İç Hastalıkları, Gastroenteroloji ve Hepatoloji Uzmanı Prof. Dr. Yüksel Gümürdülü, şişkinlik ve gaz şikayetlerinin kaynağı olan hastalığın, günümüzde her 5 kişiden ya da 10 kişiden birinde görüldüğünü ifade etti. Hastalıkta bağırsakta iltihap olmadığını; hastalığın kramp tarzında ağrı, gaz, şişkinlik ve dışkılama bozukluğuyla kendini gösterdiğini belirten Gümürdülü, IBS'nin, orta yaşlarda ve kadınlarda daha sık görüldüğünü kaydetti.

Hassas Bağırsak Sendromuna (IBS) yakalananlarda yapılan tüm tetkiklerin genellikle normal çıktığını ifade eden Prof. Dr. Gümürdülü, "Pek çok hasta şikayetlerinin şiddetlenmesini belirli gıda maddeleri bağlamakla birlikte gıdanın tipi genellikle şikayetlere katkıda bulunmaz. Bununla birlikte bazı gıdalar, şikayetlerin alevlenmesine neden olabilmektedir. Bunların başında yağlı gıdalar, gaz üreten fasülye, nohut, bezelye, soğan, havuç, muz, kaysı, Brüksel lahanası, kereviz, erik, turp, karnıyarık, brokoli, kabak, pırasa ve sarımsak gibi gıdalar ile gazlı yiyecek gelir, bazı olgular aşırı lifli yiyecekler olabilir. Çikolata, kafein, fazla alkol alımı, kahve de olumsuz etki yapar. Hastaların gereksiz kısıtlı diyet yapmamaları gerekir. Yeni araştırmalar psikolojik iç çatışma veya stresin de etkili olduğunu gösteriyor. Hastaların bağırsak faaliyetleri strese veya duygusal faktörlere göre değişebilir. Bilinen bir başka şey de bu hastaların bağırsak kaslarının olması gerekenden daha hassas olmasıdır" dedi.

En çok saptanan 3 belirti
IBS hastalarında en çok saptanan 3 belirtinin şişkinlik, karın ağrısı ve tuvalet alışkanlığı değişikliği olduğunun altını çizen Prof. Dr. Yüksel Gümürdülü, Hassas Bağırsak Sendromunun genel anlamda 'yemekle birlikte şişkinlik ve gaz şikayetleri, dışkılama sayısında ve kıvamında değişiklik, sık tuvalete çıkma ve tam rahatlayamama, tekrarlayan karın ağrısı ve huzursuzluğu, yorgunluk, sırt ve bel ağrısı, bu semptomlarla ilgili yapılan tetkiklerde herhangi bir anormallik saptanmaması' olarak özetlenebileceğini ifade etti.
Yapılan araştırmalara göre nüfusun yüzde 10 ile 20'sinde bu sendromun görüldüğünü, tüm gastroenteroloji kliniklerine başvuran hastaların büyük bir çoğunluğunda Hassas Bağırsak Sendromu tanısı konulduğunu aktaran Gümürdülü, "Bununla birlikte yine çalışmalar göstermektedir ki IBS vakalarının yaklaşık yüzde 70'i doktora başvurmamaktadır. Bu hastaların mutlaka hekim ile iletişim kurmalarında fayda vardır" diye konuştu.

"Tedavi sonrası hastanın hayatı kolaylaşıyor"
IBS semptomlarının bir başka hastalığa yol açtığına dair hiçbir ipucu bulunmadığını da dile getiren Prof. Dr. Gümürdülü, şöyle devam etti:
"Bu açıdan genellikle selim bir hastalıktır ve cerrahi operasyon gerektirmez. Ancak IBS yıllarca sürebilen ve kişilerin hayat kalitesini önemli ölçüde düşüren bir rahatsızlıklar bütünüdür. Bu açıdan hastaların hekime başvurarak alabilecekleri tedaviler hayatlarını kolaylaştıracaktır. Bu nedenle hastalar, bu sendromla yaşamak yerine hekime danışmayı seçtiklerinde uygun tedavi ile şikayetlerinden kurtulmakta ve günlük hayatlarına devam etmektedir. Bahsettiğimiz belirtilere ek olarak ateş, kilo kaybı, kansızlık belirtileri görülen veya 50 yaş üzerindeki hastalarda altta yatan başka hastalıklar olabileceğinden bu kişilerin hekime başvurmaları ve tedavi almaları önemle tavsiye edilmektedir."

"Düzenli beslenme şikayeti azaltıyor"
İç Hastalıkları, Gastroenteroloji ve Hepatoloji Uzmanı Prof. Dr. Yüksel Gümürdülü, hekime başvuran hastanın sahip olduğu belirtilere IBS tanısı konulmasının bile hastanın güvenini kazanmasına ve semptomlarda azalma olmasına yardımcı olduğunu kaydetti. Hekim kontrolünde alınacak ilaçların, bağırsak alışkanlığının düzenlenmesinde büyük önem taşıdığını dile getiren Prof. Dr. Gümürdülü, "Bunun için düzenli beslenmenin yanında probiyotik içeren tabletlerin kullanımı, yaşam tarzının değiştirilmesi etkili olacaktır. Ancak probiyotikler normalde mide asidinden etkilendikleri için yoğurt benzeri gıdalardansa eczanelerde satılan içeriğini bağırsaklara kadar ulaştırabilen film kaplı tablet formundaki kombinasyonlar tercih edilmelidir" ifadelerini kullandı.
Tedavide beslenme ve günlük desteklerin de büyük önem taşıdığına dikkat çeken Prof. Dr. Gümürdülü, birçok hastada uygun diyetin şikayetleri azalttığını söyledi. Gümürdülü, hastanın şikayetlerinin hafiflemesine yardımcı olacak önerileri şu şekilde sıraladı:
"Öğün sayısını artırmak ama az yemek. Öğün atlamamak. Akşam yemeğini yatmadan 3-4 saat önce yemek. Bağırsak düzeninin devamını sağlamak için probiyotik ya da probiyotik multivitamin desteği almak. Posadan zengin yiyecekler tüketmek. Kuru baklagiller, lahana, bezelye gibi gaz yapan yiyecekleri ve kişiye dokunan yiyecekleri az tüketmek. Günde en az 2 litre su içmek. Sigara ve alkol tüketmemek."