Türkiye'deki çeşidi, diğer ülkelerde üretilene göre sertlik, renk ve aroma bakımından farklılık gösterdiği için 2014'te yapılan çalışmalar sonunda dünyada tescili sağlanarak "milli bitki" unvanını alan ve her yıl ağustos ayında ekilerek ekim-kasım aylarında mor renkli ve hoş kokulu çiçekler açan safran, ilçede 20 çiftçi tarafından 40 dekar alanda üretiliyor.
KİLOGRAMI 40 BİN LİRA, DÜNYANIN EN PAHALI BİTKİSİ
Ağırlığının 100 bin katı kadar sıvıyı sarıya boyayabilen, 80 bin çiçeğinden sadece yarım kilogram elde edilen safran, kilogramı 40 bin liradan alıcı bulduğu için "dünyanın en pahalı bitkisi" unvanını da taşıyor.
Tarihi ilçede yılda ortalama 25 kilogram hasadı yapılan safrandan elde edilen kozmetik ürünlere talep, üreticileri sevindiriyor.
''NE ALINACAKSA SAFRANLISI TERCİH EDİLİYOR''
İmalatçı Hüsnü Özdemir, AA muhabirine, safranın ilçe için çok önemli bir bitki olduğunu söyledi.
Safran bitkisinden gıda ve kozmetik gibi birçok alanda yararlanıldığını dile getiren Özdemir, "Safrandan kolonya, vazelin, sabun, losyon, krem ve sıvı sabun imal ediyoruz. Safran üreticisinden safranı alıyoruz, daha sonra imalathanelerde ne istiyorsak onu yapıyoruz." dedi.
''ÇOK TALEP VAR''
Özdemir, ilçede üretilen safranlı ürünlerin dünyanın her köşesinde tanındığını belirterek, şöyle devam etti: "Çok talep var. Bir bölgeye gittiğinizde o bölgenin bir değerini alırsınız ya burada da artık ne alınacaksa safranlısı tercih ediliyor. Lokumun bile safranlısı alınıyor. Buraya gelenler 'Safranlı ürünler almak istiyoruz.' diyor hatta safranın soğanını alıp yetiştiren bile oluyor. Safrandan vazelin yaptık. Birçok hastalığa iyi geliyor. Alan biri yeniden istiyor, kargoyla gönderiyoruz. Losyon var, el kremi var, yumuşatır, nemlendirir. Kolonyası çok güzel bir koku veriyor. Evlerine ve arabalarına alıyorlar. Sabun var, yüze iyi geliyor. Saç ve vücutta da kullanılıyor. Kolonyadan sonra ilgi gören ikinci ürün sabun."
Özdemir, safrandan yapılan ürünlerin yerli ve yabancı turistlerden ilgi görmesinin kendilerini ve üreticileri memnun ettiğini kaydetti.
