Çok değil birkaç gün önce, basında yazıldığı üzere;

 

Başbakan Davutoğlu, üç belediye başkanının disipline sevk edildiği akşam, genel merkezde AK Partili Büyükşehir ve il belediye başkanları ile yaptığı toplantıda konuşmuş.

 

Ve demiş ki;

 

“Benim mal varlığımda sıkıntılı bir durum görürseniz bunu yüzüme karşı söylemeniz görevinizdir. Sizlerin de mal varlığında izah edilemeyen bir artış söz konusu olursa bunun hesabını da ben sizden sorarım”

 

Güler yüzlü, alçak gönüllü, yüreği Türkiye sevdası ile dolu insan.

 

Bir kez daha yüreklerimizde, taht kurdun.

 

Bir kez daha, gönülleri fethettin…

 

Sayın Başbakanım…

 

“Benim mal varlığımda sıkıntılı bir durum görürseniz bunu yüzüme karşı söylemeniz görevinizdir” sözlerinizden cesaret alarak…

 

Ya bir devlet memurunuzun, mal varlığında izah edilemeyen bir artış söz konusu olursa?

 

Ya Vakıf adı altında, bir takım insani duyguları suiistimal ederek, iddia edildiği üzere Ahmet Köklü gibi insanlardan evlerini barklarını alarak, onları yüzüstü bırakırsa?

 

Bu söyleminiz bu tür memurlar içinde geçerli mi, desem ne dersiniz?

 

Onlar içinde geçerli der misiniz?

 

Sayın Başbakanım…

 

Kim bu memur mu diyorsunuz?

 

Abdulhamithan Cami imamı Ömer Faruk Şirikci.

 

Bu zat-ı muhterem hoca efendinin mal varlığında sıkıntılı bir durumun var olduğunu, “Yürü be hocam kim tutar seni” köşe yazımda sordum.

 

Hoca sustu.

 

Müftü sustu.

 

Maalesef her ikisinden de cevap alamadım.

 

Gazeteci Abid Vanlı ise, “HOCA CEVAP VER(E)MEZ” köşe yazısında ayrıntılı bir şekilde yazmış:

 

1-Hayrullah Mah. Çağlayan sit. 5. Kat no:16’ da bir apartman dairesi,

 

2-Haydarbey Mah. Yeşil vade sitesi 7. Blok kat 5 no:14’de bir rezidans dairesi,

 

3-Turustik Ilıca kasabasında özel bir konut,

 

4-Doğukent yapı kooperatifinde bir tam hisse

 

5-Dulkadrioğlu ilçesinde bir müstakil ev

 

Yine Ö.Faruk ŞİRİKÇİ’nin aşağıdaki kuruluşların yönetiminde de söz sahibi olduğu, hisselerinin bulunduğu kamuoyunca bilinmektedir. Aşağıdaki hususlarda raporda zikredilmemiş, görmezlikten gelinmiş olduğunu görüyoruz.

 

-Başkanı olduğu, Özel Abdulhamithan Camii vakfı mal varlığındaki payı,

 

-Başkan yardımcısı olduğu, Özel Saçaklızade Vakfındaki mal varlığı payı,

 

-Özel Beyza Kolejlerindeki mal varlığı payı,

 

-Pİ Analitik Dershanelerindeki Hissesi,

 

-Bankalarda nakit veya altın varlığının ne kadar olduğu,

 

- hanımı ve diğer çocukları üzerinde ne kadar mal varlılarının olduğu, raporda zikredilmemiş, eksik araştırılmıştır. Konu, kaçamak ve ucu açık ifadelerle geçiştirilmeye çalışılmış, asıl maksat saklanmak istenmiştir”

 

Sayın Başbakanım…

 

Ülkemizde, bir imamın, yıllara göre maaşının ne olduğu üç aşağı beş yukarı belli iken!

 

Apartman daireleri!

 

Rezidanslar!

 

Müstakil evler!

 

Dershane hisseleri!

 

Vakıf hisseleri!

 

Vay babam vay...

 

Nasıl alınmış?

 

Neyle alınmış?

 

Hangi maaşla?

 

Hangi gelirle?

 

Bunları yüzünüze karşı söyleyemediğim için, ancak köşemden yazabiliyorum.

 

Sayın Başbakanım…

 

Dolayısıyla söylediğiniz gibi ben görevimi yerine getirdim.

 

Söyle dediniz söyledim.

 

Şimdi sıra sizde…

 

NOT:

 

Abdulhamithan Cami neden Diyanet'e devredilmez?

 

Mütevellit heyetinde kimler var? 

 

Abdulhamithan Cami Vakfı Başkanı ve Mütevellit heyeti neden bir basın toplantısı yapmaz?

 

Basının sorularından mı çekinir?