DÜN Kendi sosyal medya hesabımdan bir yazı paylaştım…

Dedim ki:

‘’Kahramanmaraş KSÜ Rektörü Prof. Niyazi Can’ın istifa dilekçesinin alındığı iddia ediliyor… Herkes sus pus olmuş, kimse çıkıpta açıklama yapmıyor.’’
 

*
 

Rektör Yardımcısı Prof. Kadir Saltalı yazı altına yorum yazarak açıklama yapmış…

Demiş ki:

‘’Değerli hemşehrilerim, bu iddianın gerçekle hiç ilgisi yoktur.’’
 

*
 

İşte ne olduysa bu yorum sonrası oldu…
 

*
 

Daha önce KSÜ’de görev yapan Doç. Dr. Ahmet Rıza Şahin, dönen bazı gerçeklerin fitilini ateşledi…

Yazdığı yorumda:

‘’Kadir Saltalı sayın hocam her şey iftira diyorsunuz. KSÜ den 4 ay önce ayrılmak durumunda kalan bir doçentim. Benim hiç çalışmadığım bir birimde ölen hemşehrimizi üzerime sonradan kaydedip soruşturma açtınız. Gece saatinde gelip benim şifremi kırıp sıfırlayarak bunu yaptığınız da ortaya çıktı. Sonra bu soruşturmayı hak eden kişilere açmak yerine benim üzerimde dört ay daha tuttunuz. Böyle belgeli suçlar varken onurlu bir davranış gösterip istifa edecek misiniz? Biliyorsunuz bunları odanızda da yüz yüze konuştuk. Ben öbür dünyaya bırakmadan bu dünyada sizinle hesabımı göreceğim bilginiz olsun.’’

Rektör Yardımcısı Prof. Kadir Saltalı cevap verdi:

‘’Ahmet hocam, şifre olayını şimdi sizden duyuyorum. Sizin şifrenizi kıran, kırdıran ve kırdırdı diyenlerin Allah belasını verir inşallah.’’

Bu cevaba Doç. Dr. Ahmet Rıza Şahin’den okkalı bir cevap geldi:

‘’Kadir Saltalı hocam siz benim acilde çalışmadığımı biliyorsunuz. Acilden ölüme yollanan hasta ile benim ne işim olur da bana inceleme ardına soruşturma açıyorsunuz. Sen orada rektör muavinisin hastane kullanıcı şifremin kırılıp üzerime sahtecilikle hasta kaydedildiğini benden mi öğreniyorsun?’’
 

*
 

Hani derler ya ‘’çorap söküğü gibi’’ bazı gerçekler ortaya çıkar…

Doç. Dr. Ahmet Rıza Şahin’de, KSÜ’de dönen bir başka gerçeği gözler önüne serdi…

Dedi ki:

‘’Kadir Saltalı Ben getirip hastanenin demirbaş malı olan ısıölçerin N11 de yok pahasına satıldığının belgesini size verdim. Hastane demirbaşı mal nasıl N11 de satılır? Şanlıurfa'da arkadaşım KSÜ demirbaşını satın almış olmasa üzerinde bir hemşirenin adı yazmasa demirbaş No su yazmasa daha kaç mal satılacaktı? Ne yaptınız bununla ilgili?’’

Rektör Yardımcısı Prof. Kadir Saltalı’dan el cevap:

‘’Ahmet Rıza Şahin Sayın hocam, Hastanenin pandemi öncesi ısıölçer aldığını, bunlardan iki adedinin kısa süre sonra arızalandığını, arızalı olan iki ısıölçerin firmaya bildirildiğini, firmanın iki adet arızalı olan ısıölçeri yenisi ile değiştirdiğini, arızalı olan ısıölçerin üzerine yapıştırılan etiketin alınmaması nedeniyle böyle bir durumun olduğu resmi belgeler ile konuyu haberdar eden arkadaşlarımıza iletilmişti. Pandemi döneminde sizlerin ve diğer doktor arkadaşlarımızın yoğun çalışmaları nedeniyle sizlere bilgi ulaşmamış olabilir.’’

Bu cevaba Doç. Dr. Ahmet Rıza Şahin’den cevap:

‘’Kadir Saltalı sayın hocam onlar yepyeni aletlerdi. Benim ısıölçeri satın alan arkadaşım iade etti. Her ne olursa olsun bahane değil DMO malı, kamu malı internette kafaya göre satılamaz suçtur. Devlet malı heke gider tamir olur kullanılır satılmaz satılamaz.’’
 

*
 

TC Özkan Karaman isimli bir kardeşimizin yorumu:

‘’Kadir Saltalı Sevgili hocam iddialar oldukça ciddi ve kurumumuzu incitecek cinsten iddialar. Burada naçizane yapılması gereken; Allah’a havale etmek yerine Allah’ın yükünü azaltacak adımlar atan yönetici iradesinde konuyu en ince ayrıntılarına kadar araştırıp gerekirse emniyetin bilişim suçları ile koordineli şekilde çalışıp gerçekleri ortaya çıkarmaktır. Sizin bu konuda duyarlı olacağınıza şüphem yoktur…’’
 

*
 

Ve Doç. Dr. Ramazan Azim Okyay’dan düşündürücü bir yorum:

‘’Sayın rektör istifa etti mi bilemiyorum, ancak şu anda geçici olarak başka kurumda görev yapan, bununla birlikte 4 yıldan fazla KSÜ tıp fakültesine hizmet etmiş bir öğretim üyesi olarak kendilerinden razı olmadığımı söyleyebilirim. Kendi memleketimde KSÜ den çok daha köklü bir üniversiteye geçme fırsatım olduğu halde buradaki öğrencilerin bana daha çok ihtiyacı var diyerek Maraşta kaldım. Ancak babamın sağlık sorunları nedeniyle memlekete geçici olarak da olsa dönmem gerekti. Böyle bir şansı yakalayınca idare ile görüştüm, bana tamam denildikten sonra sözleşme imzaladım. Evimi taşıdım, eşimin tayini çıktı. Ve bana tamam hocam bu ailevi meseledir, yollarız diyenler herşeyimi taşıdıktan sonra bana gidemezsin dediler. Tıp fakültesinde iki fakültenin anabilim dalı başkanı iken apart odalarda üç ay süründüm. Hiç gitmek istemediği halde içi kan ağlayarak fakülteden emekli olmak zorunda kalan bir hocamız oldu. Ben Kahramanmaraşlı değilim, ancak Kahramanmaraşı ve insanını çok sevdim, ancak üniversitenin yönetsel sorunları vardır, Kahramanmaraşlıya tıp fakültesi nezdinde daha iyi hizmet edilebilir. Saygılarımla’’
 

*
 

Basından takip ettiğim kadarıyla Doç. Dr. Ramazan Azim Okyay Hoca, Üniversitenin en saygın en bilimsel hocası idi.  Kahramanmaraş için bir şanstı. ABD de iki Üniversite davet yolladı, gitmedi diye biliyorum. Yayınları en iyi dergilerde yayınlandı. Ve bu Hocamız maalesef kaçırıldı.
 

*
 

Gelelim bir diğer Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Zekeriya Pak’ın yorumuna…

Aynen şöyle yazmış:

‘’Kendini bilmez kimi sorumsuz tiplerin uydurduğu dedikoduları haber diye paylaşmak dürüstlük değildir.’’

Kendini dürüstlük abidesi sanan bu Rektör Yardımcısına, Doç Dr. Ahmet Rıza Şahin tokat gibi şöyle cevap verdi:

‘’Zekeriya Pak Dürüstlük: Üniversitenin yemek ihalesini kazanan firmada ertesi gün çocuğunu işe sokmaktır. Hatta o kişi işe girecek diye işten çıkartılan gözü yaşlı biri varken… Hocam sen dürüstlük konusunda en son konuşacak kişisin. Boşver bunları’’
 

*
 

Bende buradan Zekeriya Pak Efendiye diyorum ki:

Bak Rıza Hocanın yazdığı yorumu oku… Demek ki sen görevini dürüstçe yapmayan bir isimsin. Kızını KSÜ’de yemek ihalesi kazanan firmada hem de ertesi gün işe soktuysan ve Doç. Dr. Ahmet Rıza Şahin Hocanın yazdığı gibi ‘’işe sokmak için işten çıkardığın gözü yaşlı biri varken’’ diyorsa, sen rektörün istifa edip etmediğine yorum yazacağına sorumlu biri olarak çık bu iddiaya cevap ver…

Demek ki esas sorumsuz tipler senin gibi şahsiyetlerdir…

Kendi çıkarın doğrultusunda (Rektör Yardımcılığı unvanını kullanarak) gözü yaşlı birini işten çıkarıp kızını o işe girdirdiysen…

Derhal o görevden istifa etmelisin…

Sahi yazdığın yorumu niye siliyorsun…

Kızını işe aldıran Rektör Yardımcısı…

Eğer dürüstsen o görevde bir dakika durmaman gerekir…
 

*
 

Aldığım bir duyumu kendi sosyal medya hesabımdan paylaştım…

Rektör Prof. Dr. Niyazi Can’dan doğru veya yanlış bir açıklama beklerken…

Yardımcıları sahneye çıktı…

Ve ortaya kirli çamaşırlar dökülüverdi…

‘’KSÜ’de neler oluyor bir ilgilenin’’ diyenler demek ki haklıymış…
 

*
 

Vah benim ismini gururla söylediğim Sütçü İmam Atam vahhh…

Senin ismini taşıyan bu Üniversiteyi babalarının çiftliğine çevirmişler…

Tek kelimeyle Yazıklar olsun…
 

*
 

Bu iddialar doğruysa; Hem Rektör, hem de Rektör Yardımcılarından Kadir Saltalı ve Zekeriya Pak’ın derhal istifa etmesi gerekir…

Dürüstlerse eğer…

Bekliyorum…
 

***
 

KSÜ DE BİR BAŞKA HOCANIN BELGELİ İTİRAFI
 

Adı Soyadı: Perihan Öztürk…

Üstelik Prof. Doktor…

Önceki hafta 15.10.2021 tarihli bir yazı kaleme aldım…

Dedim ki:

‘’Bazı sağlık Merkezleri usulsüz işlem mi yapıyor?’’

Linkini veriyorum:

https://www.kanalmaras.com/bazi-saglik-merkezleri-usulsuz-islem-mi-yapiyor-makale,1697.html

Yazı içerisinde;

‘’…Bu iddialarla ilgili Dermatolog P.Ö’yu telefon ile aradım ve bu Ç. Merkezin de kendisinin 2017 yıllarında yönetici olduğunu bazı iddialar içeren ihbarların bulunduğunu, bu iddialarla alakalı bir açıklamada bulunup bulunmayacağını sordum:

Aldığım cevap ilginçti?

''Ben burayı devrettim. Devrettiğim kişiler H. S. ve B. Ö dır. Onlara sorun. Benim bu merkezle bir bağım kalmadı.'' Dedi…’’
 

*
 

Linkini verdiğim yazıda adını yazmadım… Sadece baş harfleri yazdım…

O sağlık merkezinde yönetici iddialarının olduğunu, bu konuda açıklama yapım yapmayacağını bizzat kendisinden duymak ve doğruları yazmak, tarafıma ulaşan iddiaları kendisine sormaktı amacım…

Verdiği cevabı da yazımda yayınladım…
 

*
 

Hemen bir gün sonra bir avukat hanım aradı…

Dedi ki:

‘’Ben Perihan Öztürk’ün avukatıyım. Benim müvekkilimin hakkında yazınızda ‘’yönetici’’ ifadesini kullanmışsınız. Benim müvekkilim yönetici değil firma sahibi, yani firma ortaklarından biri… Yöneticilik yapmadı… Derhal tekzip yollayacağım… Onu yayınlayın…’’

Üsluba bakar mısınız?

Karşısında emir eri var…

Bende çok nazik bir şekilde…

Şöyle cevap verdim:

Avukat hanım… Ben yönetici iddialarının olduğunu sordum… Kendisi de burayı devrettiğini söyledi… Sizin yollayacağınız tekzip değil… Mahkemeye gidin, oradan yayınlamak üzere tekzip kararı çıkarın, bana yollayın… Yayınlayım…

Tamam, mahkemede görüşürüz cevabı verdi ve trak telefon kapandı…
 

*
 

Ve 20.10.2021 tarihli bir noterden tarafıma ihtarname…

Cevap ve düzeltme metni bölümünde aynen cümle şu:

‘’Haber portalımızın 15.10.2021 günlü sayısında…’’

Avukat hanımı uyarmakta fayda var…

‘’Haber portalınızın’’ olacak… ‘’Haber portalımız’’ değil…

Çünkü Kanal Maraş sizin haber portalınız değil…

Her neyse…

Tekzip Metni başlığı altındaki yazı şöyle:

‘’Haber portalımızın 15.10.2021 günlü sayısında ‘Bazı sağlık Merkezleri Usulsüz İşlem mi yapıyor?’ başlığıyla verilen haberde, Müvekkilim Prof. Dr. Perihan Öztürk’ün de araalrında bulunduğu şirket yöneticilerinin usulsüzlük gerçekleştirdikleri belirtilmiştir.

Müvekkilim Prof. Dr. Perihan Öztürk’ün sözü edilen şirketle yalnız 2017 yılında % 10 müşteriklik ilişkisi olup kısa bir süre sonra ilişki müvekkilim tarafından sona erdirilmiştir. Bunun dışında müvekkilimin haberde sözü edilen şirketle herhangi bir ilgisi bulunmamaktadır. Haberde yer verildiği biçimde yöneticilik asla söz konusu değildir. Kamuoyuna saygıyla duyurulur.’’

Avukat hanıma çok teşekkür ediyorum…

Yüzde 10 luk şirketin sahibi olduğunu bu şekilde öğrenmiş olduk…

Yazdığım yazıda ‘’P.Ö Yönetici olduğu iddia ediliyor’’ yazılı idi… Yani Perihan Öztürk ismini kullanmamıştım…

Nasıl Müvekkiline söylendiğini anlamış…

Ve yazıda ‘’yönetici denilmediğini’’ tam okuyamamış… Anlayamamış…

Ne diyelim ortada bir panikleme sezinledim…

Suçluluk paniklemesi…
 

*
 

O bu değil de:

İhtarnamede belirtilen yüzde 10’luk hisseyi, H.S’ye veya B.Ö’ye kaça sattınız?

Buradan Maliye Müfettişlerine ihbarda bulunuyorum:

Perihan Öztürk hanımefendiye bu hisse devrinde para ne kadar geldi ve hesaba ne kadar yattı?
 

***
 

DİP NOT: KSÜ’de Kozmetik odada yapılan işlemlerde dilimizde tüy bitti söylemekten amma buranın gelir gideri günlük, aylık, yıllık ne kadar?

Ve kazancın ne kadarı kimlere gidiyor?

Kimler buradan nemalanıyor?

Şifreli kapılar arkasında ben yaptım oldubittiye mi getiriliyor?