Siyaset yapmak, bu şehirde yaşayan herkesin ama herkesin en doğal hakkıdır.

Ev kadını da, öğrenci de, işçi de, esnaf da, iş adamı da, çoğunluk da, azınlık da siyaset yapacak.

Siyaset yapmak için...

Birilerinin adamı olmak da, iki güne bir mado dan dondurma fıstık ezmesi Ankara’ya göndermek de, el ayak öpmeye de gerek yoktur.

Yaşamak yeterlidir siyaset yapmak için.

*

Bu şehirde AK Parti’ye her seçimde inanılmaz destek olunmuştur…

Bu destek, Recep Tayyip Erdoğan’a duyulan sevginin bir tezahürüdür... 

Dolayısıyla 16 yıl AK Partiye her kademe de hizmet etmiş AK kadınlarımıza,  Nursel Reyhanlıoğlu isimli Milletvekili bizatihi veya birilerine telefon açtırıp:

''Karaaslan’a kim bu yazıları yazdırıyor?'' diyemez…

Üstü kapalı Ak kadınlara gözdağı veremez…

Tehdit edemez…

Kaldı ki; Torpil yaparak bu partiye kardeşinin hanımını (N.K) yönetici olarak yazdıramaz.

Bu parti, Nursel Reyhanlıoğlu’nun kurduğu bir parti değildir…

Bu parti, AK Kadınlarımızın ve Recep Tayyip Erdoğan’a duyulan halkımız tarafından sevgi nedeniyle, gecesini gündüze katıp, kapı kapı dolaşıp, iktidar yapmak için özveriyle çalışanların partisidir.

Kamuoyunda ve Ak kadınlarımız arasında Reyhanlıoğlu hakkında ne diyorlar biliyor musunuz?

''Ucuz siyaset yapıyor, tehditle siyaset yapıyor, istemediğini kadın kollarından dışlıyor, istediğini gelinleri gibi yönetici konumuna getiriyor'' diyorlar.

Ve hatta Sevde Beyazıt Kaçar hakkında da daha önce listeye yazılmaması için ''türlü tezgâhlar döndürüldü, hakkında dedikodular üretildi, giyimi kuşamı konuşuldu, acaba tüm bunları da Reyhanlıoğlu yaptırmış olabilir mi?'' diyorlar…

Siyaset bu kadar 'ucuz' olmamalı…

*

'Ucuz siyaset' dediğimiz şey, şöyle bir şeydir:

- Milletvekilliğini ele geçirince bir türlü bırakmak istemeyen iflah olmaz bir heveskâr gibi davranmaktır.

- Cumhurbaşkanlığı ve Milletvekilliği seçimine 60 gün kala elindeki Milletvekilliği gücü ile AK Kadınlara, hele hele Bayan Milletvekili adayı olabilecek kapasitedeki parti yöneticilerini partiden uzaklaştırıp, parti binasına dahi gelmesinler sözünü söylemektir.

- Aklı sıra fırsatçılık yapmaktır.

- Kendisinden başka kadın Milletvekilliği görevine kimsenin talip olmasını istememektir.

*

Tabii ki Nursel Reyhanlıoğlu siyaset yapacak.

- 'Tekrardan Milletvekili olmak istiyorum' diyecek.

- 'Ankara’yı iyi tanıdım, benden başka bayan vekil adayı seçerseniz zaman kaybı olur' diyecek.

- 'Memleketimde AK Parti İl Kongre gecesi il başkanının değişmesi için tavır aldım. Kulis yaptım. Vekillik tekrardan en çok benim hakkımdır' diyecek.

- 'Kendisinden yana davranılmadığında, İl Başkanlığında cepheleşme had safhadadır, beni istemeyenler eski il başkanının seçtiği yöneticilerdir' diyecek.

- 'İl Kadın Kolları başkanı benim arkamdadır, o koltuğa oturması için ben çabalamıştım' diyecek.

Diyecek de, diyecek…

*

Mesele Reyhanlıoğlu’nun 'siyaset yapması' değildir.

Mesele Reyhanlıoğlu’nun 'ucuz siyaset' yapmasıdır.

Benim köşe yazılarımla alakalı sağda solda olur olmaz dedikodu üretmesidir.

Yok birileri yazdırıyormuş da, yok bilmem ne oluyormuş da…

Falan filan…

*

Buradan Reyhanlıoğlu’na sesleniyorum:

Ucuz siyaset yapana 'Siyaset yapma' denmez.

'Ucuz siyaset yapma' denir.

*

Nursel Reyhanlıoğlu’nun 'ucuz siyaset' yapması, Kahramanmaraş’ta AK Parti’ye gönül vermiş AK kadınlarımızın ve halkımızın genel merkeze yüzlercesinin telefon açıp, vekil adayı olarak Reyhanlıoğlu yazıldığı takdirde Milletvekili oylarını AK Partiye vermeyeceklerini, kardeş parti MHP’ye verecekleri sözünü meşru kılar.

Bu da meselenin can alıcı öteki tarafıdır.

Ve Genel Merkez halkın bu uyarılarına kulak mı tıkayacak? 

Yoksa Reyhanlıoğlu’nu tekrar aday mı gösterecek?

Şunun şurasında ne kaldı ki…

Hep birlikte göreceğiz…

NOT: 23 Nisan, Türk Milleti'nin kendi geleceğini belirlediği, egemenliğin millet iradesine bırakıldığı ve milletin bağımsızlığını tüm dünyaya haykırdığı, Türk tarihinin önemli dönüm noktalarından birisidir.

23 Nisan Ulusal Egemenlik Ve Çocuk Bayramımız Kutlu Olsun.