DÜN AK Parti Kahramanmaraş İl Kadın Kolları Kongresi yapıldı.

Beni telefonla arayıp; kongrenin gidişatı ile ilgili söylemlerde bulunanlar oldu…

Kongre salonunda;

Eski kongrelerde ki heyecanın olmadığını…

Hep aynı yüzlerin fotoğraf çektirme derdinde olduğunu…

Divan Başkanı’nın dil sürçmesi neticesinde ''Hüsamettin'' ismini zikrettiğini…

Konuşmacıların hemen hemen her gittikleri yerlerde ‘’ölümüne ölümüne’’ cümleleri kurup konuştuklarını…

''Niye ölecekmişim kardeşim parsayı siz toplayın bizler cefasını mı çekeceğiz'' diye kısık sesle eğilip kulaklara söylendiğini…

Özünden koptuklarını…

Sevginin kalmadığını…

Herkesin birbirlerine sahte gülücük attığını…

*

Oysa eskiden böyle miydi?

Oluk oluk insan seli, Ulucami’nin oradan İl Binasına doğru coşkuya gider gibi gidilirdi…

Hiçbir çıkar gözetilmezdi…

Sevgi gülücükleri yüzlerde eksik olmazdı…

Senin adamın, benim adamım, denmezdi…

Dava denilirdi…

Şimdi ise menfaat, çıkar, nasıl pastayı götürürüz, iktidardayken bir köşeyi nasıl ele geçiririz, düşüncesi beyinlerde…

*

Fehmi Koru 24 Kasım 2020 de şöyle yazmış:

''AK Parti bu hallere düşecek bir parti miydi?

Kuruluşuna giden günleri gözümün önüne getiriyorum…

Ardından seçim öncesi ve sırasında yaşananları…

İktidara geliş ve seçim zaferi sonrasında kurulan ilk hükümeti…

Hükümet programı hazırlıklarını…

Yeni hükümetin kendisini de sınırlayan ilk 100, 500 günlük icraat programlarını…

Çeşitli meslek örgütlerinin görüşleri alınarak ve RTÜK tarafından düzenlenen bir medya zirvesine hiçbir ayrım gözetmeden çağrılan gazetecilerin de katkılarıyla hazırlanan Türkiye’nin en özgürlükçü basın yasasının çıkarılmasını…

Avrupa Birliği (AB) ile yakınlaşma ve Kopenhag zirvesinde tam üyelik sözü alınmasını…

Ortaklık müzakerelerini bile beklemeden Avrupa’da geçerli ilkelerin benimsenip uygulamalara yansıtılmasını…

O günlerde yaşanan heyecanları…

Bunların hepsinin yakın tanığıyım.''

https://fehmikoru.com/ak-partiye-bakarak-dune-ve-bugune-dair-bir-dizi-sorum-var-hazir-misiniz/

*

Şimdi böyle mi?

*

Ben buradan bu şehre aşık biri olarak uyarımı yine de yapayım:

Telefonlara bakmamalar…

Güç biz de demeler…

Burunlardan kıl aldırmamalar…

Kibir abidesine dönmeler…

''Ben ne dersem o olacak'' söylemler…

Hepsi gırıla gidiyor…

*

Şöyle bir bakın etrafınıza…

Halka bakın…

Halkın gözlerine bakın gözlerine…

O eskiden yanan ışığı, ampulü, görebiliyor musunuz?

O gözlerde feri sönmüş, derdini anlatamayan halk var ya; esnafı, emeklisi, işçisi, çektiği çilenin hepsini içine atmış, o sandığın önüne gelmesini bekliyorlar…

Hem de sessiz bir şekilde…

Sizler; kamuoyundaki o sessiz çoğunluğa kulak vermemeye devam edin…

Recep Tayyip Erdoğan’ın arkasına saklanın…

*

İl Başkanı Fırat Görgel’in bile bu şehir de ''beyaz bir sayfa'' açmasına müsaade edilmediğinin duyumlarını alıyorum…

Yazık, inanın ki çok yazık…

*

Sözün özü şu:

Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın 23 Haziran 2000 yılında bir bir çileyle AK Parti’yi kurmak için yollara çıktığında geldiği Kahramanmaraş’ın o tekir yeşil göz piknik alanındaki o coşkuyu, o gözlerde ışıldayan şimşek misali sevgiyi, bir daha zor bulursunuz…

Küstürdünüz insanları…

Kırdınız kalpleri…

Hizipleşme sonucunda ''parti benim olsun, benim her dediğim kabul görsün'' söylemleri sonucunda Kahramanmaraş’ta AK Parti her geçen gün eriyor…

Ve bunu kimse görmüyor veya görmek istemiyor…

Ne Mahir’i, ne Ahmet’i, ne Celalettin’i, ne asker arkadaşı İmran’ı, ne Habibe’si…

Ne de kitaplar yazmış Hayrettin’i…

Siz yatın kalkın dua edin…

Bu şehir halkının, Recep Tayyip Erdoğan’a olan sevgisine…

Ama o da bir yere kadar denilirse, işte o zaman iki elinizi başınızın arasına alın düşünün…

Bence sizler şimdiden düşünmeye başlayın…

''Biz nerde yanlış yaptık'' deyin…
 

***
 

DİP NOT: AK Parti Kadın Kolları kongre yapıyor, 3-5 yerel basın, bir iki ajans var… (Ajanslar gitmek zorunda)

Yerel medyadan gidenlerde davet edildiklerinden değil, sırf gözükmek adına oraya gittiklerini düşünüyorum…

Valilik meydan projesini bile yerel medyayı toplayıp açıklamaktan imtina ederek, yerel bir TV kanalında açıklayan bir zihniyet var… (Soru sormalarından çekindiği içindir) Mimarlar odası tepki koyuyor… Bizim o anlı şanlı yerel medyamız da ses yok…

Acaba neden?