GAZETECİLİK, özellikle yerelde gazetecilik yapmak çok zordur…
 

Hele muhalif gazetecilik yapmak daha da zordur…
 

İktidarı eleştirmek, belediye başkanlarını eleştirmek, hele hele holding patronlarını eleştirmek her babayiğidin yiyeceği lokma değildir…
 

Maçası yemez… Sıkar biraz…
 

Yerelde gazetecilik; ''Ver 50 TL yemek yiyeceğiz veya bir basın Müdürüne dil döküp faturayı az biraz fazla yazdırmak için yalvarmak'' hiç değildir…
 

Veya sipariş üzerine çar çakallık yapmak bu mesleğin yüzkarasıdır…
 

Yazdıklarıyla bir gün öyle bir gün böyle olmamalıdır gazeteci…
 

Doğru bildiği her şeyi yazmalıdır… Özellikle belgeler ile konuşmalıdır…
 

Bu şehirde; Hırsızlık yapmak, tüyü bitmemiş yetimlerin hakkını gasp etmek, bu zenginmiş, bu siyasetçiymiş, bu başkanmış, bu müdürmüş, bir ayrıcalığı olmamalıdır. 
 

Hırsız hırsızdır…
 

Bu yüzden Halk, kendi konuşamadığı konuları, birinin konuşmasını ister…
 

Dile getirmesini ve seslerini duyurmak için yanında olmasını ister…
 

Halkı yanına almayan veya alamayan hiçbir gazete veya gazeteci dikkate alınmaz…
 

Yazısı okunmaz…
 

Bundandır ki, Kanal Maraş her geçen gün büyümektedir…
 

''Güçlünün değil haklının sesi'' sloganı ile yola çıkılmış ve 6 yılın sonunda Kahramanmaraş’ın en çok okunan yazarı ve takip edilen sitesi olup, haberleri ulusal medyada kaynak gösterilerek yer almaktadır.
 

Şahsım olarak ulusal yazarların köşe yazılarında ismimin bahsedilmesi bana onur verdiği gibi bu şehirden çıkacak yeni yazarlar için bir öncülük yaptığımı düşünüyorum…
 

Bu şehrin 30-40 yıllık gazetecilik yapmış kardeşlerimizin affına sığınarak, yazdığım yazıların binlerce kişi tarafından okunması ve takdir edilmesi bize daha fazla ciddiyet ve sorumluluk yüklemektedir.
 

*
 

Şu unutulmamalıdır ki:
 

Her bir kurum, firma, işletme, para kazanmak zorundadır… Kanal Maraş hizmet anlaşması yaptığı kurumlar ile sözleşme imzalayarak o kurumların kamuoyuna haberlerini, tanıtımlarını yapacaktır… 
 

Şahsım olarak köşe yazılarım, bu hizmet anlaşmasının dışındadır… Hizmet anlaşması başkadır… Yazdığım köşe yazılarım başkadır… Hizmet alındı diye bir yanlışlığı gördüğümde yazmam, görmem demek değildir…
 

Bünyesinde istihdam sağlayarak hem kişilere ekmek kapısı, hem de büyümeye yönelik faaliyetlerini sürdüren Kanal Maraş, bu şehrin bir markası olma yolunda ilerlemektedir.
 

Çok değil bu bayram sonrası Kanal Maraş alt yapısı tamamen en son teknolojiye göre dizayn edilecek ve ulusal medya organları ile yarış halinde olacaktır…
 

Bizim rakibimiz ulusal medyadır…
 

Yerelde kendimize hiçbir yayın organını rakip olarak görmüyoruz…
 

Herkes bir ekmek peşindedir… Herkesin yaptığı işe saygı duyuyoruz… Herkesin de bize saygı duymasını istiyoruz… ''Kıskanma çalış senin de olsun'' düsturu ile insanlara örnek oluyoruz…
 

*
 

Diyeceğim odur ki:
 

Şu an Türkiye’de dijital gazetecilik yapan mecralardan hiçbiri abonelik sistemiyle çalışmıyor.
 

Tek gelir modeli reklamlar ve ilanlar.
 

Bu reklamı almak için de, tık avcılığı dâhil her türlü yöntemin denendiği, bir ilan almak için belediyelere kırk takla atıldığı gazetecilikten bahsediyoruz.
 

Dünyadaki örneklerse bambaşka şekilde işliyor.
 

Her şeyden önce abonelik sistemi var.
 

Aboneden para alabilmek için çok fazla ve özgün içerik üretmek zorundalar.
 

Bu da beraberinde kaliteyi getiriyor.
 

Türkiye’deki internet gazeteciliği gibi aynı haber havuzundan beslenme gibi bir durum söz konusu değil.
 

Bizde başlıklardan fotoğraflara her sitenin haberi neredeyse birbirinin aynısı.
 

Evet, teknolojik altyapı olarak dünya ile yarışıyoruz ama nitelik açısından yürümemiz gereken daha çok yol var.
 

Önümüzde en büyük sıkıntı, sosyal medyanın çok fazla kullanılması…
 

Bir nevi dünyada ne oluyorsa anında sosyal medyada görüyor ve okuyoruz.
 

O yüzden farklılığımız olmalı…
 

Alt yapımız ile özel haberlerimiz ve köşe yazarlarımızın yazdığı yazılar ile bu ayrıcalığı yakalayıp, takipçi sayımızı artırıp, okunma sayısını fazlalaştırmalıyız…
 

Britanya, ABD, Avrupa ülkeleri… Bu coğrafyalarda dijital gazeteler için paralı abonelik, Türkiye’nin aksine geçerli bir gelir modeli olarak kabul ediliyor. İçerik için ödenen para okura nitelikli, doyurucu ve özgün haberler olarak geri dönebiliyor.
 

Türkiye’deyse, ayda bir lirayı bile dijital bir mecraya abonelik olarak gözden çıkarmak, hâlâ tatlı bir hülya.
 

Türkiye gibi dijital içeriğe para vermenin neredeyse değersiz sayıldığı bir ülkede paralı abone yapmak o haber sitesindeki özel haber ve yazarların korkusuzca eleştirilsel yazılarına bağlı olacağını düşünüyorum.
 

Türkiye’de kimse içeriğe para vermek istemiyor. Her gün kahveye 10 lira veren fakat haber için bu parayı ayda bir vermeye kıyamayan bir toplumuz.
 

Halk olarak bir medya kuruluşu desteklenmezse, o basın kuruluşu mecburen iktidarın veya para babalarının kucağına gidip oturuyor…
 

Emret padişahım, en büyük sensin deniliyor…
 

Kanal Maraş olarak biz bunu kurulduğumuz günden bu yana yıkmış vaziyetteyiz…
 

Bizim sesimizi kesmek, halkın sesini kesmektir…
 

Halk bizimledir…
 

Ve bize destek vereceğine, yanımızda olacağına adım gibi eminim… Ki takipçi sayımız ve Alexa’da (*) Türkiye ve Dünyada basın izlenebilinirlik sıralamasındaki yerimiz bunu göstermektedir…
 

Kanal Maraş halkın sesidir… Bu sesi kimse kesemez…
 

Bu ses kesildiği takdirde Kahramanmaraş yetim kalır…
 

O yüzden bizi seven, peşimizden gelsin diyorum...
 

Bayram sonrası açıklayacağımız yeni projeler ile Türkiye’de bir ilki başlatacağız…
 

Basın hür ama sadece Anayasa’da…
 

Halkın desteği ile Kanal Maraş bu şehrin medar-ı iftiharı olacaktır… Büyüyecektir… Türkiye’de Kanal Maraş ismi, belleklerde yer alacaktır…
 

Neden bir Acun Ilıcalı ismi, bu şehirden çıkmasın?
 

Sevgi ve saygılarımla.

***

 

(*) ALEXA: Haber sitelerinin Türkiye ve Dünyada bulunduğu sırayı gösterir.