Sevgili okuyucularım!

 

Şimdi bu yazımın başlığını okuyan muhalefet kesim, hemen yaygara koparmaya başlar.

 

Hadi oradan?

 

De git işine?

 

Ne anlarsın sen?

 

Kimin adamısın?

 

Bu ve buna benzer bir sürü yorum geleceğine inanıyorum.

 

Köşe yazarlarının kaderidir bu.

 

Tüm kesime yazılarımızı haliyle sevdiremeyiz.

 

Önemli olan hakarete varan sözcüklerin kullanılmaması yani edep ölçülerini kaçırmamak.

 

Evet, sevgili okuyucularım...

 

Niye bu başlığı kullandım.

 

"Görünen köy, kılavuz istemez" demişler atalarımız.

 

Seçim sathının son 10'uncu günündeyiz.

 

Geri sayım başladı.

 

Hemen hemen tüm partiler: vaatlerini, projelerini kamuoyuna açıkladı.

 

Kararsız seçmenler yavaş yavaş rengini belli ediyorlar.

 

Biz, basın olarak halk ile iç içeyiz.

 

Görüştüğümüz, konuştuğumuz tüm kesimdeki vatandaşlardan ortak kanı, muhalefetin Kahramanmaraş'ta masaya yumruğunu vuramadığı, seçimi kazanmak adına kamuoyu oluşturamadığı, seçimden seçime ortaya çıktıkları yönünde.

 

Daha açık yazacak olursam:

 

"Öyle el sıkmakla, yanakları öpmekle, mesajlar göndermekle, oy toplanacağını düşünüyorlarsa çok yanılıyorlar" deniliyor.

 

Siyasi partiler demokrasinin en temel unsurlarıdır.

 

Yani partiler olmazsa demokrasiler olmaz.

 

Dolayısıyla muhalefeti zayıf bir demokrasinin iktidarı her an güç zehirlenmesine maruz kalıp, dikta bir anlayışa dönüşebilir. Yani demokrasi sarsılabilir. Ki yaşadığımız bu şehirde yıllardır süregelen iktidar kanadının güç sarhoşluğu vardır.

 

Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı ve aynı zamanda bir gazeteci olarak, ülkemin yükselmesi, yaşadığım şehrin gelişip güzelleşmesi, demokrasi ve insan hakları çerçevesinde muhasır bir noktaya gelebilmesi için iktidarı ve muhalefeti ile güçlü bir siyasi duruşun olması en büyük arzumdur.

 

Muhalefetsiz bir iktidar, demokrasi önündeki en büyük tehlikedir.

 

Muhalefetin güçlülüğü, iktidar karşısında alternatif bir duruş ortaya koyabilmesi Milletin ve Devletin selameti açısından elzem olduğu gibi güzel şehrimin de geleceği açısından olmazsa olmazı olmalıdır.

 

Ben ne iktidarın, nede muhalefetin yanındayım.

 

Ben Türk demokrasisinin yanındayım.

 

Bu şehirde doğmuş ve bu şehirde yaşayan bir birey olarak gelin hep birlikte CHP'lisi MHP'lisi kendi kendimize bir soralım:

 

Kahramanmaraş'ta Muhalefet partileri neden yıllardır başarılı olamıyorlar?

 

İktidar, her seçimde niye Türkiye genelinden daha çok Kahramanmaraş'ta oy alıyor?

 

Bu soruları şehrimizin muhalefet parti yöneticilerinin bile kendi kendilerine hiç bir seçim sonrası sorduklarını zannetmiyorum.

 

Seçim bitiyor. "Çağla, herkes evine dağıla" sözcüğü kullanılıyor.

 

Muhalefet partilerinden CHP'nin, şehrimizde oy kapasitesi belli. Bu seçimde Milletvekili çıkarıp çıkaramayacağı HDP'nin alacağı oylara bağlı.

 

CHP niye zayıf bu şehirde.

 

Kendilerini mi anlatamıyorlar?

 

Kendilerini mi sevdiremiyorlar?

 

Yoksa bu şehirden kopuk mu yaşıyorlar?

 

MHP ise, iktidar kanadının en büyük rakibi.

 

Yani Kahramanmaraş'ın ana muhalefet partisi.

 

Peki, neden, niçin, niye her seçimde başarısızlık!

 

Onlarda damı; kendilerini anlatamama, sevdirememe sorunu var?

 

2008 yılından beri yakından tanıdığım bu partideki gözlemlediğim sonuç:

 

Her il Başkanlığı seçimlerinde belli bir grup oluşuyor. Bu grup parti içerisindeki hegomanyasını sürdürmek adına, aday belirleyip ortaya çıkarıyor.

 

Tek amaçları var. İl Başkanlığını kendi belirledikleri adayın kazanması.

 

Kahramanmaraş'ın geleceği, gelişmesi yani iktidara aday olmak adına yola çıkmak yok.

 

İl Başkanlığı seçim sonrası mı dediniz?

 

İşte orası tam bir muamma. 

 

Çok sürmüyor, istifalar, ayrışmalar, partiye gitmemeler, küsmeler, iç çekişmeler, sen sensen, ben benim demeler, birbirlerinin yüzüne zoraki tebessümler, bir araya gelmemeler, bir sonraki il başkanlığı seçimine kadar İbrahim Tatlıses'in "Ben nerde yanlış yaptım" şarkısını "Biz nerede yanlış yaptık" diye çevirip söylemeler.

 

Neden? Neden? Neden?

 

Tek amaç, niçin Kahramanmaraş'ı yönetmek olmuyor?

 

Tek gaye, niye Kahramanmaraş'ta 3 veya 5 milletvekili çıkarmak için kenetlenilmiyor?

 

İşte yaklaştık bir seçim gününe daha.

 

Bir gazeteci, bir dost, bir vatandaş, bir partili, olarak ben diyorum ki;

 

MHP Milletvekili adayları veya yöneticiler, vatandaşların yüreğine hitap etmedikçe, seçimden seçime "icik" dedikçe,  kendi iç çekişmelerini unutup tüm partililere ve vatandaşlara kucak açmadıkça, dost acı söyler misali benden söylemesi, Kahramanmaraş'ta seçim sonucu "aynı tas, aynı hamam'a" doğru gidiyor.

 

Not: Dün Ankara'dan gelirken Göksun tünellerinden geçtim. Gerçekten duygulandım. Her ne kadar geç gelmiş bir hizmet olsa da, İktidar partisinin başta Mahir Ünal olmak üzere tüm yöneticilerine, emeği geçen işçi usta kardeşlerime şükranlarımı teşekkürlerimi sunuyorum. Her şey Kahramanmaraş'a hizmet için...