Kudüs bütün insanlığın ortak inançtaki kırmızıçizgisi olup, binlerce yıldır orada yaşayan insanların hassas noktasıdır.

Bu sebepten hiç kimsenin başkasına sınır getiremeyeceği, kendi çıkarları doğrultusunda tasarruf edemeyeceği bir inanç diyarıdır.

Buraya uzanan kirli eller tüm Müslümanların ruhunu derinden etkiler. Musa Peygambere inen vahiy bizi bağlar ve Kurandaki kıssaları ruhumuzun derinliklerinde yankılanır.

İsa Peygamberin yol arkadaşlığında Mescid-i Aksa’ ya yani peygamber mirasına sahiplenmek hepimizin meselesidir.

Bu çile yolunda, Mescid-i Aksa’da namaz kılmak kadar, bu mirası korumak ta en büyük görevimiz olsa gerek.

Kudüs içerdiği dini değerlerle üç din için(İslam, Hristiyan, Yahudi dinine ait olanların) ortak kutsal öneme sahip olduğu bir bölgedir.

Coğrafi anlamda Filistin ve İsrail’in ortak noktasında yer alan Kudüs,800 Bin kişilik nüfusa sahiptir. Bünyesinde Mescid-i Aksa, Ağlama Duvarı,Kubbet-Us-Sahra gibi dini öneme haiz yerler mevcuttur.

ABD Başkanının, Kudüs’ün tamamını İsrail’in başkenti olup olmayacağı hakkındaki kararını, açıklayacağını bildirmesinin arkasından, fiziki gücünün acımasızca geldiği son nokta.

Oysa topraklarını ve haklarını kaybeden Filistin halkı bunlar kadar acımasız olmadılar.

Bu İsrail ve Amerika yönetimleri arasında çıkar ilişkisinin buluştuğu fotoğrafı dünya izliyor.

İsrail’in 1967 savaşlarında kanla zapt ettiği toprakları ilhak etmesi dünya kamuoyunda asla kabul görmedi.

Dünyanın tüm ülkeleri bu işgali yasadışı gördü ve bu durum hukuki olarak ta aynen böyle olmaya devam ediyor.

BM’in 242 sayılı Güvenlik Konseyi’nde işgal devletinin fazladan yerleştiği toprakları derhal terk edip 67 sınırlarına çekilmesi kararı alındı. Bu karar birkaç kez daha tekrarlandı ve hala geçerli.

Avrupa ülkelerinin ve Rusya’nın da bu belgelerde imzası var.

BM’in genel kurul toplantılarında alınan kararların bağlayıcılığı yok ama Güvenlik Konseyinden çıkan belgelerin sonuçları yaptırımları var.

Barış götüreceğim görüntüsünde Afganistan’ı Irak’ı işgal eden Amerika, iş Filistin halkının hakkını çiğnemeye gelince hiçbir kararı dinlemiyor ve bağlayıcı olarak görmüyor.

Bu durum karşısında tek çare Müslümanların topyekûn birlik olup, bu pervasızca alınan kararlara karşı durmalarıdır. Bu da bizim bir imtihanımız dır.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın bu konudaki sağlam duruşu, ülkemiz adına sevindiricidir. İnşallah diğer İslam devletleri de bu duruşu örnek alırlar.

Biz’ ki birlik ve beraberlik ruhuyla Haçlıları, Moğolları yenmedik mi?
Emperyalist güçlerin oyunlarını bozmadık mı?
Fitne fesat tohumlarına rağmen üç kıtada tarih yazmadık mı?

Bu yüzden genlerimizdeki vatan ve Ümmet şuuru devam edecektir. Yazdığım bir şiirimle hoşça kalın!

VATAN İÇİNDE VATANSIZLIK

Acı bir fotoğraf düşmüştü
Gazze’den ekranlara
Kan içinde dökülen ağıtlar
İçimize akıverdi Anadolu’da
Bombalar yağarken bebeklere
İnsanlık suçu işleyenler;
Nasıl kıydınız masum annelere
Tevrat’ta bile;
Böyle bir şey yazmıyor
Benim ise kalbim sızlıyor
Senin hesabın bu dünyalık
Onların acısı ise;
Vatan içinde vatansızlık
Öldürdüm sanma sakın;
Küçük Ömerleri Muhammedleri
Onlar;
Yerlere serpildiler tohum gibi
Toprak doğuracak bir gün
Elbet Selahattin Eyyubileri