İsminiz bildiğim kadarıyla 'dişi geyik, ceylan' anlamına geliyor; size veriliş hikayesini biliyor musunuz?

- Bu soru çok hoşuma gitti, daha önce kimse böyle bir soruyla başlamamıştı röportaja. Annem ve babam bu isme bayılırlarmış. Ceylan kelime anlamını Kuzey Afrika çöllerinde yaşayan, ince yapılı, ince bacaklı, çok zarif, çok hızlı koşan ve gözlerinin güzelliğiyle ünlü Ceylanlardan alıyor. Önce büyükbabam Ezo olsun demiş, sonra büyükbabamın ve büyükannemin yakın dostları Bülent Ecevit-Rahşan Ecevit doğum için gelmişler. Bu sırada Ecevit, Maral olsun demiş. Büyüyünce o da öyle isterdi diye düşünmüş olmalılar. Akıllarına gelmiş ki Ezo bence fazla dramatik bir isim olurdu. İşin komik yanı ise eskiden ismimi hiç beğenmezdim, şimdiyse çok seviyorum. Adımla özdeşleştiğimi hissediyorum. İtalya'da adımı sorduklarında çok tatlı ve heyecanlı kodluyorlar ve sanırım yakında orada da konulmaya başlar Maral adı.

İlk kez rol aldığınız filmde neler hissetmiştiniz?

-Çok küçükmüşüm ama şuan için baktığımda sinema bana erken geldiği için mutluyum.

Hayatınızın sonuna dek oyunculuk yapmak mı planınız yoksa başka hedefleriniz var mı kendinize koyduğunuz?

-Ailemle birlikte kariyerimi profesyonel açıdan hedeflerim doğrultusunda planlıyoruz. Bu noktada oyunculuk beni bırakana kadar ben oyunculuğu ve sanatı bırakmak istemiyorum. Ama oyunculuğuma da katkısı olabilecek bir alanda eğitim almayı istiyorum. Şu an bunun en çok psikoloji veya sosyoloji olabileceğini düşünüyorum.
Ünlü olmak, şöhret bu yaşta size neler ifade ediyor?

-Ben kendimi ünlü ya da şöhretli biriymişim gibi algılamıyorum. Tanınıyor olmak diye ifade edebiliriz bunu. Tanınıyor olmanın bana sağladığı ise yaptığım işin yansımalarını alıyor olmalı ki bu da o işi ne kadar doğru yapıp yapamadığımla ilgili fikir edinmemi kendimi doğru geliştirmemi sağlıyor.

Geçen sezon Özgecan Aslan'ı canlandırdığın Faint Sound filmiyle duymuştuk seni. Nasıldı?

Büyük emeklerle çalıştığımız bir projeydi. Erkan abi (Can)ve Hatice abla (Aslan) onlarla çalışmak böyle bir konuda elimizden geleni yapmanın verdiği gurur var.
Türkiye'yi tek bir kelime ile nasıl tanımlarsınız?

-Büyüleyici.

Nereye seyahat etmek isterdiniz?

-Afrika’yı ziyaret edip safari yapmayı çok isterim.

LOLİTA DEĞİLİM

Oyunculuk hedefiniz nedir?

-Sürekli farklı karakterler canlandırmak benim arzum. Ama hedef derseniz hayallerimin arasında büyük bir müzikalde yer almak var. Aşıklar Şehri türünde bir müzikal filmde de yer almak istiyorum.

Şimdi yeni bir proje var mı yer aldığınız?

-Evet yeni bir sinema filmi çekimlerine başladık. Türü aksiyon, dram. Beni çok heyecanlandırdı.

Sizin için kimi seksi kimi masum bir güzellik yorumunda bulunuyor. Siz kendinizi nasıl görüyorsunuz?

Bana okulda Lolita diyorlar. Boyum uzar uzamaz gazetelerde öyle yazmaya başladı. Birgün babam çıkıp bu haksızlığa tepki verene kadar. Sonra kestiler bu saçmalığı, eğlenmeyi seven enerji dolu bir genç kız olarak görüyorum hep. Deli dolu bazen de çocuksu diye yorumlayabilirim.

Nasıl başladı oyunculuk serüveni, nasıl bir hikaye var arkasında?

-Büyümeye başladığımda kendimi tiyatro sahnesinde buldum. Büyükbabam filmlere sponsor olurdu. Zaten sinemacı çok yakın dostları vardı. Ben öyle oyuncu olacağım diye bir hayaller içinde değildim. Biraz tesadüf oldu, sinemayla küçük yaşta buluştuğum içinde şanslıyım.

BENİ YURTDIŞINDA LATİN AMERİKALI ZANNETTİLER

Tahmin ediyoruz ki, setlerde arkadaşlarınızla olduğunuzdan daha çok zaman geçirerek büyüdünüz. Bu yüzden kaçırdığınızı düşündüğünüz ya da sizin için eksik kalan bir şeyler var mı?

-Sinema benim geleceğim. Annem instagram gibi sosyal medya hesaplarında en az günde bir saat vakit geçirdiğimi farketti ve bana bu süreyle günde neler yapabileceğimi anlattı. Bana sunulan zamanı saatleri iyi değerlendirdiğimi düşünüyorum. Ayda bir iki defa ata binmeye gidiyorum. Kitabım hep elimin altındadır, setteyiz herkes kahve içiyor sohbet ediyor mesela ben ise kitabımı okuyorum. Çok uykum bile olsa eve geldiğimde bir film izler öyle uyurum. İnsanın sevdiği bir mesleği yapıyor olması kişiyi hiç yormuyor.

Gelelim güzellik meselesine kimden gelir bu hatlar?

- Muğla’lı babamdan gelir.  Anne tarafı Almanya kökenli ama Amerika'da dünyaya gelmiş annem. Anneannem artist olacağını biliyormuş yaradan öyle yaratmış. Dişlerin saçların çok güzel, der. Yurtdışında beni Latin Amerikalı zannettiler.

BÜYÜKBABAM DİPLOMAT OLMAMI İSTİYORDU

Büyükbabanız Mazhar Büyüksaraç'ın babası büyükelçi yine büyükbabanızda siyasetle ilgileniyor. Siyasetçi bir ailenin torunu olmak nasıl? Kapılar daha mı kolay açılır size?

Her hareketinize daha çok dikkat etmeniz gerekir. Diğer kısmıyla ilgilenmiyorum, çünkü emeğimle başarabilirsem kendimi iyi hissederim. Büyükbabam aslında diplomat olmamı istiyordu.