Küçük yaşta dedesinden öğrendiği deri işlemeciliğini devam ettiren Serdal İnözü, Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından deri işlemeciliği alanında "Somut Olmayan Kültürel Miras Taşıyıcısı" olarak kabul edildi.

İnözü, sanatında yeni açılımlar yaparak deriden çanta ve kemer üretmenin ötesine geçti. Minyatür boyuttan yetişkin insan boyutuna varıncaya kadar bezeme ve boyama yöntemlerini kullanarak birçok detaya sahip deriden zırhlar yaptı.

Mesleğini tüm yönleriyle gençlere aktarıyor

İnözü, yine benzer yöntemlerle deriden balık replikaları hazırladı, aralarında "Çingene Kız" da olmak üzere çeşitli mozaik eserleri deri üzerine resmetti. Eserlerini tamamen el emeğiyle ortaya koyan İnözü, üretimde gerekli metal aletleri de yine kendisi yapıyor.

Çukurova Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi bünyesinde 2005 yılında bu yana öğretim görevlisi olarak görev yapan İnözü, kendisine tahsis edilen derslikte dedesinden öğrendiği mesleğini tüm yönleriyle gençlere aktarıyor.

Dedesini büyük bir ilgiyle izliyordu

İnözü, yaz tatillerini köyde geçirirken kalay, bakır, semer, eyer, çarık ve yemeni tamiratları yapan dedesini büyük bir ilgi ve alakayla seyrettiğini belirtti.

Zaman içerisinde içinde bir heyecan oluştuğunu, dedesinin de bunu görerek her türlü küçük çaplı tamirat işlerini kendisine vermeye başladığını anlatan İnözü, "Dede mesleğinde yaptığım çalışmalar vücut bulduğunda dedemi yad ediyorum. Çünkü o bana bir aşılama yaptı. Bugün eğer bu seviyeyle gelmişsem, bu başarıyı elde edebilmişsem tek bir gerekçesi var. O da dedemdir" dedi.

Yılda 100-120 öğrenciye ders veriyor

İnözü, sanatını gençlere aktarmanın kendisi için öneminden bahsederek, akademik ortamda yürütülen çalışmaların farklı tasarımlar ortaya çıkmasına da vesile olduğunu söyledi.

Yılda 100-120 öğrenciye ders verdiğini anlatan İnözü, gençlerin derse büyük ilgi gösterdiğini ve bu sayede aralarında iyi bir iletişimin oluştuğunu belirtti.

"Demek ki bu enerji öğrencilere de aktarılıyor"

İnözü, öğrencilerin ilgisinin kendisini de mutlu ettiğini vurgulayarak, şöyle konuştu:

"Buradaki tasarımı, hayatı, enerjiyi gören öğrencilerim atölyeden kolay kolay ayrılmazlar. Normalde haftada bir gün 2 saattir derslerimiz ama bu yetmiyor. Bir öğrenci o heyecanı burada kaptığı andan itibaren her gün saatlerce burada kalmak istiyor. Çünkü bu derinin kokusu bambaşka bir koku. Bu derinin dokunma hissiyatı bambaşka bir his. Bu derinin kendisinin hala yaşayan organik bir yapısı olması, derinin hala hayatta olması... Bundan sonraki süreçte de farklı bir yapıda bir çanta, bir kemer, zırh, bir mozaik olarak yaşamaya devam ediyor olması altında da sanatsal ögelerin yatıyor olması ilgi çekiyor. Demek ki bu enerji öğrencilere de aktarılıyor, öğrencilerim buraya gelmeye devam ediyorlar."

İnözü, baba, amca ve dedesinin deri çarıklarını atölyesinde sakladığını ve öğrencilerine de bu ruhu anlatmaya çalıştığını belirterek, gençlerin derinin altında yatan hikayesini de bilmesini istediğini vurguladı.