BU ŞEHİRDE yazmak yürek ister…

BU ŞEHİRDE konuşmak cesaret ister…

Allah’a şükür ki; Ser de tekkelilik var ya…

Bu yüzden;

Hem korkmadan yazacak yüreğimiz var…

Hem korkmadan konuşacak cesaretimiz var…

*

Önceki köşe yazımda ''Maraş; Mahir Ünal’a ne verdi? Mahir Ünal; Maraş’a ne verdi?'' diye yazınca…

Sevgili Mahir Ünal Twitter’den yorum yazmış…

Sevgili danışmanı Mehmet Demircioğlu ise boş durur mu? O da yorum üstüne yorumlar yazmış ve iddia odur ki herkesi arayarak yorum yazmasını istemiş…

Sevsinler sizin gibi danışmanları…

*

Ve Mahir Ünal’ın yorum yazması üzerine:

''AK Parti’nin bazı teşkilat mensupları, koltuğa torpille oturan ve birkaç kendini dev aynasında görenler, sosyal tesis olarak ayrılan arsayı büyükşehir olmadan kayseri yolunda petrol istasyonu yaparak rant elde edenler, Milletvekillerinden Özdemir ve Sezal, AK Parti Onikişubat ilçe başkanı, Alisi, Velisi, Ayşe’si, Hülya’sı, yazdığım yazının bütününü ele almayarak, şirin gözükmek adına'' yorumlarda BULUNMUŞLAR…

''Bakanlık bütçesi kadar yatırım yaptıklarından'' BAHSETMİŞLER…

''Mahir Ünal ne yapmadı ki'' DEMİŞLER…

''Saysak klavyenin tuşları yetişmez'' diye BELİRTMİŞLER…

''Sen görmüyorsan biz ne yapak'' DEMİŞLER…

Hatta Mahir Ünal ile alakalı daha önce yazdığım bir köşe yazımı bile bulup ''bak bak daha önce ne yazmıştın'' diye yorum içine YAPIŞTIRMIŞLAR…

*

Vallahi güzel…

Billahi güzel…

İnanın çok mutlu oldum…

Hem Kanal Maraş’ın büyümesi adına, hem de yazdığım köşe yazım adına…

*

Yorum yazanlara tek bir soru:

Elbistan yolu ve Elbistan’ın hava kirliliği ne âlemde?

*

Şu unutulmasın ki:

Ben her yazdığım yazımı, gün içinde gördüğüm, duyduğum konularla alakalı duygu seli içerisinde yazarım…

Şirin gözükmek adına yazmam…

O an ne gördüysem, ne hissettiysem öyle yazarım…

Hatta birilerinden de, daha önce yazdığımız yazılar hakkında ''ahır dağına gidip yazılarını okuyup psikolojik tedavi oluyordum'' sözlerini işitmişliğim vardı…

Hoş şimdi telefonlarımıza bile bakmaya tenezzül etmiyor…

Demek ki iyi yazarken, pohpohlarken iyiyiz…

Eleştiri yapınca kötüyüz…

Öyle mi?

Yok, öyle üç köfte beş kuruş…

Biz Mahir Ünal’ın yüzüne karşı bir toplantıda; Yolladığınız bayram kutlama ilanı hakkında fatura kesmediğimizi, kesmeyeceğimizi, bu şehrin bir değeri olduğunu, hiçbir paranın kendisine duyduğumuz saygı sevgi kadar önemli olmadığını haykıran bir isimiz…

Hem de tüm Kahramanmaraş medyasının önünde…

Öyle yok yemlenmemişiz de, falan da, filanda diyerek, hakkımızda iftira atan ve yorumlarda bulunan şahsiyetlere tokat gibi cevabımdır…

Böyle konuşup konuşmadığımı da her halde Sevgili Mahir Ünal inkar etmez…

*

Demek ki;

Eleştiri yazınca o eleştiren feyz almak, yanlışımız nerde diye kendi kendilerini sorgulamak yerine, hemen saldırıya geçiliyormuş…

*

Demek ki;

Bam tellerine dokununca, öyle tuz ekmek olduk, biz kardeşiz, arkadaşız naraları safsataymış…

*

Korkunun ecele faydası yok ki;

Ben korkmadan, çekinmeden, cesaretle gördüğüm ve kendilerine gelmesi için eleştiri dozu yüksek yazıları yazmaya devam edeceğim…

Gocunanlar, şirin gözükmek isteyenler, benim yazdığım yazıma yorumlar yazsın…

Hakaret olmadığı müddetçe başım üstüne…

Dikkat edeceğim öneriler olursa, alır değerlendiririm…

Ama şunu unutmayın…

Yazdığım yazımı bir bütün olarak okuyup değerlendirin…

Öyle ''Mahir Ünal; Maraş’a ne verdi?'' bir tek sözü cımbızla çekip aklınızca Mahir Ünal’a şirin gözükmek adına yorum yazmayın…

Bakın Danışman Mehmet Demircioğlu dâhil, 3 tanınmayan anketçi ve sizin seçeceğiniz bir kişi ve benim seçeceğim bir kişi ile Kahramanmaraş sokaklarını, caddelerini, ilçelerini tek tek gezip…

Sorsunlar…

''Mahir Ünal başta olmak üzere Ahmet’i, Cihat’ı, Habibe’yi, İmran’ı ve Büyükşehir Başkanı’nı bu şehre ne yaptıklarını ve başarılı bulup bulmadıklarını'' sorsunlar…

Çıkacak sonuçta; sizin lehinize oy oranı çıkarsa, ben bu işi bilmiyorum diyerek herkesten özür dileyeceğim…

Yok, başarısız oldukları ankette çıkarsa?
 

YAZININ TAMAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ...