Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından 1993'te tescili yapılan, Türkoğlu ilçesinin Kelibişler Mahallesi'ndeki Domuztepe Höyüğü'nde 1996'da arkeolojik kazılar başladı. California Üniversitesi'nden Prof. Dr. Elizabeth Carter başkanlığında başlatılan kazılar, Carter'ın 2006'da emekli olmasının ardından Manchester Üniversitesi'nden Prof. Dr. Stuart Campbell tarafından yürütüldü. Çok sayıda yaban domuzu yuvası bulunması dolayısıyla yerel halk tarafından 'Domuztepe' ismi verilen höyükteki kazıları, 2013'te Hacettepe Üniversitesi Arkeoloji Bölümü öğretim üyesi Doç. Dr. Halil Tekin devraldı.

5 KÖY KALINTISI, 100 BİN PARÇA BULUNDU
Kazılar devam ederken, höyüğün, normal höyüklerden çok daha geniş alanı kapsadığının fark edilmesi üzerine hassas dijital ölçümleri yapıldı. Domuztepe Höyüğü'nün 22 hektar gibi dünyanın en büyük Taş Çağı'na ait yerleşim yeri olduğu saptandı. Bugünden 9 bin ile 7 bin 500 yıl öncesine denk gelen Domuztepe Höyüğü'nde 1996'dan bu yana yürütülen arkeolojik kazılarda üst üste kurulmuş 5 köy kalıntısı tespit edildi. Kazılarda; çoğu insanların kendi inançlarını ve düşüncülerini yansıtan hikayelerin resmedildiği kilden yapılmış, boyalı çanak-çömlekler, obsidyen ve çakmak taşından yapılmış kesici ve delici aletler, bazalt taşından yapılmış öğütme aletleri, killerden yapılmış figürünler ile kil topaklarının üzerine basılan çeşitli mühürlerden oluşan yaklaşık 100 bin parça gün yüzüne çıkarıldı.

'MUAZZAM POTANSİYELE SAHİP BİR YER'
Kazı Başkanı Doç. Dr. Halil Tekin, Domuztepe Höyüğü'nün çok önemli arkeolojik kazı alanı olduğunu belirtti. Göbeklitepe'den 1000 yıl sonra iskan edilen Domzutepe'nin büyüklüğü ile dünyada eşi benzeri bulunmayan yerleşim yeri olduğunu vurgulayan Tekin, şunları söyledi:

"Domuztepe bir höyük yerleşimi. Höyük yerleşimleri de genelde ovaya veya suya yakın bir yerde kurulur, çeşitli boyutlarda olur. kendi dönemleri içerisinde çok farklı boyutlarda olan höyükler vardır. Ama bizim kazı yaptığımız Domuztepe, 'Geç neolitik' dediğimiz yani Taş Çağı'nın onlarına ait, M.Ö. 7 binlerde başlayan bir yer. 22 hektarlık muazzam büyüklükte bir yer. Çünkü bu dönemin yerleşim yerleri çoğunlukta 3 veya 5 hektar iken burası 22 hektarlık bir yer. Bu haliyle, Taş Çağı'nın sonuna doğru tarihlendirdiğimiz bu zaman diliminde sadece Türkiye'de veya yakın doğuda değil, dünyada bilinen en geniş yerleşim yeri. Bu da muazzam bir potansiyele sahip olduğunu gösteriyor. Gerek höyüğün yüzeyinde dolaşırken ya da kazı esnasında gün ışığına çıkartılan çanak çömlek parçalarına bile baktığımızda höyüğün nasıl bir potansiyele sahip olduğunu gösteriyor."

'KAZILAN ALAN, YÜZDE 1'İ BİLE DEĞİL'
Höyüğün çok büyük olduğuna dikkat çeken ve bu nedenle arkeolojik kazıların birkaç kuşak daha devam edeceğini kaydeden Tekin, "Bizim 2014'ten bu yana bulduğumuz parça sayısı yaklaşık 30 bin civarında. Bizden önceki heyetle beraber bu herhalde 100 bini bulabilir ki kazılan alan henüz yüzde 1 bile değil. Bu haliyle Domuztepe'de henüz metalin bilinmediği, henüz her şeyin taş olduğu, kemik olduğu, yani ham madde olarak doğada mevcut olan şeylerin kullanıldığı bir zaman diliminden bahsediyoruz. Böylesine geniş ve önemli, çanak çömlek üreten, çanak çömleği de sadece günlük kullanım için değil aynı zamanda iç dünyalarını, duygularını, yansıttıkları ürün olarak bize sunan yerleşimden bahsediyoruz. Taş Çağı'nın son evresinde burada henüz gerçek tarıma geçmeyen, çoğunlukta hayvancılıkta geçimini sağlayan, bol hayvansal protein alan ve etrafındaki bataklık alandan da bundan yaralanan bir topluluk var. Bu topluluk, günümüzden yaklaşık 9 bin yıl önce buraya gelmiş yerleşmiş. Yaptığımız çalışmalar bize bunu gösteriyor ve 1400 yıl boyunca yaşam biçimini değiştirmeksizin devam ediyorlar" dedi.