Prof. Dr. Ülkem Çakır, genellikle yavaş ilerleyen kronik böbrek hastalığının geri dönüşünün mümkün olmadığını belirterek, yılda en az 2,4 milyon kişinin bu nedenle hayatını kaybettiğini söylüyor. Prof. Dr. Ülkem Çakır 14 Mart Dünya Böbrek Günü kapsamında böbrekleri vuran 7 hatayı anlattı, çok önemli uyarılar ve önerilerde bulundu.

ÖLÜM NEDENLERİ ARASINDA 6. SIRAYA TIRMANDI!

Dünya Böbrek Günü'nün bu yılki teması "Her yerde herkes için böbrek sağlığı" olarak belirlendi. Zira günümüzde dünya genelinde 850 milyon kişinin çeşitli nedenlerden dolayı böbrek hastalığına sahip olduğu tahmin ediliyor. Epidemiyolojik çalışmalar, genellikle yavaş ilerleyen ve geri dönüşü mümkün olmayan kronik böbrek hastalığının, yılda en az 2,4 milyon kişinin ölümüne neden olduğunu, hatta en hızlı ölüme yol açan nedenler arasında altıncı sıraya yükseldiğini gösteriyor. Ani gelişen ve kısa sürede yaşamı tehdit eden böbrek fonksiyonlarındaki bozulma 'akut böbrek hasarı' olarak adlandırılırken, Prof. Dr. Ülkem Çakır "Akut böbrek hasarı ivedilikle tedavi edilmediğinde, hasar organ yetmezliği evresine ilerleyerek ölüm oranlarını ciddi oranda arttırır. Akut böbrek hasarı dünya genelinde 13 milyondan fazla kişiyi etkilemektedir. Bu olguların yüzde 85 'i düşük ve orta gelirli ülkelerdedir ve yılda 1,7 milyon kişinin bu sebeple yaşamlarını yitirdiği öngörülmektedir" diyor. Kronik böbrek yetmezliğinin en ileri evresi ise 'son dönem böbrek yetmezliği' olarak adlandırılıyor. Bu dönemdeki hastalara diyaliz ve böbrek nakli gibi tedaviler uygulanması gerekiyor.

BİRÇOK HASTALIĞIN SEYRİNİ DE KÖTÜLEŞTİRİYOR

Hem akut hem de kronik gelişen böbrek fonksiyon kaybı; diyabet, hipertansiyon, obezite ve kalp damar hastalıklarının seyrini kötüleştirmesinin yanı sıra, hepatit, tüberküloz, sıtma varlığında, ölüm riskinin artmasına önemli ölçüde zemin hazırlıyor. Böbrek naklinin diyalize göre daha uzun ve kaliteli yaşam sunduğunu vurgulayan Prof. Dr. Ülkem Çakır, buna karşın gerek fiziksel ve yasal altyapı gerekliliklerini sağlamadaki yetersizlikler, gerekse organ bağışına karşı kültürel önyargıların çoğu zaman birçok ülkede organ nakillerinin yapılmasına engel oluşturduğunu söylüyor.