Ne vakarları var, ne izzetleri....

 

Ne bir seviyeye sahipler, ne de adap-erkân biliyorlar...

 

Ahlakları yok... İslami ahlakları ise hiç yok...

 

Kusturucu işler yapıyorlar, mide bulandırıyorlar...

 

Bağnazlığı ve çapsızlığı kendilerine şiar edinmişler...

 

İftira ediyorlar... Kara çalıyorlar...

 

Ne sevgilerinde bir ölçü var, ne de nefretlerinde...

 

"Neden böyle yapıyorsunuz? Siz aşağılık insanlar mısınız?" diye sorulduğunda...

 

"Biz aşağılık insanlar değiliz... Biz sosyal medya fenomeniyiz" diye cevap veriyorlar.

 

Velhasıl eşi benzeri görülmemiş bir "müptezellik odağı" ile karşı karşıyayız.

 

İşte buradan ilan ediyorum:

 

Ben artık müptezelliği tescillenmiş sosyal medyada bir takım insanlarla mücadele etmekten tek başıma bıktım, usandım...

 

Artık istiyorum ki...

 

Bu görevi, F.Alper Gültepe kardeşimin, “Birlik olup korsanları temizleyelim” köşe yazısında bahsettiği gibi benden çok daha yakışacak "üstatlarımız" üstlensin...

 

Mesela Mehmet Taş abim, o dokunaklı üslubuyla, bu müptezellik odağına, insanlık dersi versin...

 

Mesela Abid Vanlı, cemiyet başkanı sıfatıyla, basın ahlakı konusunda hepimize dersler verdiği gibi, çıkıp bu müptezellere de bir çift kelam etsin...

 

Mesela Mustafa Şirin, gece geç vakitlere kadar bilgisayarın başında harcadığı enerjinin binde birini, şu müptezellerin müptezelliklerini ortaya koymak için harcasın...

 

Mesela Mesut Tuğrul, en netameli alanlara bile bodoslama girme cesaretini gösterdiği gibi, şu müptezellerin alanına da girme cesaretini gösterebilsin...

 

Mesela Ali Eskalen, artık dur demenin vakti diyerek masaya yumruğunu vurabilsin…

 

Mesela Mehmet Yüzbaşıoğlu abim,  bir kez olsun şu müptezellere "Bu yaptıklarınız en başta Maraş’a zarar veriyor... Kendinize çekidüzen verin" diyerek görevini yerine getirsin...

 

Yapabilirler mi? Bence yapmalılar…

 

Çünkü gün, gerçekten birlik olma günü.

 

Çünkü gün, gerçekten kenetlenme günü…

 

Çünkü gün, banane dememe günü…

 

Ve böylece bu müptezel odakla mücadele işi, benim, senin, onun değil…

 

Kısaca hepimizin görevi…

 

 

Not: Bugün günlerden pazartesi, Kahramanmaraş bir şehidini daha uğurlayacak. Hemşerimiz, şehidimiz Hakan Duyğal’a Allah’tan rahmet dilerken kederli ailesi ve Kahramanmaraş’a başımız sağolsun diyorum. Toprağında rahat uyu şehidim…

Ne vakarları var, ne izzetleri...

 

Ne bir seviyeye sahipler, ne de adap-erkân biliyorlar...

 

Ahlakları yok... İslami ahlakları ise hiç yok...

 

Kusturucu işler yapıyorlar, mide bulandırıyorlar...

 

Bağnazlığı ve çapsızlığı kendilerine şiar edinmişler...

 

İftira ediyorlar... Kara çalıyorlar...

 

Ne sevgilerinde bir ölçü var, ne de nefretlerinde...

 

"Neden böyle yapıyorsunuz? Siz aşağılık insanlar mısınız?" diye sorulduğunda...

 

"Biz aşağılık insanlar değiliz... Biz sosyal medya fenomeniyiz" diye cevap veriyorlar.

 

Velhasıl eşi benzeri görülmemiş bir "müptezellik odağı" ile karşı karşıyayız.

 

İşte buradan ilan ediyorum:

 

Ben artık müptezelliği tescillenmiş sosyal medyada bir takım insanlarla mücadele etmekten tek başıma bıktım, usandım...

 

Artık istiyorum ki...

 

Bu görevi, F.Alper Gültepe kardeşimin, “Birlik olup korsanları temizleyelim” köşe yazısında bahsettiği gibi benden çok daha yakışacak "üstatlarımız" üstlensin...

 

Mesela Mehmet Taş abim, o dokunaklı üslubuyla, bu müptezellik odağına, insanlık dersi versin...

 

Mesela Abid Vanlı, cemiyet başkanı sıfatıyla, basın ahlakı konusunda hepimize dersler verdiği gibi, çıkıp bu müptezellere de bir çift kelam etsin...

 

Mesela Mustafa Şirin, gece geç vakitlere kadar bilgisayarın başında harcadığı enerjinin binde birini, şu müptezellerin müptezelliklerini ortaya koymak için harcasın...

 

Mesela Mesut Tuğrul, en netameli alanlara bile bodoslama girme cesaretini gösterdiği gibi, şu müptezellerin alanına da girme cesaretini gösterebilsin...

 

Mesela Ali Eskalen, artık dur demenin vakti diyerek masaya yumruğunu vurabilsin…

 

Mesela Mehmet Yüzbaşıoğlu abim,  bir kez olsun şu müptezellere "Bu yaptıklarınız en başta Maraş’a zarar veriyor... Kendinize çekidüzen verin" diyerek görevini yerine getirsin...

 

Yapabilirler mi? Bence yapmalılar…

 

Çünkü gün, gerçekten birlik olma günü.

 

Çünkü gün, gerçekten kenetlenme günü…

 

Çünkü gün, banane dememe günü…

 

Ve böylece bu müptezel odakla mücadele işi, benim, senin, onun değil…

 

Kısaca hepimizin görevi…

 

 

Not: Bugün günlerden pazartesi, Kahramanmaraş bir şehidini daha uğurlayacak. Hemşerimiz, şehidimiz Hakan Duyğal’a Allah’tan rahmet dilerken kederli ailesi ve Kahramanmaraş’a başımız sağolsun diyorum. Toprağında rahat uyu şehidim…