Şiddetli baş ağrısı, yorgunluk, göğüs ağrısı ve düzensiz kalp atışı... Tüm bunlar, dünyada ve ülkemizde en çok görülen kronik hastalık olan tansiyonun belirtileri arasında yer alıyor. Ülkemizde her 3 kişiden biri, tansiyonla mücadele ediyor. Tedavi edilmediğinde, ani yaşam kayıplarına neden olan tansiyon, sağlıklı beslenme ve düzenli egzersiz sayesinde kontrol altına alınabiliyor.

Dr. Suat Günsel Girne Üniversitesi Hastanesi Kardiyoloji Uzmanı Elif İjlal Çekirdekçi, konuya ilişkin yaptığı açıklamada tansiyonun kalpten pompalanan kanın atar damar duvarına yaptığı basınç şeklinde tanımlandığını ve yaşamın devamlılığını sağladığını oysa hipertansiyonun, kan basıncındaki “normalin üzerindeki artış” ve “tansiyon hastalığı” olarak bilinen durum olduğunu söyledi. Çekirdekçi, bu sinsi hastalığın yıllarca hiçbir belirti vermeyebileceğini ve kötü sonuçlara neden olmaması için erken tanı konulmasının yaşamsal önem taşıdığını ifade etti.

“Tansiyonun düzenli takibinin yapılması gerekmektedir”

Dünya Sağlık Örgütü'nün araştırmalarına göre hipertansiyonun tüm ölüm nedenleri arasında birinci sırada olduğunu vurgulayan Uzman Dr. Elif İjlal Çekirdekçi, yaşla beraber artış gösteren bu duruma, diyabet gibi diğer hastalıkların da sıklıkla eşlik ettiğini kaydetti. Tansiyonun düzenli takibinin ve tedavisinin yapılmaması halinde kalp, damar, beyin, göz, böbrek gibi organlarımızda geri dönüşü çoğu kez olmayan hasarlara, hatta can kaybına neden olduğunu dile getiren Çekirdekçi, bu nedenle yüksek kan basıncının ‘ sessiz katil ' olarak da anıldığını hatırlattı.

Yapılan araştırmalarda 18 yaş üzeri erişkinlerde her üç kişiden birinde, 50'li yaşlardan itibaren ise her iki kişiden birinde hipertansiyon olduğunu belirten Çekirdekçi, “Türkiye verilerine baktığımızda hipertansiyon farkındalığı, ilaç kullanma sıklığı, tedavi-kontrol oranlarında kayda değer artış olsa da bunların yeterli düzeyde olmaması, Avrupa ülkelerine göre geri kalması ve yaşlanan nüfus da dikkate alınınca rakamlar kaygı verici olmaya devam etmektedir.”

“ Ailesinde hipertansiyon olanların daha dikkatli olması gerekir ”

Hipertansiyonun hastada mevcut olan böbrek hastalığına, hormonal bozukluklar gibi başka bir hastalığa ya da ilaçlara bağlı da oluşabileceğinin altını çizen Çekirdekçi, “ Yaş, menopoz, genetik faktörler de hipertansiyon oluşumunda etkilidir. Bu nedenle ailesinde hipertansiyon olanların daha dikkatli olması gerekir. Bunun yanında yaşam tarzında olumsuz tutum ve davranışlar hipertansiyon gelişim riskini artırır. Daha sağlıklı bir yaşama giden yolda yardımcı olacak üç anahtar vardır. Bunlar; kilonun sağlıklı düzeyde tutulması, sağlıklı beslenme ve hareketli bir yaşam sürmektir. Yüksek kalorili, yağ ve kolesterolden zengin gıdalar ile beslenme, önerilenin üzerinde kiloya sahip olma, hareketsiz hayat sürme, egzersiz yapmama veya çok az yapma, sigara-alkol kullanma gibi durumların düzeltilmesi hedeflenmelidir. Tedavi içinse hipertansiyonlu hastaların çoğunda ilaç tedavisi gerekir. Böylelikle kalp krizleri ve inmeler önlenebilir. İlaçlar doktorun verdiği gibi düzenli kullanılmalı ve herhangi bir yan etki ortaya çıktığında vakit geçirmeden doktora bildirilmelidir” şeklinde konuştu.