Bu alçak olayı ilk işittiğimde...

Tüylerim diken diken oldu…

Bu şerefsiz olayı ilk işittiğimde…

Nutkum tutuldu, olamaz dedim…

Yazıklar olsun dedim…

Vicdansızlar dedim…

Nasıl yapabildiniz dedim…

Dedim de dedim…

Ve buradan sesleniyorum:

Siz, Saçaklızade Vakfı…

Siz, Saçaklızade Vakfı Yöneticileri…

Sahi utanmadınız mı?

Utanma nedir bilmediniz mi?

Haksız bir şekilde böyle bir olaya nasıl teveccüh edebildiniz?

Karşınızda bir şehit babası var…

Şehidimin acısıyla daha gözlerinin yaşı kurumamış yaşlı bir adam var…

Ki onlar şehitlerimizin bizlere emaneti değil mi?

Cumhurbaşkanımız her defasında bu sözleri tekrar tekrar söylüyor…

Bizlere emanet olan Şehidimin yakınlarına nasıl böyle bir vicdansızlığı yaparsınız?

Bu ülke için şehit olan bir evladın hem de babasına…

Hani bir hikâye var ya!

Tavuk kümesine müdür arama hikâyesi…

Aynı o ‘TİLKİ’ misali bu işlemi yaparken çok güldünüz mü?

Sahi sizler kimsiniz?

Bu şehirde hayır hasenat sahibi insanların destekleri ile bir hükümranlık kurdunuz…

Bu hükümranlık çerçevesinde kim olduğunuzu bir açıklayın da bu şehir halkı öğrensin…

Kimin oğlusunuz?

Kimin kızısınız?

Şöyle konuyu kısaca özetleyeyim de, Kahramanmaraş halkı da öğrensin…

Hepinizin bildiği gibi FETÖ örgütüne ait olduğu bilinen Türkiye’de tam 85 adet ‘PİANALİTİK DERSHANESİ’ vardı…

Şu an hepsi kapatıldı…

Bu 85 adet dershanenin Kahramanmaraş’ta hem de 2 tane PİANALİTİK şubesini açan malumunuz Saçaklızade Vakfına bağlı dershane vardı…

Nasıl bir Vakıf’sa bu?

Kime yakınlığı varsa?

Kimlere yakınsa?

Veya bunlara kim yakınsa?

Bu şubeleri Saçaklızade vakfı olarak kimleri araya sokup veya irtibat kurup açtılarsa?

Hoş, FETÖ’cüler kendilerine yakın olmayanlara şube açtırmazlar ya!..

Her neyse…

Konumuza dönelim…

Şehidimin babası evladının birini kapatılmadan önce PİANALİTİK DERSANESİNE kayıt yaptırır.

Kayıt yaptırırken haliyle evrakları imzalar…

İlk dönem dershaneye giden evladının o ana kadar ücretini yatıran şehit babası, ikinci dönem evladını okutmaz dershaneden alır.

Dershane yetkililerine imzaladığı evraklarını vermelerini ister…

“Evrakınızı yırtıp atacağız” kaygılanmayın diyerek şehit babasına vermezler…

Aradan geçen zaman zarfında ne yaparlar biliyor musunuz?

ŞEHİT BABASINA İCRA İŞLEMİ BAŞLATIRLAR…

Hem de, hakları olmadığı halde…

Hem de, ikinci dönem herhangi bir eğitim vermedikleri halde…

Hem de, evrakını yırtıp atacağız dedikleri halde…

Bu olayı duyan bir büyüğümüz şu an SİMYA veya BEYZA kolejlerinde yetkili birini arar…

Ve der ki;

Ayıp değil mi?

Karşınızda bir şehit babası var…

Hem alacaklı değilmişsiniz…

Bu İcra işlemi ne oluyor deyince…

O yetkili hemen gereğini yapar, İCRA işlemi durdurulur…

Ancakkkk, Avukat Efendi ne yapar biliyor musunuz?

Dosyadaki evrakı almak için yanına varan Şehit yakınına der ki;

“450 TL avukatlık ücreti ödenmeden bu dosya kapanmaz”

Suç Avukatta değil ki…

Suç Şehit babasının evrakını avukata veren Saçaklızade Vakfı yöneticilerinde…

Buradan tekrar sesleniyorum:

Eyyy Saçaklızade Vakfı Yöneticileri…

Eğer sizde azıcık arlanma, utanma duygusu varsa…

O avukattan o dosyayı alıp Şehit babasına teslim edersiniz…

Ve dersiniz ki, bir yanlışlık oldu…

Kusurumuzu siz affedin dersiniz…

O kara toprakta yatan ve bu vatan için ŞEHİT OLMUŞ MEHMEDİM İÇİN BU ÖZRÜ DİLEMELİSİNİZ…

Aksi takdirde o icra işlemi yaptığınız tüm belgeleri Kahramanmaraş’ın ana billboardlarına yapıştırırım…

Bir milyon nüfusa yakın Kahramanmaraş halkının ‘AHI’ nı artık o zaman siz düşünün…

Ve son söz:

KAPATILAN PİANALİTİK DERSHANELERİNDE, SİMYA VE BEYZA KOLEJLERİNDE ÖDEMESİNİ ÖDEMİŞ EVRAKI OLAN TÜM AİLELER BİR AN ÖNCE O EVRAKLARINI ALSINLAR…

Aksi takdirde bir bakmışınız kapınıza sizin adınıza icra işlemi gelivermiş…

***

TİLKİ HİKÂYESİ…

 “Kümesin içi besili tavuk kaynıyor, fakat sahipsizmiş...

Kümese Müdür aramaya başlamışlar, Tilki'de başına kalpak ve sakalını uzatarak başvuranlar arasına girivermiş…

Yapılan mülakat sonucunda; 

Talip olanların hepsine bakmışlar, giyimi, kuşamı, en güvenilir, en gözü açık olarak tilkiyi seçip müdür yapmaya karar vermişler.

Tilki’ye “Maaş ne istersin, kaç para istersin?” diye sormuşlar!..

Tilki, "VALLA BEN GÜLMEKTEN KONUŞAMIYORUM, SİZ TAKDİR EDİN" demiş!..”

Allah kimseyi gülmekten, konuşamaz konuma getirmesin…

Kıssadan hisse anlayana…