7 Haziran 2015 seçimleri, geride kaldı.

 

Milletimiz hiç bir partiye, tek başına iktidar olmasına izin vermedi.

 

13 yıldır iktidar olan AK Parti, bir nevi hayali hüsrana uğradı.

 

Her ne kadar şehrimizde 6 milletvekili çıkarılmış olsa da, oylarda ciddi bir düşüşün olduğu görülmekte.

 

Bunun mukayesesini yapmak her ne kadar bize düşmese de, bu şehirde yaşayan bir fert ve bir gazeteci olarak bu konuda birkaç ana başlık üzerinde durmak istiyorum:

 

Ve soruyorum:

 

AK Parti, şehrimizde metal yorgunluğa maruz kalmış mıdır?

 

Bence kalmıştır.

 

Her yeni eskir; her taze yaşlanır; her güçlü zamanla zayıflar.

 

Bunların önüne geçmenin yolu, yenilenmedir.

 

Yenilenemeyen terkiplerde, çözülmeler olur.

 

Kahramanmaraş’ta AK Parti, maalesef belli ölçüde bundan nasibini aldı; kendini yeteri kadar yenileyemedi veya yenilemek istemedi.

 

Kaldı ki; son yıllarda yönetim bazında, büyük handikaplar ve küskünlükler, kalp kırmalar, kendini büyük görmeler, seçmene burun kıvırmalar olağan hale geldi.

 

Bunu kimse sorgulamadı, nefis muhasebesi bile yapamadı.

 

Kendisini hesaba çekebilen şahıs veya teşekküller, başkaları tarafından hesaba çekilmekten kurtulur.

 

AK Parti, bu muhasebeyi yapamadığı için, bazı seçmen grupları tarafından bence bu seçimde hesaba çekildi.

 

Seçmen bir nevi heyy kendinize gelin, aklınızı başınıza devşirin, güç zannettiğiniz ve o oturduğunuz koltuklar, benim verdiğim oylarımın eseridir dedi.

 

Bir başka önemli husus, 7 Haziran seçiminde AK Parti propaganda faaliyetlerinde de zayıf kaldı.

 

Bir siyasî parti için yılın 12 ayı, propaganda dönemidir.

 

En etkili propaganda ise, mahalli teşkilatların kendi mahallinde gerçekleştirdiği, bilhassa birebir ilişkiler çerçevesinde yapılan propagandadır. 

 

Bunlar içerisinde netice alma oranı en yüksek samimi ve safi ilişkiler zemininde gerçekleşenidir.

 

AK Parti, mahalli propagandayı yıllardır en sağlıklı ve muntazam bir şekilde yürütmüştür.

 

Ancak son seçimde; şu anki Parti teşkilatına mensup kişi veya kişiler, her bir ferdin şahsiyeti, hayat tarzı, ilişkileri ve parti adına faaliyetleri, maalesef nasıl olsa biz kazanırız, biz güçlüyüz, biz Metin'iz, biz Fatih'iz söylemine dönüşmüştür.

 

Oysa ki; Ali Sezal'ın geçen gün bir iftar yemeğinde söylediği gibi; "Halk tarafından sevilen, sayılan teşkilat mensuplarına önem verilmeli, Parti yöneticilerini seçerken dikkat edilmeli, parti içerisinde kişiler kesinlikle küstürülmemeli, yeniliklere kucak açılmalı, bir olunmalı, birlik olunmalı, kenetlenilmeli…" söylemi çok doğru bir söylemdir.

 

Hiç kimse, gazeteciler dahil birgün bile: "magrurlanmayın, sizden büyük Allah var" diyememişlerdir.

 

Bu nedenledir ki; AK Parti, 7 Haziran seçimi sürecinde, Kahramanmaraş'ta gerek partisine mensup propagandacı profili, gerekse propaganda muhtevası açısından zayıf kalmıştır.

 

Türkiye’nin geçmişte koalisyon hükümetleri döneminde yaşadığı sıkıntıları, dış güçlerin ülke üzerinde hayata geçirmeye çalıştığı projeleri, nisyan ile malûl seçmene, bilhassa dün ile bugünü kıyaslayabilecek tecrübeden mahrum olan gençlere anlatılamamıştır.

 

Bu hususta maalesef basın, hep göz ardı edilmiş, birkaç reklam, ilan ve yemekli toplantılarla seçim süreci geçiştirilmeye çalışılmıştır.

 

Kısaca AK Parti, aday belirlemedeki yanlışlığı bir yana, teşkilatlarında dava adamı yetersizliğini görmeyip, kendini ön saflarda resim çektirme yarışı içerisine giren, burnundan kıl aldırmayan, caka satan, yöneticiliğini kendi meslek grubu adına menfaate, çıkara dönüştürmeye çalışan, kişi ve kişileri temizlemediği müddetçe, olası bir erken seçimde Kahramanmaraş'ta şu anki oy potansiyelinden daha ve daha aşağılara düşeceğini tahmin ediyorum.

 

Atalarımız boşuna söylememiş; "görünen köy kılavuz istemez"...

 

Not: Dün şehrimizdeki 3 gazetede AK Parti İl Başkanı Metin Doğan’ın gündeme ilişkin bazı açıklamalarını okudum. Demek ki bu şehirde 3 gazeteden başka gazete ve gazeteciler yokmuş…