TEMEL ile dursun bir gün sinemaya gitmişler…

Filmde bir at yarışı sahnesi varmış ve Dursun Temel’e sormuş:

- ‘’İddiaya var mısın? 5 bin TL koyuyorum. Bence birinci at yarışı kazanır’’

Temel:

- ‘’Tamam, öyleyse ben de ikinci ata oynuyorum’’ demiş.

İddiayı Dursun kazanmış ve Temel’in 5 bin lirasını almış…

Ertesi gün Dursun, Temeli aramış ve şöyle demiş:

- ‘’Dünkü film vardı ya’’

E demiş Temel…

Dursun:

- ‘’Ben o filmi daha önce seyretmiştim’’
 


 

Bu hikâyeyi niye yazdım…

Şunun için:

Bu şehir de, Ticaret ve Sanayi odası seçimi yapılalı 4 yıl oluyor…

Hatırlarsınız…

Koskoca 7 bin üyesi olduğu dile getirilen KMTSO’nun başkanlığı, sanırsınız miras bölüşür gibi ‘’önce sen, sonra ben bu koltuğa oturacağız. 7 bin üye de buna ses çıkarmayacak’’ diyerek, kapalı kapılar arkasında anlaşıldığı günlerce konuşulmuş…

İlk 2 yıl, Serdar Zabun…

Sonraki 2 yıl, Şahin Balcıoğlu başkanlık koltuğuna oturacak…

Böylece herhangi bir yarış veya cepheleşme olması istenilmemişti…
 


 

Ve geldik şimdi yeniden KMTSO’nun seçim sathına…

Bu yıl Ekim ayı sonunda, seçime gidilecek…

Şu anki başkan koltuğunda oturan Şahin Balcıoğlu, Ramazan ayında verdiği iftar yemeğinde, bir nevi başkanlığa yeniden aday olacak gibi konuşma yapmıştı…

Koltuk demek ki tatlı gelmiş…

Bir nevi kalkmak istenmiyor…
 


 

Oysa kimse çıkıp sormuyor, soramıyor…

2 yıl içinde bu şehre ve özellikle iş dünyasına ne gibi projeler veya ne gibi bir icraatlar gerçekleştirdiniz demiyor, diyemiyor…
 


 

Hep merak etmişimdir…

KMTSO’dan tüm üyelere belli zamanlarda mesajlar gönderilir…

‘’Aidatınızı yatırınız’’ diye…

Hiç bir üye de kalkıp, bu yatan aidat paraları nerelere harcanıyor diye sormaz, soramaz…

Paralar nereye harcanıyor diyemez…

Seyahatler, hediyeler, uçak biletleri, yemekler, reklamlar…

Vesselam bizim ağalar, paşalar, üyelerin kesesinden ağalık yapmaya devam ederler…
 


 

Bir ilin orta ve uzun vadede kalkınmasına, maddi ve manevi olarak destek sağlayan iki önemli kurum vardır. Bir tanesi Milli Eğitim Müdürlüğü, ikincisi de o şehrin üniversitesidir.

Bu günün öğrencilerinin hemen tamamına yakını yarın karşımıza ya “çalışan” olarak, ya da “işveren” olarak çıkacak demektir!

Geleceğin işçisi, teknikeri, öğretmeni, mühendisi, doktoru, avukatı ve işvereni Milli Eğitimin ve Üniversitenin sıralarından geliyorsa “Ticaret ve Sanayi Odası” bu işin neresinde olmalı?

Tam göbeğinde olmalıdır…

KMTSO, sadece üye kaydı yapmak, üyelere kayıt belgesi vermek, aidat toplamak, genel merkeze para göndermek ve kendi şaşalı günlerini geçiren bir kurum olgusunu bir an önce üzerinden atmalıdır…

Sorumluluğunu bilmeli, ona göre davranmalıdır…

Mesela…

İlimizdeki işyerleri ve fabrikalarda çalışan işçilerin hemen hemen tamamına yakını asgari ücretle çalıştırıldıkları söylenmektedir! Bazı iş kolları vardır ki harcanan emek diğerlerine göre çok farklı ve meşakkatlidir. Bu konuya eğilmek KMTSO ya yakışır. Efendim KMTSO nun işi mi bu? diyebilirsiniz. Olmasa bile işveren veya çalışan olmak üzere ticari hayatı ilgilendiren her türlü konu “Ticaret ve Sanayi Odasını” ilgilendirmelidir!

O yüzden…

Kapalı kapılar arkasında sen 2 yıl başkanlık yap…

Diğer isim de sonraki 2 yıl başkanlık yapsın…

Çekin bakalım kurayı, önce kim başkanlık yapacak? Safsatasını bir yana bırakarak, 27 yıldır KMTSO çatısı altında çiçek, böcek, diyerek, KMTSO’ya herhangi bir katma değer katmayan şahıslar, bir an önce bu kurumdan uzaklaşmalıdır…

Yeni bir heyecan katılmalıdır…

Gençlerin önü açılmalıdır…

Kendilerini bu şehrin sahibi sanan zat-ı muhteremler, ellerini artık KMTSO’dan çekmelidir…

Şeffaf bir yönetim, her yıl üyelerine bilançoyu açıklayan bir yönetim, bu şehre artı değer katacak projelerle üyelerin karşısına çıkacak bir yönetim kadrosu, iş başına gelmelidir… 

Ticaret erbabının sıkıntılarını çözmek için adımlar atılmalıdır…

KMTSO kimsenin babasının çiftliği değildir…

Babadan oğula miras kalmış gibi bu kurum yönetilmemelidir…

Kaldı ki, başkanların yaşantıları kesinlikle örnek teşkil etmelidir…
 


 

Dursun ve Temel hikâyesinde olduğu gibi ‘’İddiaya var mısın? Ben diyorum birinci at yarışı kazanır’’ misali daha önce filmi izleyen Dursun gibi ‘’biz bu KMTSO seçiminin ve başkanın şu olacağını biliyorduk’’ denmemelidir…
 


 

Diyeceğim odur ki:

Her şey parayla olmaz! Parası olan bir kişinin oğlu kızı varsa sevinsin…

Bana göre ortak akılla, 7 bin üye kendi alanlarında seçim yaparken layık olan ismi seçmeli…

Onlarda, kendi aralarında kimin ufku genişse, kim daha iyi ve güzel yönetecekse, onu başkanlık koltuğuna oturtmalıdır…

Ciddi yaklaşım veya diyaloglar bir kurumun veya bir şehrin çehresini o zaman değiştirebilir!

“Bir yerin şerefli olması, oradaki insan ile şereflenir!” Bu görevler herkese nasip olamaz! Zamanı iyi değerlendirmek gerekir. Aksi halde bu işin vebali ağır olur!

Nasıl ki; “Bir çivi bir nalı, bir nal bir atı, bir at bir komutanı, bir komutan bir orduyu, bir ordu koca bir ülkeyi Kurtarırsa!”

KMTSO seçiminde layık olan bir isim, başkanlık koltuğuna taşınırsa…

Bu şehrin belki kör talihi, o zaman değişir…

Yoksa biz bu filmi daha önce görmüştük der, bir 4 yıl daha bu şehir kaybeder…
 

★★★
 

DİP NOT: Şahin Balcıoğlu döneminde, KMTSO olarak bugüne kadar yerel basını adam yerine koymayan bir zihniyete, bakalım yerel basın seçim sathında nasıl adım atacak?