Sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımlarla dikkatleri üzerine çeken Kahramanmaraş'ın spor, siyaset ve iş dünyasının yakından tanıdığı isim Mehmet Bağrıaçık bugün Ak Parti'de yapılan hataları, bu hataların AK Parti de seçmen kaybettiğini ve her geçen gün oyların eridiğine dikkat çekerek Facebook hesabı üzerinden bir yazı paylaştı.

Kanal Maraş Açık Masa yorumcusu Mehmet Bağrıaçık sosyal medya hesabı Facebook'tan paylaştığı 'Hapis günlüğü - 4' başlıklı yazısı şu şekilde;

Ak Parti Ayağına Sıkıyor...

Ak Parti İlk seçimde İktidar oldu ama tam olarak Muktedir olamadı.

Hem Parti içinde sancılar vardı, hem de Rejimi yönetenlerin sancısı vardı.

Kurucu Lider yasaklıydı ve İktidardaki Partinin taraftarlarındaki Lidere olan sevgi, hırs, arzu ve onu görev almasının beklentisi çok büyük boyutlardaydı.
Yasaklı olduğundan seçilme hakkı bulunmuyordu.

Bu vesile ile Parti başkanı idi ama Milletvekili değildi.

Liderdi ama Başbakan değildi.

Rejimin sahibi olduğunu sananlar ilerde büyük bir sevgi ve bağlılık karşısında çaresiz kalmamak adına Bir Hülle hareketle Siirt’ten bir seçimle Liderin Milletvekili olmasını sağladılar.

Hak ettiği yerde ve Liderin görev alması gereken yerde “Kardeşim” dediği Abdullah Gül oturuyordu.

Erkekler arasında dostluk ve kardeşlik vardı ama Leydiler arasında gizli bir kıskançlık ve çekememezlik vardı o dönem gün yüzüne çıkmayan.

Belki Başbakanlığı bırakmak Abdullah Gül için sorun değildi ama evdeki Hayrünnisa Gül bunu pek kabullenemedi.

Başbakan olduğunda Hayrünnisa Hanım pek ortalıkta görünmeden Başbakan eşi gibi evinde çocuklarının eğitiminde onlarla vakit geçiriyordu.

Oysa Emine hanım Hayrünnisa gibi bir Başbakan eşi değildi…

Farklı idi ve farklılığını daha ilk Başbakanlık görevinden sonra Topluma göstermeye başladı.

Siyaseti Erkek erkeğe yapmak yerine, Sosyal görüntüler vererek El ele Uçaklara binmeler, El ele uçaklardan inmeler, Törenlere el ele katılmalar, her açıklama, her konuşmada Başbakan R.T.Erdoğan’ın yanıbaşında Emine Erdoğan’ın sürekli poz vermesi, sürekli görüntü vermesi aslında bir farklılığın işareti idi ve bu asla bir sosyalleşme değildi.

Başlı, başına “R.T.Erdoğan’ın sağ kolu ve onun yardımcısı BENİM” diyen Emine Erdoğan’ın imaj gösterisi idi...

Gençliklerinde bile el ele tutuşup gezmeyen veya gezemeyen, İnançları gereği Başörtülü bir kadının toplum önünde el ele dolaşmasının inançlarına uygun olmadığını düşünen inanmış insanların El ele Uçaklardan inip El ele dolaşmaları, aslında Emine hanım açısından Güç gösterisinden öte bir şey değildi.

Hayrünnisa Gül Başta olmak üzere R.T.Erdoğa’nın diğer Kardeşlerinin hanımlarının bu konuyu kabullenemedikleri bir gerçekti.

Cumhurbaşkanlığı seçim zamanı, Adaylık konusundaki çıkmazda çok büyük kaos yaşandı.

Geçmişte Başbakanlık gibi Aday olma Hakkı olan ve Cumhurbaşkanlığının en HAK EDEN adayı konumundaki R.T.Erdoğan’ın adaylığı Kabul edilmez durumdaydı.

Ara formül bulunmalı denilen bir günde “Kardeşim Abdullah Gül Cumhurbaşkanı adayımızdır” diye takdim edildiğinde aslında kardeşliğin ileriki yıllarda bitişinin işareti oldu, kimsenin fark etmediği.

Kimse o gün  gelecekteki YOL AYRIMININ başlangıç günü işareti olduğunun farkında değildi.

Haber sonrası Gül ailesinde sevinç çığlıkları atılırken Erdoğan ailesinde neredeyse YAS yaşandı.

Her türlü zorluk ve Anayasa ihlallerine rağmen Sonuçta Abdullah Gül Cumhurbaşkanı oldu...

Oldu da ne oldu.

Önce aileler arası çatışmalar su yüzüne çıktı.

Hayrünnisa Cumhurbaşkanı eşi olması nedeni ile Emine hanım bir gün bile Çankaya Köşküne hayırlı olsun diye gitmedi.

Bırakın hayırlı olma ziyaretini  Devlet Protokolünde, Resmi ve Dini bayramlarda Protokol gereği için bile Çankaya Köşküne çıkmadı.

Hayrünnisa Hanımın elini sıkmadı. Onun Cumhurbaşkanı eşi olmasını bir türlü kabullenemedi.

Kadınlar arasındaki bu çekişme zaman içerisinde Erkeklere de sirayet etti ve aralarında yetki kargaşası, Yetki ayrımı,karar verme, verilen kararların uygulanmaması veya farklı düşünceler yaşandı, Cumhurbaşkanlığının pasifize edilmesi ve Abdullah Gül ile fikir ayrılığının artık kamuoyunda belirginleşmesi ile yol ayrımına geldiklerinin işaretleri net olarak gün yüzüne çıktı.

İkinci kez aday olma arzusundaki Abdullah Gül veEşi  Hayrünnisa Gül’ün Çankaya Serüveni biterken, Cumhurbaşkanlık Makamını Hak eden Erdoğan’dan çok Emine Erdoğan seviniyordu...

Sonuçta Ülkenin 1 Nolu Hanımefendisi olmanın gururunu yaşıyordu artık...

Sadece Abdullah Gül ile yollar ayrılmadı AK Parti Kurulduğu günden beri…

AKP Kurucu Üyelerden pek çokları ile yollar küçük sorunlar yüzünden ayrıldı.

Kimler, kimler yoktu ki yolu ayrılanlar arasında.

Ayrılanların yerlerine en kestirme ve kısa yoldan yeni isimler bulundu ve boşluk dolduruldu sanıldı.

Geçmişte ne kadar Ak Partiyi eleştiren, R.T.Erdoğanı eleştiren hatta hakaret eden varsa hepsi Makam ve mevki sahibi yapıldı.

Kimileri Milletvekili, Kimileri Bakan,Kimileri danışman, kimileri de dokunulmaz zırhlara büründü.

Bir yerden alınan maaşlar yetmedi ulufe dağıtılır gibi Yönetim kurulu üyelikleri verildi.

Metiner gibi, Jöleli Bulut gibi, Nagehan gibi, Barlas gibi, gibi gibi, gibi gibi bir sürü insan partinin sözcüsü konumunda Politikalar belirledi ve parti sözcüsü oldu. Medyada Partiyi savunun yüzler oldular.

İnanılırlığı ve güvenilirliği Halk arasında hiç müsbet olmayan insanlar Fikirleri ile bir taraftan AK Partiye diğer taraftan da Türkiye’ye sanki yön verdiler.

Fetö konusunda bile yalnız kalan R.T.Erdoğan ne yazık ki etrafındaki kimi çapsız, kimi art niyetli, Kimi menfaatçi kişiler tarafından hep yalnız bırakıldı.

İŞİN ÖZÜ;

Aslında R.T.Erdoğan bu Ülkenin ve Türk halkının gönlündeki Liderdi.

Onun Milletvekili, Bakan, Başbakan, Cumhurbaşkanı olması gayet normaldi.

Ama hiçbir zaman Hayalinden bile geçirmediği Makamlara gelenler, Milletvekilleri, Bakanlar, Belediye Başkanları, Parti Başkanları ve Yöneticileri, Partiden nemalanan ve Yeşil sermayenin Kodamanları, Kimi zaman ihaleden kimi zaman yolsuzluktan beslenen, Hormonlu büyüyen Partililer, Menfaat için Partiye gelen LİBOŞLAR Partiyi bozdular...

Şımarmalar, Tepeden bakmalar, Ukelalık yapmalar, Kimi zaman kendi çalanlar, Kimi zaman çalanla ortak olanlar, Kimi zaman da çalanlara göz yumanlar Partiden hiç eksik olmadı...

Dışardan ithal edilen Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan ile Anadolu'daki Milli görüşçünün davası aynı değildi.

Ticaret Bakanının Yasal ve Etik olmayan davranışı neredeyse sıradan bir iş sıradan bir alışveriş gibi lanse edilecek iken GÖREVDEN ALINDI. Ama Yargılamak gibi doğru ve ETİK davranış sergilenmedi.

Haksız, Hukuksuz Para kazananlar neredeyse korundu.

Ruhsar Pekcan Kimin nesi, kimin Fesi, Nasıl ve KİM Tarafından tavsiye edilip Bakan yapıldı hiç araştırılmadı.

Damat bile istifa ederken AT izi İT izi derken Karmakarışık bir kombinezesyondan söz ediyordu.

İŞTE BALIK DA O ZAMAN KOKTU...