Öğretmenin ne olduğu veya ne olmadığı konusunda toplumda çok sayıda anlayış bulunmaktadır. Bugün bunlardan bir kaçını irdelemek ve onlara değinmek istiyorum. Öncelikle başlıktan ‘Öğretmenin bir mum gibi olmasından yani kendini yakıp eriterek başkalarına hayat vermesinden’ başlayalım. Baştan belirtmeliyim ki, öğretmenin kendini yok ederek başkalarını yaşatma düşüncesine asla katılmıyorum. Öğretmen yok olarak kendini bitirerek değil yaşatarak ve yaşayarak ilerlemelidir. Zira ölerek öldürerek veya yok olarak birilerini yaşatmak doğru yol ve yöntem değildir. Çünkü kendine hayrı olmayanın başkalarına hayrı hiç olmaz. Bu nedenle başkalarını yeşertmek ve yaşatmak adına kendini feda edenler öğretmen olmamalı. Öğretmenlik yok olmak veya kendini harap etmek değil, aksine yaşamak, aydınlanmak, aydınlatmak, yaşama sevinci aşılamak ve yaşatmak için vardır. Ama maalesef halkımız arasında birilerine faydalı olmak denilince, ilk akla gelen kendini feda etmek oluyor. Bu anlayış nedeniyle de fertler sürekli başkalarına feda ediliyor. Anne baba çocuğu için öğretmen öğrencisi için baba aile için veya arkadaş başka arkadaşı için kendisini feda etmeye veya yok etmeye hazır. Peki, başkalarını yaşatmak ve geliştirmek için kendini feda ve yok etmekten başka yol yok mu? Elbette var. Bu yol da, bencil olmak ve sadece kendini düşünmek değil, bir ve beraber yaşamak, yükselmek ve yücelmektir. Zira bir tarafın feda edildiği diğer tarafın yüceltildiği ve yükseltildiği bir yerde adaletten bahsedilemez. Elbette ki insanların kendini feda etmesi gereken zamanlar ve durumlar da vardır. Ancak bu zaman ve durumlar eğitim ve anne babalık olamaz. Çocuk yetiştirmek demek, kendini eritmek ve yok etmek değildir. Öğretmenlik ise birilerini aydınlatıp geliştirirken kendini harcamak ve yok etmek hiç değildir. Çocuklar anne -babalara ve öğretmenlere emanettir ve onların vazifesi kendileri ile birlikte çocukların da yetişmesine güzel ortamlar hazırlamaktır.

Daha önce de belirttiğimiz gibi kendine faydası olmayanın başkalarına faydası nasıl olacak. Bu nedenle insan önce kendini yetiştirmeli, eğitmeli ve geliştirmelidir. Peki, öğrenmek ne zaman sona eriyor? Hiçbir zaman, o zaman öğretmen, öğretmen olunca her şeyi öğrenmiş olmuyor ve kendisi de öğrenmeye muhtaç bir birey oluyor. Daha öğreneceği çok şey var. O halde neden kendisi de öğrenmeden her şeyi öğrenmiş ve bilmiş edasıyla ve başkalarına bir şeyler öğretmek adına kendisini feda ediyor. Önce kendisi öğrenmeli ve kendini ölene kadar bilgiye aç hissetmeli, öğrencileri ile birlikte kendisini de en güzel şekilde yetiştirmelidir.

Öğretmen kendini aydınlatan geliştiren ve yenileyen ve bunları yaparken de öğrencilerine ışık tutan onların da kendisi ile beraber aydınlanmasını ve gelişmesini sağlayan kişidir. En iyi öğrenen anlatandır düsturunca kendisi de sürekli öğrenen hatta en iyi öğrenen kişidir.

İlk önce kendisi öğrenen ve öğrendikleriyle aydınlanan kişi olmalıdır. Kendisini aydınlattıktan ve geliştirdikten sonra kendisinden bir şeyler öğrenmeyi bekleyen öğrencilerine de bilgi dağarcığında yorumladığı ve geliştirdiği bilgileri aktaracak ve onlara yol gösteren rehber olacaktır. O bildiğinin aynısını öğretmez, öğrenciye öğrenme ortamı hazırlar. Öğrenci bazen bilgi öğrense de daha çok bilgiye ulaşmanın yollarını ve bilgiyi muhakeme etmeyi öğrenmelidir. Öğretmen kişiye yol gösteren rehberdir. O rehberlik eden ve öğrencinin şekillenmesinde ona yardımcı olandır, ona şekil veren değil. Zira öğretmen heykele istediği şekli veren heykeltıraş değildir. Çünkü heykeltıraş heykele kendi istediği şekli veren, kendi istediği şekli oluşturandır. Öğretmen ise insanlara kendi istediği şekle girmesine ve kendini gerçekleştirmesine yardımcı olandır. İnsanların kendisini geliştirmesinde onlara yol gösterir. O öğrencinin kendini gerçekleştirmesi için ona yol ve yordam gösteren onu tercihlerinde serbest bırakan ve tercih yapma iradesi kazandırandır. Öğrencisine tercih yapma ve tercihlerinin sorumluluğunu alma iradesi verendir.

Öğretmen öğrencilerini kendi istediği şekilde yetiştiriyorsa hata ediyordur. Dünyada kendisinden bir tane zaten var, o da dünyaya yeter. Kendisinin tıpkısından yüzlerce öğrenci yetiştirmenin kime ne faydası olacak. Öğrenciyi istediği gibi şekillendiren öğretmen kendisi gibi olan yüzlerce binlerce öğrenci yetiştirecektir. Ayrıca her öğretmen kendisi gibi öğrenci yetiştirmeye kalkışırsa öğrenci hangi öğretmenin istediği şekle girecek. Her derse farklı bir öğretmenin girdiği okullarda öğrenci kime göre ve nasıl şekillenecek, öğretmenlerinden hangisi gibi olacak veya hangi kişiliğe bürünecek, en sevdiğine mi en sevmediğine göre mi? Bu çelişki içerisinde öğrenci kişiliğini kaybedip kişiliksiz kalmayacak mı?

Evet, bu nedenledir ki öğretmen kendini eritirken başkalarını yaşatan değil, kendine ve başkalarına sürekli enerji verendir. Bitmek bilmeyen enerjisiyle ölene kadar topluma faydalı olan bir yenilenebilir enerji kaynağıdır.

Ayrıca öğretmen öğrencilerini istediği şekle sokan da değildir. O kimseyi kendine benzetmez aksine insanların kendisini oluşturması ve benliğine kavuşması için onlara ortam hazırlar ve kişiliklerini bulması için onlara yol gösterir rehber olur.

Bu vesile ile de tüm öğretmenlerimizin öğretmenler gününü kutlar, en kalbi sevgi ve saygılarımı sunarım.