Özel sektör maaşlarıyla ilgili son dakika açıklaması. İşverenler çalışanların ücretini zamanında ve nakit ödemek durumunda. Zorlayıcı sebepler dışında 20 gün geciken ücret çalışana hem tazminat kazandırıyor hem de işi yapmama hakkı veriyor.

Milyonlarca çalışanın aldığı ücretlerle ilgili yasalarımızda değişik düzenlemeler bulunuyor. İş Kanunu ücret ödenmesini bir sisteme bağlayarak, kurallarını da belirliyor.

Yeni Asır'dan Faruk Erdem'in yazısına göre; işçinin hak ettiği maaş, prim, ikramiye gibi tüm ödemeler nakit olarak yapılıyor.

Burada ödemelerin belli sayıda işçi çalıştıran işyerleri için banka kanalıyla ödeme zorunluluğu da bulunuyor. Ücretin ödenme süreleri de kanunla belirleniyor.

Buna göre ücret en geç ayda bir ödeniyor. Sözleşmeler ile ödeme süresi bir haftaya kadar indirilebiliyor. Fakat bir ayı geçemiyor.

KRİZ DURUMLARI OLURSA 

Bu düzenlemelere rağmen bazen çeşitli sebeplerle ücretler ya geç ödeniyor, ya da hiç ödenmiyor.

Bazı durumlarda ise ücretin eksik ödenmesi de söz konusu olabiliyor.Bu durumların her biri için hem işverenlerin hem de çalışanların yasal hakları bulunuyor.

İşverenin o ay için nakit sıkıntısı çekmesi ya da başka sebeplerle parayı geciktirmesi genel olarak çalışanlar için kabul edilebilir olduğu için itiraz edilmiyor.

Zaten iş ahlakı da bunu gerektiriyor. Bölgesel ya da sektörel krizler, iş yerinin finansal sıkıntı yaşaması, doğal afetler gibi durumlar burada istisna kabul ediliyor.

Yine geçtiğimiz yıllarda yaşadığımız pandemi gibi durumlar da ücretlerin geç ya da eksik ödenmesine sebep olabiliyor.

NOTERDEN GÖNDERİN

Ama işveren bunu alışkanlık haline getirir ve kötü niyetle yaparsa bu kez hak aramak gerekiyor. Yani hiçbir maddi sıkıntısı olmadığı halde ücretleri ödemiyor ya da geciktiriyorsa durum değişiyor.

Öncelikle ücretin geciktirilmesi noktasında kanunun belirlediği sınır 20 gün. Yani sizin için belirlenen ücret ödeme gününden 20 gün sonrasında hâlâ maaşınız veya hak ettiğiniz diğer ücret niteliğindeki paralar ödenmemişse, ya da eksik ödenmişse haklarınızı kullanabiliyorsunuz.

Bir de ücretin gecikmesinde mücbir sebepler (yangın, doğal afet, iflas) olmaması gerekiyor. Bu noktada işçiler için iki yol ortaya çıkıyor. Birincisi verilen işi yapmama, ikincisi ise haklı fesih ile tazminatını talep etme.

Maaşı bilerek ve kötü niyetle 20 günden fazla geciktirilen işçiler ister bireysel isterse toplu olarak iş görme borcunu yerine getirmekten kaçınabiliyor.

Bu durum toplu olduğunda grev olarak nitelenmiyor. Buradaki eylemin işe gitmeme değil, işi yapmama olduğuna dikkat etmek gerekiyor.

Böyle bir durumda işçi işten çıkartılamadığı gibi yerine yeni birisi de alınamıyor. Bu şekilde biriken maaş alacakları için kanun "mevduata uygulanan en yüksek faizin işletileceğini" emrediyor.

Çalışanlar bunu haklı fesih sebebi göstererek iş akdini feshedip tazminatını da talep edebiliyor. Burada sadece ücretin ödenmemesi değil, sözleşmedeki miktarın altında ödenmesinde de tazminat hakkı doğuyor.

Bu durum iş kanununun 24. maddesinde belirtilen ahlak ve iyi niyet kuralları bölümüne aykırılıktan gerçekleşiyor.

Sözleşmeye uymamak da bu hakkı çalışanlara veriyor. Bu şekilde tazminatını alan işçi için işsizlik maaşı imkânı da var. Ama bunun için ihbarnamenin noterden gönderilmesi gerekiyor.

Kanuna göre 20 gün bekledikten sonraki 6 gün içinde noterden dilekçenizi göndermelisiniz.

Böylece bu ihtarname ile yasal hakkınızı kullandığınızı ispatlayabilirsiniz.

İhtarnameye rağmen işveren yükümlülüklerini yerine getirmiyorsa işçi için haklarını kullanma yolu da açılıyor. Alacaklar için öncelikle arabulucuya gitmek gerekiyor.

DÖRTTE ÜÇÜ KORUMADA 

Kanunlarımız çalışanların ücretlerini koruma altına alırken haciz için de sınır getiriyor. Buna göre işçilerin aylık ücretlerinin dörtte birinden fazlası haczedilemiyor, başkasına da devredilemiyor.

Emeklilerin de maaşları haczedilemiyor. Burada nafaka borçları ile SGK borçları ayrı tutuluyor. Bir de eğer emekliler borçlarının emekli maaşından kesileceğine dair izin vermişlerse yine kesinti yapılabiliyor.

Bankalardan kredi kartı ya da kredi alırken emekliler genelde imzaladıkları belgeleri okumuyor. Bu belgeler arasında emekli maaşından kesinti yapılabileceğine dair izin de bulunduğundan sonradan itiraz hakkı da olmuyor.

ZAM SÖZLEŞMEYE BAĞLI 

İşçiler en çok zam yapılmadığında ne tür hakları olduğunu soruyorlar.Öncelikle belirtelim ki yasalarımızda işveren için her yıl ya da belli sürelerde maaşı artırması yönünde zorlayıcı bir hüküm bulunmuyor.İşverenin sorumluluğu asgari ücret ile sınırlandırılıyor. Yani işveren asgari ücretin altında maaş vermediği sürece zam yapmak mecburiyetinde değil. Anca burada devreye sözleşmeler giriyor.

Eğer sözleşmede her yıl ya da belli sürelerde maaş artışı yapılacağına dair bir madde varsa işveren buna uymak zorunda. Uymadığı zaman işçiye haklı fesih imkanı doğuyor.

İşveren belli çalışanlara maaş artışı yapıp diğerlerini ayırırsa bu da iş kanununa göre ayrımcılık tazminatına yol açabilir bunu da hatırlatalım.