Sevgili okuyucularım!

 

Son yıllarda özellikle belediyeler Ramazan ayı geldiğinde bir ay boyunca “İftar Yemekleri” düzenlemektedirler.

 

Bu konunun bir nevi yarış halini aldığını düşünüyorum.

 

Kimse çıkıp da sormuyor?

 

İftar yemekleri bütçe açısından belediyelere ne kadar yük getiriyor?

 

Kimler bu yemek ihalesini alıyor?

 

Kaç bin kişilik yemek dağıtılıyor?

 

Gerçekten dağıtılıyor mu?

 

Belediye kanununda böyle bir görev var mı?

 

Sorular çok da, maalesef benim şehrim insanları, bu gibi soruları sormaktan çok ‘aman banane ya’ kelimesini son yıllarda daha çok kullanır olmuş.

 

Her neyse biz yazımızın başlığındaki ‘külfet’ olayına gelelim.

 

19.06.2015 saat 17.07. telefonuma mesaj geldi.

 

Mesajda aynen şöyle yazılı:

 

"Büyükşehir Belediye Başkanı Fatih Mehmet Erkoç 22 Haziran pazartesi günü çamlıca'da basınla iftar yemeğinde bir araya gelecektir. Tüm basın mensupları davetlidir"

 

Bir an şaşırdım.

 

Teyit için belediyedeki görevli bir arkadaşı arayarak telefonuma gelen mesajı sordum:

 

Doğru abi dedi.

 

Ne enteresan değil mi?

 

Çok değil, iki hafta önce 4 Haziran Perşembe günü Sayın Erkoç, yine basın mensubu arkadaşlara Mado evinde yemekli bir toplantı için davet etmişti.  Bu toplantıya bir nevi ayrımcılık yaparak ben dahil bazı arkadaşları çağırmamıştı. Menüde ise köşe yazıma konu olmuş "ekşili köfte" yedirmişti.

 

Vallahi başkan ne diyeyim ki sana.

 

Allah daha çok versin.

 

Senin kesenden mi?

 

Belediye Kesesinden mi?

 

Bu iftar davetini veriyorsun, mesajda belirtmemişin!

 

Belki bu sefer arkadaşlara ‘sulu yağlı köfte’ yedireceksin.

 

Ben yine de mübarek günün hürmetine,

 

Sofranız Halil İbrahim bereketi olsun diyorum.

 

Ama bu kadar külfete girmene gönlüm razı değil.

 

Her ne kadar davete icabet etmek gerekse de;

 

Külfete girenin davetine gitmek gerekmez.