“Gel/Anne ol/Çünkü anne/ Bir çocuktan Kudüs yapar/Adam baba olunca/İçinde bir Kudüs canlanır/Yürü kardeşim/Ayaklarına bir Kudüs gücü gelsin.” Bu dizeler, rahmetli Nuri Pakdil Ağabeyimizin Kudüs Şiirinden birkaç mısrası, Maraş çeşmeleri gibi yüreğimize akıverdi.

Kudüs Şairi olarakta bilinen edebiyatımızın çınarlarından Nuri Pakdil 85 yaşında 18 Ekim 2019 da Hakkın Rahmetine kavuştu.

1934 Kahramanmaraş doğumlu olan Nuri Pakdil, henüz lise yıllarında arkadaşlarıyla birlikte Hamle (1954/1955) adında bir dergi yayımladı. Hamle, bütün Türkiye'de ve edebiyat çevrelerinde ilgi çekti. Böylece Nuri Pakdil, daha lise yıllarında bir yazar olarak adını duyurdu. 1965'te İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesini bitirdi. Üniversite yıllarında Necip Fazıl, Sezai Karakoç gibi sanatçı, edebiyatçı ve düşünürlerle yakın ilişkiler kurdu. Bu yıllarda haftalık İstiklal dergisinde sanat sayfası düzenledi, yazılar yazdı (1964). Avukatlık stajını tamamladıktan sonra bu mesleği ilkelerine ters bulan Pakdil, avukatlık yapmadı.

Gençliğinin geçtiği Kahramanmaraş’ta çeşmeleri hep aklındadır, bu şehrin. “Bir yazarın Notları “ adlı kitabında Nuri Pakdil,”Büyüdüm, çeşmelerde aktı yanımda, şimdi bakıyorum, kimi kurumuş, çok az su akıyor kiminden de. Her çeşme bir kent oldu yanı başımda. Nerede bir çeşme görsem, suyu akıyorsa, Maraş’ın manevi görüntüsü süzülmektedir.” İfadeleriyle bu şehirle ne kadar bağlarının sağlamlığını görüyoruz.

Pakdil’e biraz da Kudüs penceresinden baktığımızda Kudüs’ün manevi ikliminin derinliğine ineriz.Şairin yüreğinden şöyle dökülür mısralar;”Yüreğimin yarısı Mekke’dir,geri kalanı da Medine dir.Üstünde bir tül gibi Kudüs vardır.” O Kudüs’ün sızısını hep yüreğinde hisseti.

Ankara'da Devlet Planlama Teşkilatında ve Sanayi Bakanlığında çalıştı. Paris ve Roma'ya gitti; gezi izlenimlerini Batı Notları adlı kitabında anlattı. 1969'da Ankara'da, arkadaşlarıyla Edebiyat dergisini ve Edebiyat Dergisi Yayınları'nı kurdu ve yönetti. Edebiyat dergisi, 1969'dan 1984'e kadar yayımına devam etti ve Aralık 1984'te son sayısını yayımladı.

Edebiyat Dergisinden söz açılınca Nuri Ağabeyimle bir anımı da anlatmadan geçmeyeyim; 1972 li yıllar İstanbul Vefa Lisesinde okuyorum. Nuri Pakdil bizlerinde ağabeyi idi. Edebiyat Dergisini, okul çıkışımızda bizlerde dağıtırdık. Gençliğimizin verdiği enerjiyle Cağaloğlu Yokuşunda koşturmak bize hiç zor gelmezdi. Bir gün yine heyecanla dergi dağıtıyoruz, esnafın biriyle derginin dili ve üslûbu hakkında biraz sürtüşme çıktı. Gençliğin verdiği heyecanla, Nuri abiye gittim, bir yayınevinde oturuyordu. Durumu Nuri abiye anlattım, moralim bozulduğu için hatta dergiyi dağıtamayacağımı söyleyince, Nuri Ağabey gülerek ve pozitif bir enerji ile beni sakinleştirdi ve söylediği şu cümleler yıllardır dağarcığımda hep saklıdır; “Mustafacığım moralini hiç bozma,bundan sonra şöyle yaparsın;kasapla eti,terziyle kumaşı konuş,edebiyattan anlayanla da edebiyatı konuşursun.” Bizler bu cümlelerden çıkardığımız mana ile edebiyatın hoş görülü sayfalarında dolaştık, güzel insanlarla paylaşmanın inceliğini yaşadık.

Nuri Pakdil’in önemli eserlerinden bazılarını da verelim; Biat/Batı Notları/ Bir Yazarın Notları/Anneler ve Kudüsler/ Klâs Duruş/Edebiyat Kulesi/Bağlanma/Sükût Suretinde/Otel Gören Defterler/ vs.

Mekânın Cennet olsun Nuri Pakdil Ağabeyim!