BUGÜNLERDE herkes ''128 Milyar Dolar nerede?'' sorusunu yüksek sesle konuşup sorarken…

Genel Başkan yardımcılığı elinden alınan Sevgili Mahir Ünal, dün bir tweet atıyor…

Diyor ki:

''Her zaman ‘İnsanı yaşat ki devlet yaşasın’ şiarıyla hareket ettik, etmeye de devam edeceğiz. ‘128 milyar TL nerede?' diye soranlara gelsin''
 


 

Sevgili Mahir Bey’in kaleminden:

''128 Milyar dolar'' birden ''128 milyar TL’ye'' dönüşüveriyor…

*

Ben buradan ''128 Milyar Dolar mı? Yoksa TL mi?'' olduğunu sormayacağım…

*

Soracağım husus şudur:

Sevgili Mahir Bey’in en son Kahramanmaraş’a 12 Şubat Kurtuluş Bayramı etkinliği için geldiğinde Ulucami önünde tasvip etmediğimiz bir olayın vuku bulduğu iddia edilmiş ve şehirden Ankara’ya alel acele gittiği söylenmişti…

*

Sözü fazla uzatmadan…

En son geldiği günden bugüne, yani iki aydan fazla bir süre geçmesine rağmen Mahir Ünal’ın Kahramanmaraş’a gelmediği ve hatta Maraş’a küstüğü dilden dile konuşuluyor…

*

Küsüp küsmediğini bilemem ama…

*

Elbistan Belediye Başkanı Mehmet Gürbüz’ün,  Denetim Raporunda ortaya çıkan maharetleri sonucunda, şahsen ben; Mahir Bey’in Kahramanmaraş’a gelmesini canı gönülden isterdim…

*

Ancak gördüğüm kadarıyla kendisinin Genel Başkan Yardımcılığından alınıp Grup Başkanvekili yapılmasına sanki içerlemiş olduğunu sezinliyorum…

Ve attığı yanlış (Dolar-TL) tweetini hemen silmesi bu tezimi doğruluyor…

*

Bu şehirde Sevgili Mahir Ünal’a en çok destek veren biriydim…

Her canlı yayınını ve her haberini manşetten verir, kamuoyu ile paylaşırdım…

Hatta bir gece saat 1 gibi danışmanı tarafından aranıp ''Bakan Bey’in haberini Kanal Maraş girmemiş, Bakan Bey soruyor’’ denince, ‘’bize haberini teşkilattan atan olmadı. Hemen ilgileneyim demiş ve o gece yarısı haberini girmiştik''

Bunları yaparken de en ufak bir beklentimiz veya menfaatimiz olmamıştır. (Hatta bir bayram günü ajans tarafından gönderilen ilanını yayınlamış ve ajansın belli bir miktar fatura istemesine karşın, Bakan Bey bizim gönlümüzdedir, biz bahsettiğiniz fatura miktarını kesmek için ilan yayınlamayız diye kendisinin yüzüne karşı konuşmuştum. Herkes şahittir. Kendisi de çıkıp açıklayabilir)

*

Biz böyle kendisine destek verirken…

Ne yazık ki 2 yıl önce tüm basınla bir araya geldiğinde; ''Maraş’tan bir ilk başlatacağız. Yerel Basını belli bir düzene sokacağız. Basın ile ilgili yeni bir sisteme geçeceğiz. Yerel basını kategorilere ayıracağız. Türkiye’de ilk bu şehirden başlatacağız. Bu sistemi tüm Türkiye’nin diğer illerine de yayacağız. Yerel Basın için bir komisyon kurup o komisyonda AK Parti İl Teşkilatının medyadan sorumlu il başkan yardımcısı ve bu şehirdeki 4 cemiyet başkanının komisyonda alacağı kararlar uygulanacak'' demişti…

Ve ben, o kadar gazeteci arkadaşın içerisinde ayağa kalkıp; ''Kanal Maraş’ı hiç kimse bir komisyon içerisine sokamaz. Ben eleştirilecek konu olduğunda herhangi bir belediye veya başkanı hakkında eleştiri yapamayacaksam benim gazeteciliğimin ne anlamı kalır'' demiştim…

Mahir Ünal aynen şu cevabı vermişti:

''Mustafa Bey siz televizyon kategorisindesiniz…''

*

Ancak ne hikmetse yaptığım eleştirilsel yazılarım nedeniyle, Kanal Maraş hakkında tüm belediyelere talimat verildiği ve hiçbir şekilde hizmet alınmamasının şart koşulduğu ve bu talimatında Mahir Bey tarafından verildiği öne sürüldü. Buna delil soracak olunursa, (Pazarcık belediye başkanı Yılmazcan’ın seçim sonrası röportaj alınması için randevu alıp gittiğimizde bize bizzat söylediği; Mahir Bey’in talimatı var Aksu’dan başkasına röportaj vermeyeceğiz)

*

Oysa Kanal Maraş bu şehrin bir markası olma yolunda ilerlemektedir. Benim yazılarım nedeniyle Kanal Maraş’a ambargo koymak gülüp geçeceğim bir konudur. Basın olmazsa siyaset olmaz, siyaset olmazsa basın olmaz…

Bu şehrin hayrına biz doğru bildiğimiz yoldan ayrılmadık ve ayrılmayacağız…

İnsanların umudu olmak bize mutlulukların en güzelidir.

Ve her geçen gün Kahramanmaraş’ın en ücra köşelerinden bile Kanal Maraş’ı takip eden insanlarımızın sayısı çoğalmakta onların desteği ile büyümekteyiz...

*

Her neyse…

Bir basın mensubu veya yazar olarak değil…

Yaşça bir büyüğü olarak kendisine sadece şunu söylemek istiyorum:

Makamlar gelir geçer, hiç kimseye baki değildir…

Şairin dediği gibi; Önemli olan şu kubbe altında bir hoş sadâ bırakabilmektir…

Gönüllerde yer edebilmek ve insanların umudu olabilmektir.

*

Diyeceğim odur ki:
 

YAZININ TAMAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ...