders verin. Çocuklarınız çok değerli. 20 bin öğretmen ataması yapacaklar. Bakan, Plan ve Bütçe Komisyonu'nda "Geçen yıl 40 bin yaptık bu sene de 40 bin yapacağız" diye. Geçenlerde Erdoğan açıklama yaptı, "20 bin öğretmen ataması yapacağız" diye. Eğitimde tasarruf olmaz, bizim çocuklarımız gidiyor. İyi eğitilen bir çocuk gerçekten devletimize büyük katkılar yapar. Eğitim sınıf atlatıyor. Kanal İstanbul için inat edeceğine eğitim için inat et. 

"Her evde, okulda internet alt yapısı olacak" de. Bakanlığın yaptığı açıklamaya göre 107 bin öğretmen açığı var. Sayıştay Raporu'na göre ise 138 bin 393 öğretmen açığı var. 2 milyon öğrenci EBA'ya erişemedi. Hiçbir okulda kadrolu tek bir temizlik görevlisi yok. Çocuklara verilen değere bak. Biz Öğretmenler Meslek Kanunu çıkaracağız. Öğretmenler için de özel kanun olacak. Toplumun en nitelikli sınıfı haline getireceğiz.

Geçen hafta Sağlık Bakanı Fahrettin Koca'ya bir soru sordum. Şimdi yine başlayalım. Gazeteci arkadaş soruyor Bakan Koca'ya, "Sinovac aşısını Türkiye'ye getirilişinde iktidara yakın bazı şirketlerin aracı olduğu iddiasına ne diyorsunuz?". Cevap veriyor Koca, "Bu kesinlikle doğru değil. Biz anlaşmamızı doğrudan Sinovac'ın kendisi ile yaptık. DMO ile Sinovac arasında herhangi bir aracı yok." diye. Ben de o aracı olan firmanın adını açıkladım. Koca'dan yanıtı şunun için istedim. Siz aracı yok diyorsunuz, size aracı yok diyen kim onu iyi tanı.

O kişi size doğru bilgi vermiyor, sizi aldatıyor. Sana doğru bilgiyi bu kardeşin veriyor. Senin bütün bakanların ve adına çalıştığın Erdoğan sana doğru bilgi vermiyor, seni aldatıyor. Devlet Malzeme Ofisi ile Sinovac'ın yaptığı anlaşma benim elimde var sayın Bakan. Arzu edersen senin bulamadığın anlaşmayı ben sana gönderebilirim. Rantın olduğu yerde siyasi akbabalar vardır. 1 milyon doz aşıyı bedava alıp, DMO'ya 12 milyon dolara satacaksın, ben sorduğum zaman da çevireceksin. Ne sırrı? Biz aşı ne formülle yapıldı diye sormuyoruz. 

1 milyon doz aşı bedava geldi ve DMO'ya 12 milyon dolara fatura edildi. Sinovac diyor ki, "Coronav aşısının Sinovac ve Keymen arasında imzalanan anlaşmalara uygun olarak Türkiye Cumhuriyeti Sağlık Bakanlığı'na tedarik edildiğini teyit etmekteyiz" Anlaşmayı DMO ile yaptıklarından hiç bahsetmiyorlar. Demek sayın bakan yanıltıldı. 12 milyon dolar ne oldu? Keymen açıklama yaptı, "Masraflarımızı karşılamak için" diye. Yaptığın masraf 12 milyon dolar mı? 

Keymen ilaç DMO ile ilgili anlaşma yapıyor tabi. DMO, "Bana teminat vereceksin" diyor. Keymen ilaç teminat mektubunu veremiyor ve bunu da Çinli firma teyit ediyor. DMO kime bağlı?

Hazine ve Maliye Bakanı'na bağlı ama Sağlık Bakanı'nın sırtına atıyorlar. 1 milyon doz aşı bedava gelseydi ve CHP iktidar olsaydı, 1 milyon doz aşıyı Filistin'e gönderirdi. Bunların da gazeteleri var, sözde araştıyorlar konuyu. Birisi yazmış, "Kılıçdaroğlu asılsız iddialarla Sağlık Bakanlığının ticari sırlarını açıklamaya zorladı" diye. Hangi ticari sır? Bütün belgelerde var. Çin ile aramız bozulacakmış. Çin'in Uygur Türklerine yaptığı zulüm dolayısıyla aranız bozulmuyor da benim aşı sorumdan dolayı mı aranız bozuluyor? 

128 milyar dolar. Küçük bir rakam olsa üzerinde durmayacağım. Tüyü bitmemiş yetimin hakkı var. Soru şu: 128 milyar doları kime sattın? Kimlere sattın? MB'nin internet sitesinde var. Her yıl para ve kur politikası ile ilgili açıklama yapıyorlar. 

Merkez Bankası yetiliyse MB böyle bir karar aldı mı almadı mı?

Erdoğan'a 5 tane soru soruyorum. Tüyü bitmemiş yetim, aylardır iş yapamayan esnaf, çiftçi adına soruyorum.  128 milyar dolarla ilgili hiçbir duyuru yok. 1. soru: Bu satış hangi yöntemle yapıldı? 2. soru: Bu soru hangi tarihlerle yapıldı. 3. Sorunu Hangi kurla yapıldı? 4. Soru hangi yöntemlerle yapıldı? 5. soru. Kimlerin imzası var? Erdoğan'a soruyorum.

Sen ve damadınız el ele verdiniz 128 milyar doları Londra'daki bir avuç tefeciye teslim ettiniz. Sorumlusu sensin. 

Bahçeli'ye sesleniyorum. Milliyetçilik bu mu? Vatanseverlik bu mu? 

Asıl soru şu: Bu 128 milyar dolarla ne yapılabilirdi? MB'nin kasasında siz bunu gözden çıkardınız. Bir avuç tefeciye mi 80 milyon'a mı?

128 milyar dolar yurt dışına gitmek isteyen yabancılara verilere verilen paradır.