Türkiye Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep  Tayyip Erdoğan, Türkiye'nin sadece kendi sınırları içinde yeni tip koronavirüsü  (Kovid-19) yenmesinin yeterli olmadığını ifade ederek, "Yakın çevremiz başta  olmak üzere dünyanın tamamında salgın etkisiz hale gelecek ki hep birlikte rahat bir nefes alabilelim. O gün gelene kadar teyakkuz halinde olmayı sürdüreceğiz."  dedi. 

Erdoğan'ın başkanlığında AK Parti il başkanları, il kadın kolları  başkanları, il gençlik kolları başkanları, büyükşehir belediye başkanları, il  belediye başkanları ve il genel meclis başkanlarının video konferansla  katılımıyla 137. Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı yapıldı.

Türkiye genelinde 90 nokta ve 378 kişi ile yapılan en geniş katılımlı  video konferans olma özelliği taşıyan toplantıya Tarabya'daki Huber Köşkü'nden  bağlanan Erdoğan, dünyanın tamamı gibi Türkiye'yi de etkileyen koronavirüs  salgınının büyük ölçüde kontrol altına alındığını söyledi.

Salgının gerilemesiyle birlikte normalleşme takviminin de işlemeye  başladığını hatırlatan Erdoğan, veriler olumlu yönde seyrettikçe bu adımlara  yenilerini eklemeye devam edeceklerini dile getirdi.

Erdoğan, henüz faaliyete geçmemiş iş yerleri ve sosyal alanlarla  ilgili kararın da gelişmelere göre bayram sonrası verileceğini belirterek, "Türkiye bu süreçte sağlık konusunda dünyanın en iyi ülkelerinden biri olarak  takdir toplamıştır. Genel sağlık sigortamızın kapsayıcılığı sayesinde hiçbir  vatandaşımızı mağdur etmedik. Hastanelerimizin, sağlık personelimizin, ilaç ve  araç gereç ihtiyacımızın yeterliliğiyle de en küçük bir eksikliğe, aksaklığa  meydan vermedik." diye konuştu

Dünyanın pek çok yerinde yaşanan üzüntü verici görüntülerin hiç  birinin Türkiye'de yaşanmadığını dile getiren Erdoğan, bakanlıklar ve tüm  kurumların salgın sürecinin yönetilmesinde büyük gayret gösterdiğini, tarihi  başarılara imza attığını aktardı.

Erdoğan, ülkede ve tüm dünyada alınan tedbirlerin yol açtığı ekonomik,  sosyal ve insani sıkıntıların giderilmesi konusunda da başarılı bir süreç  yönetimi gösterildiğini vurgulayarak, şöyle devam etti:

"Ekonominin çarklarının işlemesini ve istihdamı sürdürmek için pek çok  destek paketi geliştirdik. Bugün geldiğimiz noktada her bakımdan, diğerlerini bir  kenara bırakıyorum, gelişmiş ülkelerin dahi ilerisinde bir yerde olduğumuzu  görüyoruz. Her fırsatta tekrar ettiğim gibi ülkemizde ve dünyada bir müddet daha  günlük hayat yeni kurallara göre işlemek durumundadır.

Maske kullanımı, fiziki mesafe, temizlik kurallarına riayet diye  özetleyebileceğimiz yeni bir düzene geçiyoruz. Türkiye olarak sadece bizim kendi  sınırlarımız içinde bu salgını yenmemiz yetmiyor. Yakın çevremiz başta olmak  üzere dünyanın tamamında salgın etkisiz hale gelecek ki hep birlikte rahat bir  nefes alabilelim. O gün gelene kadar teyakkuz halinde olmayı sürdüreceğiz. En  küçük bir ihmal salgının yeniden hortlamasına yol açabilir. Böyle bir durumun ne  derece ağır ekonomik ve sosyal sonuçlara neden olabileceğini son iki ayda  yaşadıklarımız açıkça göstermiştir. Sizlerden illerinizde maske, mesafe, temizlik  konusundaki uygulamanın tavizsiz yürütülmesini takip etmenizi istiyorum.  Gördüğünüz eksiklikleri, aksaklıkları, ilgili kurumlar nezdinde gündeme getirerek  derhal tedbir alınmasını sağlamalısınız."

"Verdiğimiz destekler sayesinde herkesin yıl sonuna kadar önünü  görebilmesini sağladık"

Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, bugüne  kadar salgının önüne geçilmesi noktasında gösterilen hassasiyeti bundan sonra da  sürdürmekte kararlı olduklarını belirterek, siyasi ve ekonomik bakımdan yeniden  şekillenecek dünyada hedeflenen konuma gelerek, yapılan fedakarlıkların  karşılığının alınacağına inandığını söyledi.

Yaşanılan her büyük sıkıntı gibi salgın sürecinin de bir imtihan  olduğunun bilinciyle çalışmaları yürüttüklerini ifade eden Erdoğan, bu imtihandan  da yüz akıyla çıkmak için tüm imkanları seferber ederek var güçle gayret  gösterildiğini anlattı.

Erdoğan, milletin her kesiminin ihtiyaçlarına yönelik ayrı çözümler  üreterek yaşanılan dönemin menfi etkilerini mümkün olduğu ölçüde azaltmaya,  dağıtmaya çalıştıklarını belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bugüne kadar 5,5 milyon dar gelirli vatandaşımıza verdiğimiz biner  lira karşılıksız nakit desteği ile insanlarımıza sahipsiz olmadıklarını  gösterdik. Sanayicimize, esnafımıza, çiftçimize, çalışanlarımıza verdiğimiz  destekler sayesinde herkesin yıl sonuna kadar önünü görebilmesini sağladık. Gönlü  ve kafası kör düşmanlıkla kararmamış olan herkes ne yaptığımızı ve ne  amaçladığımızı gayet işi biliyor, görüyor, takdirini de her fırsatta ifade  ediyor."

İzmir'den cami hoparlörlerinden müzik yayını yapılması

Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, ana  muhalefeti eleştirerek, şunları kaydetti:
"Buna karşılık ülkenin önüne takoz olmayı, milletin tarihine,  kültürüne, değerlerine husumeti, devleti yıpratmayı temel siyaseti haline getiren  CHP yine o bildiğimiz çirkin yüzünü sergilemekten geri durmuyor. Ülke ve millet  olarak birliğe, beraberliğe, kardeşliğe, dayanışmaya, morale en çok ihtiyacımız  olduğu bir dönemde CHP'nin her aktörü başka bir cephede bozgunculuk, fitne, fesat  peşinde koşuyor. İzmir'de camilerin hoparlörlerine sızan alçaklar saygısızca  yayınlar yaparken o ildeki CHP yöneticileri zevkten dört köşe sosyal medyada bu  rezilliği aktarıyor. 15 Temmuz gecesi de sela okunan camilere saldırıp imamları  darbeden ezan, bayrak, vatan düşmanı müstevli zihniyet aklınca rövanş alıyor.  Bunların hayallerinde cami minarelerinden ezan sesi yerine başka bir ses duymak  vardır. Bunu biliyoruz. Şundan emin olsunlar ki bu milletin son ferdinin, son  damla kanı da toprağı ıslatmadan o hayallerine kavuşamayacaklardır."

Türkiye genelinde 90 nokta ve 378 kişi ile yapılan en geniş katılımlı  videokonferans olma özelliği taşıyan toplantıya Tarabya'daki Huber Köşkü'nden  bağlanan Erdoğan, konuşmasında İstiklal Marşı'nın "Ruhumun senden İlahi şudur  ancak emeli / Değmesin mabedimin göğsüne namahrem eli / Bu ezanlar ki şehadetleri  dinin temeli / Ebedi yurdumun üstünde benim inlemeli" dizelerini okudu.

Bunun böyle devam edeceğini dile getiren Erdoğan, "Böyle geldi, bundan  sonra da inşallah aynı şekilde devam edecek." ifadelerini kullandı.

Erdoğan, herkesin gıptayla takip ettiği sağlık altyapısını  geliştirdiklerini, birilerinin yine çıkıp hazımsızlığını ifşa ettiğini aktararak,  şunları kaydetti:
"Hem bu salgın dönemindeki muhtemel ihtiyaçları karşılamak hem de  sağlık sistemimize kalıcı katkı sağlamak amacıyla yaptığımız hastanelere çamur  atıyorlar. Suriye'deki, Libya'daki harekatlarımıza yöneltilen eleştirilerin  gerisinde, Türkiye'nin yükselişinden duyulan rahatsızlık olduğunu da biliyoruz.  Hiç kusura bakmasınlar, ülkemizin ve milletimizin aydınlık geleceği için bunları  rahatsız etmeyi daha çok sürdüreceğiz. Yıllardır ağızlarından köpükler saçarak,  kalemlerinden kan damlatarak bize saldıranların hepsinin de foyaları birer birer  ortaya dökülüyor. Meğer bunların hepsi de bize yönelttikleri ithamların çok daha  beterini kendileri bilfiil istiyorlarmış. Bu ülkenin, bu halkın ortak değerlerini  yaptıkları hırsızlıkları örtmek için bir kalkan gibi kullanarak, istismar  ettiklerini artık herkes görüyor. Tabii bunların hiçbiri bizi ilgilendirmiyor.  Hukukun konusu olan işleri yargı, idarenin konusu olan işleri ilgili kurumlar  takip edecek. Hükümet olarak biz programımızı, planlarımızı, projelerimizi hayata  geçirmek için çalışacağız. Sizler de iktidar partisi adına tüm bu süreçlerin  hakkıyla yürütülüp, yürütülmediğini gözetecek, eksiklikleri tespit edip bize  bildireceksiniz."

"18 yılda Türkiye'ye çağ atlattık"

Erdoğan, bu anlayışla 18 yılda Türkiye'ye çağ atlattıklarını ifade  ederek, hep birlikte ülkeyi 2023 hedeflerine ulaştırdıklarını da göreceklerini  ifade eden Erdoğan, "CHP'nin başındaki zatın hezeyanlarına cevap vermek zorunda  kalma hususundaki ızdırabımı çok iyi biliyorsunuz. Şu mübarek günde de aynı  ızdıraba maruz kalma pahasına, geçtiğimiz günlerde dile getirdiği 'buhran'  ithamına değinmek istiyorum. Türkiye için buhran yabancı bir kavram değildir. Bu  ülke geçmişte CHP dönemlerinde, halkına verecek yeterli ekmek bulamadığı için,  ekmeği karneyle dağıtma buhranını yaşamıştır. Yaşatan kimdir? CHP." diye konuştu.

Ülkenin geçmişte, savunma sanayisinin temel kurumlarının kapılarının  bilinçli bir şekilde kapatılması buhranını yaşadığını vurgulayan Erdoğan, şöyle  devam etti:
"Yaşatan kimdir? CHP. Bu ülke geçmişte demokrasiyi açık oy, gizli  tasnif olarak gören faşist kafanın yol açtığı nice baskı ve zulüm buhranı  yaşamıştır. Yaşatan kim? CHP. Bu ülke geçmişte yağdan gaza, pirinçten benzine  kadar tüm temel gıda maddelerin yokluğundan kaynaklanan kuyruklar buhranı  yaşamıştır. Yaşatan kim? CHP. Bu ülke geçmişte hastane kapılarında yığılan  insanlarının muayene olacak doktor, tetkik yaptıracak cihaz, şifa için alacak  ilaç bulamama buhranı yaşamıştır. Yaşatan kim? Başta Bay Kemal ve CHP. Bu ülke  geçmişte evlatlarını gönderecek yeterli yüksek öğrenim kurumu bulamama, oraya  kadar gelebilen kız çocuklarının da başörtüsünden dolayı içeri alınmama buhranı  yaşamıştır. Yaşatan kim? CHP. Bu ülke geçmişte darbe, cunta, ara dönem  özlemcilerin yol açtığı pek çok buhran yaşamıştır. Peki hepsinin arkasında olan  kim? CHP. Bu örnekleri saatlerce saymak mümkündür."

"Küresel bir kriz sadece ülkeye mahsus gibi gösterilmeye çalışıldı"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Geçmişte böylesine buhran örnekleriyle dolu  bir partinin bugün yüzü hiç kızarmadan hükümetimizi eleştirmeye kalkmasını herkes  gibi biz de acı bir gülümsemeyle karşıladık." dedi.

Küresel bir krizi sadece Türkiye'ye mahsus gibi göstermeye çalışarak,  gerçeği karartma teşebbüsünde bulunmalarının da ayrı bir idrak sapması olduğunu  aktaran Erdoğan, şunları söyledi:
"Halbuki salgın döneminde dünya çapında 5 milyar insan evde kalırken  2,7 milyar insan da çalışmaya ara vermiştir. Salgın başladığında ülkemizde belli  bir kesimin ve özellikle CHP kanadının garip bir heyecana kapıldığını herkes gibi  sizler de fark etmişsinizdir. Bunların hesabına göre salgın ülkemizi kasıp  kavuracak, tüm fabrikalar kapanacak, toprak işlenmeyecek, istihdam çökecek,  ekonomi yerle yeksan olacak, millet isyan edecekti. Böylece hükümet yıkılacak,  meydan da kendilerine kalacaktı. Ülkenin ve milletin felaketinden kendilerine  iktidar çıkarma hevesi, krizi fırsata çevirme heyecanı bir kez daha tüm  benliklerini kaplamıştı. Tabii yine hüsrana uğradılar. Rabb'imin yardımı ve  milletimizin desteğiyle bu salgın krizini en az hasarla geride bırakıyoruz."

"CHP Genel Başkanı'nın buhrandan çıkış diye dillendirdiği hususların  hiçbiri de sadra şifa olacak bir teşhis veya teklif içermiyor." diyen Erdoğan,  CHP'nin her zamanki gibi yapıcı siyaset yerine yıkıcı muhalefeti tercih ettiğini  söyledi.

Ana muhalefetin Türkiye'nin son 18 yıldaki kazanımlarının hepsini  yerle bir edip ülkeyi eskiye götürmeye niyeti dışında hiçbir yeni ve akıl ürünü  teklifine rastlamadığını dile getiren Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Gerçi bunlar hep böyleydiler. Biz Türk lirasını 6 sıfır atarak  yeniden itibarlı hale getirdiğimizde bunlar ona da karşı çıkıyorlardı. Biz 2008  küresel krizinin ülkemizi teğet geçeceğini söylediğimizde felaket tellallığı  yaparak bize saldırıyorlardı. Biz enflasyonu yüzde 63'ten hamdolsun tek haneli  rakamlara düşürdüğümüzde bunu takdir etmek yerine anlamsız bir karın ağrısıyla  eleştirmeyi sürdürüyorlardı. Ülkemizde faiz çift haneli rakamdayken bunu da yine  tek haneli rakama düşürdüğümüzde yine aynı şekilde zil takıp oynuyorlardı.  Ülkemizde 9 milyona yakın yeni istihdam oluşturduğumuz halde ısrarla ve inatla  'öldük, bittik' türküsü söylemeye devam ediyorlardı. İhracatı 36 milyar dolardan  180 milyar doların üzerine çıkarttığımızı gördükleri halde kamuoyuna sürekli  kötümserlik havası pompalamaktan vazgeçmiyorlardı. Ülkemize gelen turist sayısını  16 milyondan 51 milyona, turizm gelirini 12 milyar dolardan 35 milyar dolara  çıkarmış olmamıza rağmen bunlardan olumlu tek söz duyamadık. Hatırlayın; Merkez  Bankası rezervimiz görevi devraldığımızda 27,5 milyar dolardı, bunu Başbakanlığım  dönemimde bu rakamı biz 135 milyar dolara çıkardık ama herhangi bir takdir  ifadesi yine işitmedik."

Erdoğan, işçi ve memurlardan emeklilere kadar ülkedeki tüm kesimlerin  gelirlerinde geçmişle mukayese edildiğinde çok büyük reel artışlar sağlanmasına  rağmen muhalefetin ithamlarından kurtulamadıklarını aktardı.

"Atılan bir adımda Başbakanın onayı olmadan sen o adımı atabilir  misin?"
Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan,  Başbakanlığı döneminde görev verdiği bazı isimlerin yaptıklarını eleştirerek,  şöyle devam etti:
"Başbakanlığım döneminde bakan, bürokrat olarak görev verdiğimiz  kimi isimlerin de şimdi bunlarla aynı teraneleri mırıldanıyor olmasını üzüntüyle  takip ediyorum. Siyasetin temelinde millete karşı dürüst olma vardır. Düşünün  bakan durumunda olanlar veyahut daha farklı görevler verdiğim kişiler şimdi  farklı bir şekilde saldırı içindeler. Ya sen bakansın, atılan bir adımda  Başbakan'ın onayı olmadan sen o adımı atabilir misin? Şimdi nasıl oluyor da sanki  o işleri kalkıp 'Ben, ben, ben...' Ne beni ya, nasıl oluyor? Bir başbakan onay  vermeyecek, sen kalkacaksın bir bakan olarak adım atacaksın? Bunu kime  yutturuyorsunuz? Öyle kalkıp YouTube'larda, topladığınız belli adımlarla netice  almanız mümkün değil. İyi olan her şeyi biz şu anda takdir edecek insan arıyoruz.  Kötü olan her şeyi bize yıkma hesabı içerisinde olanlara da zaten milletim  hesabını sorar. Bu milletin vicdanından her şey Allah'ın izniyle döner. Biz  hayatımızın her döneminde olduğu gibi bundan sonra da eksiğiyle fazlasıyla  yürüttüğümüz görevlerdeki tüm sorumluluğu üstlendik, üstlenmeye de devam  edeceğiz."

"Onların sıkleti bunu çekmez"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nu  eleştirerek, şunları söyledi:
"CHP Genel Başkanı'nın ise güya ülkeyi buhrandan çıkarmak için  sıraladığı başlıklara baktığımızda çoğunun kendilerini taraf ettiğini görüyoruz.  Mesala; israf diyor, ya kendi belediyelerinizdeki rezaletlere hiç dönüp bakmıyor  musunuz? Gözünü millet hizmet için yapılan hastanelere dikiyor. Tüm dünya bizden  kamu-özel ortaklığı modelini örnek alırken, Antalya G-20 Toplantısı'nda 'Bize şu  kamu-özel ortaklığını bir anlatsana.' dediler. Ben Antalya G-20 Toplantısı'nda  kamu-özel ortaklığını anlattım. Ama Bay Kemal ve avanesi hala bu kamu-özel  ortaklığını anlamadılar, anlayamazlar, zira onların sıkleti bunu çekmez. CHP  şimdi buna karşı çıkıyor, Düşünün bu zat SSK'nin başında bulundu. SSK'nin başında  bulunduğu zaman hastanelerde halimiz neydi hatırlayın. Ne araç-gereç ne cihaz ne  ilaç bunların hiçbiri yoktu. Vatandaş kuyruklarda sersefildi ve sefalet kol  geziyordu. Rahmetli Savaş Ay'ın programını hatırlayın. O programda bu beyefendi  cevap vermekten acze düşüyordu. Zaten o rezalet ona yeterli. Şu anda o zaman o  çekimin yapıldığı Okmeydanı SSK Hastanesi'ni, bu Kovid-19'da rahmetli olan Prof.  Dr. Cemil Taşçıoğlu'nun adıyla biz sıfırdan yaptık. Orası Prof. Dr. Cemil  Taşçıoğlu Şehir Hastanesi olarak dört dörtlük hizmet veriyor. 'Bay Kemal, zahmet  olmazsa ziyaret edin, görün.' Bak senin o çekimin yapıldığı hastane şimdi ne  halde."

"Makyajlar şu anda dökülmeye başladı"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kılıçdaroğlu'nun "merkez-yerel" dengesi  yönündeki açıklamalarını da eleştirerek, şunları kaydetti:
"Merkez-yerel dengesi diyor. Kendi belediyeleri sorumluluklarını  yerine getiremediği için onların görevlerini bakanlıklarımızın üstlendiğinden hiç  söz etmiyor. İşte İzmir, biliyorsunuz suyu belediyelerin su idaresi getirir,  İzmir'de susuzluk baş göstermişti ve İzmir'in suyunu o zaman biz Devlet Su İşleri  ile yapmıştık. Aynı şey Van için de geçirli. Van'da da bunu yaptık. Halbuki biz  belediyelerin bütçeden aldıkları payları geçmişte hiç olmadığı kadar yüksek  oranlara getirdik. Bunların dertleri hizmet etmek değil, şov yapmak. Olanların  üzerindeki makyajlar şu anda dökülmeye başladı. Halka hizmetten başka gayeleri  olmayan, merkez-yerel iş birliğinin en güzel örneklerini sergileyen Vefa Sosyal  Destek Gruplarına bir PKK'nın bir de CHP'nin saldırmış olması bunun ispatıdır.  Bunların birbirinden farkı yok. 'Liyakat' diyor, AK Parti döneminde kamuya tüm  alımların merkezi sınavla yapıldığını görmezden geliyor."

Erdoğan, videokonferans yöntemiyle katıldığı AK Parti Genişletilmiş İl  Başkanları Toplantısında, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun SSK Genel  Müdürlüğü döneminde uyduruk komisyonlarla dilediği kişileri memur olarak aldığını  ifade etti.

Aynı şeyin Adalet Bakanlığında da yapıldığına değinen Erdoğan, şöyle  devam etti:
"O zamanki Adalet Bakanı'nın çok ilginç lafları var. 'Yani biz  CHP'lileri almayacağız da MHP'lileri mi alacağız?' gibi dillere destan bir  ifadesi var. Sayıştayı etkinleştirmekten söz ederken daha önce de denetime tabi  olmayan kamu iktisadi kuruluşlarını, belediye şirketlerini, organizasyonları,  fonları ve daha pek çok kurumu AK Parti'nin Sayıştay denetimine aldığını hiç  söylemiyor. Bunu biz Sayıştay denetimine aldık. Daha açık bir ifadeyle ne  söylediğinden, ne anlattığından haberi yok. Yine AK Parti döneminde en bağımsız  dönemlerini yaşayan özerk kurullarla ilgili de tutarsız ifadeler kullanıyor. Bu  zatın yargı bağımsızlığından ne anladığını, tıpkı 28 Şubat döneminde olduğu gibi  hakim ve savcıların kendi zihniyetlerindeki cuntacılara selam durması olduğunu  gayet iyi biliyoruz. Siyasi ahlak konusundaki tespitine öncelikle o dönemde  devletin bir organı hüviyetinde olan ancak çok partili siyasi hayata geçişte  artık başka bir konuma oturan CHP'nin uhdesindeki İş Bankası hisselerinin üzerine  hala yatıyor olmasından başlaması gerekirdi."

"Onlar IMF'ye böyle bir ifade kullanamazlar"

"CHP'nin IMF sevdasının gerisindeyse Türkiye'yi geçmişteki siyasi ve  ekonomik teslimiyet devrine döndürme özlemi vardır." diyen Erdoğan, iktidara  geldiklerinde Türkiye'nin IMF'ye olan borcunun 23,5 milyar dolar olduğunu  hatırlattı.

Erdoğan, bu borcu 2013 yılının Mayıs ayına kadar ödediklerini ve o  defteri kapattıklarını vurgulayarak, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Ben IMF'nin başkanına, 'Siz bize siyasi noktada rol biçemezsiniz.'  dedim. Bunu şu anda bir parti kurmuş olan zat da çok iyi bilir. O da yanımdaydı.  Davos'ta bu görüşmeyi yaptık. 'Siz sadece gelirsiniz, borç alacak ilişkilerimizi  incelersiniz ama bize siyasi rol biçemezsiniz.' Eğer dürüstse ahlaklıysa bunu  kendisinin de itiraf etmesi gerekir ama onlar IMF'ye böyle bir ifade  kullanamazlar. IMF'nin yöneticilerine karşı bunlar kalkıp da böyle bir duruş  sergileyemezler. Şu anda bile bunlar hala 'IMF ile irtibatlarımızı sürdürmemiz  gerekir.' diyorlar, 'IMF'den borç almamız gerekir.' diyorlar. Kendisi çok iyi  bilir, IMF'nin bizden 5 milyar dolar borç istediğini çok iyi bilir. Biz güçlü  olmasaydık onlar bizden bu borcu istemezlerdi. Peki, ben ne dedim. Kendisine  'Verin.' dedim. 'Verin. Bizden bugün borç alan yarın da bizden talimat alır.'  Bunları hep konuştuk. Eğer dürüstseler, yalan konuşmazlarsa bunu itiraf ederler  ama edemezler. Ülkemizde IMF defterini bir daha açmayacağımızı söylememe rağmen  dışarıdan ve içeriden yapılan bunca tazyik ki bunların en önemli rolünü CHP  biçiyor, sürekli bunu itiraf ediyor. Aldığımız kararın doğruluğunu da her şey  gösteriyor. Ülkemizi IMF'nin boyunduruğuna sokmak için beyhude çabaladıklarını  CHP'lilere bir kez daha hatırlatmak istiyorum."

"Bu partinin derdi ülkeyi demokratikleştirmek değil"

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye'nin bugüne kadar ki  demokratikleşme hamlelerinin 2007 ve 2017'de olduğu gibi bir kısmının CHP'ye  rağmen gerçekleştiğini dile getirerek, "2010 ve 2011'de olduğu gibi bir kısmı da  CHP yüzünden akamete uğramıştır. Çünkü bu partinin derdi ülkeyi  demokratikleştirmek değil milli iradeye rağmen yönetmektir. Bu zatın her  hezeyanını teker teker cevaplamanın sizlerin ve milletimizin vaktini israfa  gireceğini düşündüğüm için konuyu burada noktalıyorum. CHP'nin bize geçmişte  yaşattığı buhranları hatırlatmış olması milletimizin bu partiyi niçin belirli bir  çizginin üzerine çıkartmadığının da ifadesidir. Zaman zaman böyle hafıza  tazelemelerine ihtiyaç oluyor. Başka hiçbir işe yaramıyorlarsa da Kılıçdaroğlu ve  ekibinin bu konuda gayet iyi olduğunu kabul etmemiz lazım." diye konuştu.

"Artık Yassıada olarak değil, Demokrasi ve Özgürlükler Adası olarak  anacağız"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, arkalarında 18 yıllık hizmet müktesebatının,  önlerinde de hayata geçirme azminde oldukları çok daha büyük hedeflerinin  olduğunu anlatarak, "Bir olarak, iri olarak, diri olarak, kardeş olarak, hep  birlikte Türkiye olarak, Cumhur İttifakı olarak, Allah'ın izniyle üstesinden  gelemeyeceğimiz hiçbir zorluk yoktur. Sizlerden 7. Olağan Kongre sürecimizi bu  doğrultuda yeni bir şahlanışa, yeni bir dirilişe, yeni bir atılıma vesile  kılmamıza destek vermenizi istiyorum." dedi.

Bu yılın 27 Mayıs'ının farklı olacağına dikkati çeken Erdoğan, "27  Mayıs'ta Demokrasi ve Özgürlükler Adası'nın açılışını yapacağız. Sembolik bir  ekiple inşallah Demokrasi ve  Özgürlükler Adası'nın açılışını yapacağız. Bu  açılış, inanıyorum ki CHP zihniyetinin yine farklı bir görünümünü ortaya koyması  bakımından çok ama çok önemli olacak. CHP zihniyetinin arkasında durduğu o  zamanın yargısının nasıl oluyor da işte devrin başbakanını ve arkadaşlarını idam  ettiklerini göstermesi bakımından çok önemli. Şimdi ise orayı çok farklı bir  konuma taşıdık ve inşallah 27'sinde hem açılışını yapacağız ve böylece adını da  artık Yassıada olarak değil, Demokrasi ve Özgürlükler Adası olarak anacağız. Bu  konuda Türkiye Odalar ve Borsalar Birliğine de teşekkür ediyorum. Çünkü yapımını  onlar üstlendi. Dolayısıyla işletmesini de belli bir süre onlar yürütecekler.  Böylece orada da yine adeta kamu-özel iş birliğiyle bu yatırımı yapmış olduk."  ifadelerini kullandı.

Pazar günü erişilecek Ramazan Bayramı tebrik eden Erdoğan, Allah'tan  bu mübarek günler hürmetine milletiyle beraber tüm İslam aleminin esenliğe ve  huzura kavuşmasını niyaz ettiğini dile getirerek, "Yine bu dualarla Ya Rab, bizi  bu koronavirüs belasından bir an önce kurtar. Ölenlere rahmet, hastalarımıza  şifalar diliyorum. Bu süreçteki başarılarımızın artarak devamını diliyorum." diye  konuştu.

Başakşehir Çam ve Sakura Şehir Hastanesi'nin dün açıldığını  anımsatarak, ay sonuna kadar Prof. Dr. Murat Dilmener Acil Tedavi Hastanesi ve  Prof. Dr. Feriha Öz Acil Tedavi Hastanesi'nin de açılışını yapacaklarını belirten  Erdoğan, AK Parti Genel Başkanvekili Numan Kurtulmuş'un babası Dr. İsmail Niyazi  Kurtulmuş'un adını verdikleri, Sultan Abdülhamid'in askerler için yaptırmış  olduğu hastanenin de restorasyonun yapıldığını ve açılışını  gerçekleştireceklerini sözlerine ekledi.