Gelecek Partisi Tarım Politikaları Kurulu Üyesi Sadullah Kavak yazısında şu sözlere yer verdi;

Gıda katkı maddeleri, tüketiciye sunulan gıdaların görünüm ve lezzet gibi duyusal özelliklerini arzu edilen duruma getirmek, gıda değerini ve raf ömrünü korumak için kullanılmaktadır. Ancak yapısı itibariyle katkı maddeleri kimyasaldır. Katkı maddeleri bulunan yiyecekler çok fazla tüketilir ise kişide deri döküntüleri, astım hatta kanser riskini teşvik ediyor.

Bu kimyasallar zehirdir. Eskiden büyüklerimiz tarlaya bahçeye giderken ‘’zehir atmaya’’ gidiyoruz derken “bugün, ilaç atmaya gidiyoruz” olarak bahsetmektedir. Bu zehirler ve gıdaların içindeki kimyasallar, bizleri hasta ediyor ve daha sonra bizi ilaç tüketmeye yönlendiriyor. Kendi paramızla, kendimizi zehirliyoruz… Çünkü bu kimyasallar bağışıklık sistemine ciddi zararlar vermektedir. Kapitalist sistem, hem beslenme için kimyasal kullandırmakta hem de daha sonradan bu kimyasallara bağlı olarak ortaya çıkan sağlık sorunlarını başka bir kimyasalla gidermek istemektedir.

“Bana kalırsa önce ekmeğimizi aldılar elimizden diyeceğim ama, ya biz değil miyiz Amerikan süttozu ile beslenen çocuklar!? Tereyağını alıp, zeytinyağımızı alıp, Vita, Sana yedirdiler bize.. Sonra “uzun ömürlü, UHT süt” çıktı. Hani şu “Beyaz içecek”. Şimdi de devlet garantili mekteplerde çocuklara içiriyorlar. İçmeyin şu zıkkımı! Ekmeğimiz, tuzumuz elimizden gitti. Nan-ı Aziz’imizi elimizden alıp, yerine francala verdiler. O buğday buğday değil. O ekmek ekmek değil. O börek, o baklava sağlıklı değil. Devlet garantili, helal sertifikalı zehirleniyoruz.”

Irak, Ürdün, Suriye bu kimyasalları kullanmıyorken biz neden tercih edelim?

Rusya, doğal ve sağlıklı olduğu için kurt, böcek vb. temas etmiş domatesleri, portakal vb. talep ederken, zehirli ürünler elimizde kalıyor?

Sadullah Kavak Gelecek Partisi Tarım Politikaları Kurulu Üyesi