BUGÜN içimden hiç yazı yazmak gelmiyor…

Niye gelsin ki…

Neyini yazayım bu şehrin?

Hangi derdini anlatayım?

Hangi kapıya kırk değnek vurayım?

Diyorum da…

Mevlana'ya atfedilen ‘’Gel ne olursan ol yine gel’’ söylemi gibi…

Sizler de ‘’Yaz, ne olursa olsun yine yaz, senden başka yazan yok ki?’’ dediğinizi duyar gibiyim…

*

Hadi buyurun cenaze namazına…

*

Diyorum ki:

Her tarafı yıkılmaya başlanılan ve harabe bir şehre dönüşen kentimde, herkes kafasını kuma gömmüş ‘’bana değmeyen yılan bin yaşasın’’ atasözü misali konuşmaktan korkuyor…

Eleştirmekten çekiniyor…

El pençe divan durmaya devam ediliyor…

‘’Padişahım sen çok yaşa’’ deniliyor…

‘’Yanlış yapıyorsunuz beyler’’ diyen yok…

*

Devam edeyim mi?

Sazı elime aldım ya, söylemeye devam edeyim bari…

Suriyeliler, Şazibey Cami caddesindeki işyerlerinin neredeyse tamamını ele geçirip Suriyeli caddesine döndermişler…

Araçlarını işyerleri önüne park edip, kaldırıma da öteberilerini koyup, halka yürüyecek yol bırakmamışlar…

Büyükşehir Belediyesi, halkın şikâyetlerine kafasını çevirmiş görmüyor, verilen dilekçeleri sümen altı ediyor…

Denetleyen zabıtalar yok…

Emniyet Müdürlüğünün görevli bir aracı park halinde akşama kadar laylay lom… Araçlar park etmiş, yol kapanmış, trafik kitlenmiş umurlarında değil…

Nahır önü halkı nerdeyse isyan etme derecesinde…

Ya sabır çekiliyor…

Mahallelerde halkın nüfus sayısının ancak yüzde 25’i Suriyeli mülteci olacak kararı çıktı, uygulanmıyor bile…

Bazı mahallelerde yüzde 75’i Suriyeli mülteci nüfusu yerleşmiş durumda…

Hastanede onlar, kadınları ise her geçen gün üreme modundalar…

Parklarda onlar, tüm parklar ele geçirilmiş gibi, halkımız gitmeye korkar olmuş…

Vesselam kendi şehrimizde yabancı gibi olduk…

*

Trabzon Caddesi mi?

Orası da tam bir muamma…

Artık yıkımı kaç yıl sürecekse…

Ben diyeyim 1 yıl, siz deyin 3 yıl…

*

Arsan kavşağı mı?

Biter inşallah…

*

Önsen köprüsü mü?

Müteahhit kaçtı diyorlar…

Tamamlanır inşallah…

*

Terminal mi?

Açıldı yahu, yüklerini otobüslere yüklemek isteyen yolcu veya esnaf kesimi hamal tutmak zorunda…

Siz de bir şey beğenmiyorsunuz?

*

Aksu çayı mı?

Temiz raporu çıktı dediler ya!

Daha ne istiyorsunuz?

*

Tekke kentsel dönüşüm mü?

Unutun kardeşim unutun, ne kentsel dönüşümü, yıllardır avutulup duruyorsunuz işte…

Hayrettin Bey’in başına iş açmayın amma Allah göstermesin bir deprem olursa o zaman kaçacak delik aransın…

*

Sarayaltı köprüsü mü?

Kanlıdere köprüsü yazmayı bile bilmeyen bir idareden, şehri tanımayan yöneticiden ne hayır gelir…

*

Yönetici dedim de…

Bizim Büyükşehir Belediye Başkanı ise düğünlerde boy gösterip nikâh kıymakla meşgul…

Hatta geçen gün Milletvekili Cihat Sezal’ın akrabasının düğününde, siyasetten uzak mikrofondaki kişinin kendisine, ‘’Milletvekilim hoş geldiniz’’ demesine düğün salonunda atarlandığı konuşuluyor…

Hâlbuki o atarlandığı kişinin oyuna muhtaç olduğunu, o atarlanma neticesinde oy kaybettiğini bilmiyor bile…

Milletvekilleri deseniz, mesela Habibe Hanım, yazdım dediği kitabı dağıtmakla zamanını geçiriyor…

Mahir Bey hakkında ise memlekete küsmüş deniliyor…

Diğerlerine ben ne diyeyim ki…

*

Yazmak gelmiyor içimden dedim ama yine rahat duramadım işte, birkaç kelam ettim…

Ne yapayım kardeşim, adımız çıkmış dokuza inmez sekize…

Vesselam bende yazmasam bu şehrin sorunlarını dile getiren yok…

Öyle değil mi? Sevgili hemşerilerim...