BİR eviniz var.

Geçici olarak korusun kollasın diye bir tanıdığınızı tercih ettiniz ve “buyur bu evde otur buraya sahip çık. Beş yıl, on yıl sonra da bana geri iade et” dediniz. Vekâlet verdiniz.

Bir süre sonra önce içindeki demirbaşları sattı.

Sonra sizin paranızla boyattı parlattı başkalarına kiraladı ya da birkaç odasını bölerek başkalarına sattı (vekâletinizi kullanarak tapudan ya da tapusuz olarak), ne olur? Ne yapabilirsiniz?

Kanunen vekâlet vermişseniz, vekâlet sınırları içerisinde her şey yapılabilir…

Vekâlet verirken kırk kere değil, milyon kere düşünmeli insan…

Vekâlet’i kötüye kullanmaktan dava açabilir misiniz?

Açarsanız sonuç ne olur?

Asil iken, ev sahibi iken, sahip olduklarınızı önünüze gelene ve hatta tatlı dili, kılık kıyafeti, davranışları ile tam da sizin kafanıza göre olan bu vekil; “nasıl da değişmiş?” diye düşünürsünüz değil mi?

“Dost kazığı”, “Karaman’ın koyunu”, gibi laflar boşa söylenmiş laflar mı?

Vekil tuttuğunuz insanlar size bir de küçük lütuflar da bulunuyorsa; size bir sepet incir verip, incir ağacının tümünü kesiyor ya da meyvesinin tümünü satıyor ise?...

“menzil yakın rüşvet çok …..”, gibi laflar boşa söylenmiş laflar mı?

Örnekleri aklınızın alabildiğince genişletin, düşünce de ve akıl da sınır koymadan…

Bir gün sokakta kalınca “vah nasıl bu hale geldim?” dememek için…

Evlatlarımızın yarınlarını, yani mirasınızı değil size emanet olanı, onların geleceğini yok etmemek için…

Sizin kazanmadığınız, dedenizden miras kalan bu evi yok etmelerine izin vermemek için…

Vekâletinize gereğince sahip olmanız gerektiğini hiçbir zaman unutmamak adına,

Sizden önce telef olmuş mahalle komşularınızı unutmadan, evsiz yurtsuz kalıp sizin kapınızda dolaşanların; neden kapınızda olduğunu unutmadan…

Hatta evinin yanında canını kaybedenleri unutmadan, vekâletinizi; evinizin kıymetini bilerek, sahip çıkacak insanlara emanet ediniz…

Aksi halde bir gün evinizi, sizin gönül rızanızla verdiğiniz vekâlet ile elinizden alırlar.

Sonra da belki gözünüz kararır da canınızı ortaya koymanıza rağmen yine de geri alamazsınız…

Kıyamadığınız evladınıza kıyarlar da hiçbir şey yapamazsınız; ölmekten başka…

Bugün kapınız da dolaşan ve hor gördüğünüz ya da acıdığınız komşularınızdan beter hale düşersiniz…

Hani derler ya “el elin eşeğini türkü söyleyerek güder”

Allah kimseyi; yerinden yurdundan etmesin…

Allah kimseyi evinden barkından etmesin…

Allah kimseyi; Evladından etmesin…

Bugün bir kağıt parçasıdır elinizde; vekalet denen bu yazı. Oysa başınıza yarın ne işler açar o basit kağıt…

Bugün bir mürekkep ile yazılır, yarın üstünü çizmek için kan gerek olur; kaleminize belki mürekkep diye…

“Malına sahip ol, komşunu hırsız etme” derler ya…

Her mahalle de birkaç köpek vardır, ama çoğaldılar mı sokağa çıkmak can bahsi olur…

SIR; Vekaleti ehline teslim etmekte değil mi?...

“Hasbün allahu venimelvekil”; Ne güzel vekildir; Allah…