Baro Başkanı Vahit Bağcı’nın, eski baro başkanı Metin Doğan hakkında FETÖ terör örgütü nedeniyle kapanan Zirve Üniversitesi ile yaptığı protokol nedeniyle suç duyurusunda bulunmuştu. Bunun üzerine eski baro başkanı kendisi hakkında yapılan açıklamaya, bir yazılı açıklama yaparak cevap vermişti. Baro Başkanı Vahit Bağcı, Metin Doğan’ın kendisi için söylediklerini yazılı bir açıklama yaparak yeniden cevap verdi.

Bağcının Doğan hakkındaki açıklamaları şöyle: “Türkiye Cumhuriyeti Devleti kadim bir medeniyete, köklü bir tarihe ve güçlü bir devlet geleneğine sahiptir. Bu devlet, bünyesinde barındırdığı tüm vatandaşların en ince ayrıntısına değinerek hassas bir şekilde düşünce ve eylem dokularını bilmektedir. Kim dost, kim düşman ve kim dost görünümlü fırsatçı bunu sahih ve doğru bir şekilde bilir. Hiç kimse kendisine gerçeğin ötesinde bir kılıf aramasın. Çünkü yapılan hiçbir makyaj, devletin karşısında gerçekleri gizlemeye yetmez.

Şahsım, bu memleketin bir evladı olarak ülkesine, devletine ve milletine sadık, kanun ve adaletin adil bir şekilde işlemesi için gerek siyaset, gerek avukatlık mesleği, gerekse sivil toplum çalışmalarında hassas bir şekilde gayret etmektedir.

Nitekim bunu devletimiz başta olmak üzere kıymetli meslektaşlarım ve aziz hemşerilerim çok iyi bir şekilde bilmektedir. Şahsım adına açılan FETÖ üyeliği diyerek karalama yapılan davada, yurtdışında Birleşmiş Milletler programında ülkemi temsil ederken bizzat kişiliğimin yıpratılması hususunda yapılan siyasi bir operasyondur. Bu hakikat bizzat süreci inşa ederek daha sonra tayin isteyerek kaçan kişi tarafından itiraf ve özür niteliğinde dile getirilmiştir.

Metin Doğan bir basın açıklamasından daha çok bir iftira metni kaleme almıştır. Dolayısıyla şahsım hakkında yapılan bu iftiralara cevap verme zarureti hasıl olmuştur. Sayın Doğan basın açıklamasının bir bölümünde ‘Baro Başkanı seçildiğim dönemden itibaren Fetö aleyhine bir beyanımın olmadığından’ bahsetmektedir. Bu husus hiçbir etik değere sığmayan iftira silsilesinin bir parçasıdır. Bu hain yapının aleyhine gerek Baro Başkanı seçildiğim dönemden önce gerek Baro Başkanı seçildiğim dönemden sonra birçok açıklamalarım mevcuttur. Metin Doğan, zahmet edip gerek Kentimizin yazılı-görsel basınındaki ve gerekse sosyal medya hesaplarımdaki beyanlarıma baksaydı böyle bir gaflet içerisine düşmezdi. 17 ve 25 Aralık sürecinden sonra herkes taraf olup köşesine çekildiğinde benim tarafım devletimin yanı ve lider olarak gördüğüm sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın tarafı olmuştur.

Diğer bir husus, Metin Doğan, Zirve Üniversitesi ile yapmış olduğu protokolün 17- 25 Aralık 2013’ten yaklaşık 13 Ay önce imzalandığını belirterek algıyı başka yöne çekme çabası içerisindedir. Bu noktada şu sorular akıllara gelmektedir. Madem 17-25 Aralık 2013’ten önce imzalanan bir protokoldü de Devlet ve Millet olarak 17-25 Aralık sürecinden sonra bu hain yapıya gösterilen tepkilerin akabinde kendisi de devletinin yanında olması gerekip bir tepki göstermesi gerekirken imzalamış olduğu protokolü neden iptal ettirmedi? Neden bu protokolü iki yıllık imzaladı? Neden 17-25 Aralık 2013’ten sonra bu protokolü devam ettirdi? ‘Madem Fetö ile mücadele ediyorsun o zaman Fetö ile İltisaklı olan söz konusu Üniversiteyle yapmış olduğun protokolü iptal ettirseydin’ derler adama. Bu husus Bank Asya’da hesabı olduğu gerekçesiyle Fetö üyeliğiyle suçlanan sanıkların ‘’Bank Asya’da hesabım vardı ama hesabımı kullanmadım’ şeklindeki savunmalarına benzemektedir.

Metin Doğan, Fetö ile mücadeleyi sulandırmak istediğimden bahsetmektedir. Şu husus herkes tarafından bilinmelidir ki; Fetö ile mücadelenin sulandırılmasının en büyük örneği, şahsım aleyhine Fetö kapsamında soruşturma başlatılmasıdır. Fetö ile mücadele ettiğini söyleyenlerden yola çıkacak olursak sözlerimin haklılığı kanıtlanmış olacaktır. Nitekim soruşturmayı yürüten Cumhuriyet Savcısı’nın, Sayın Cumhurbaşkanımıza hakaret niteliğindeki sosyal medya hesaplarından yapmış olduğu paylaşımlara dikkat edecek olursak Fetö ile mücadelenin kimlerin insiyatifinde olduğunu görmüş oluruz. Metin Doğan övünçle Ak Parti il başkanlığı, Ak Parti MKYK üyeliği, Ak Parti MDK üyeliği yaptığını vurgulamaktadır. Madem kendisini bu kadar önemsemektedir, sayın Cumhurbaşkanımıza karşı aleni bir şekilde hakaret eden, sayın Cumhurbaşkanımızın, bebek katili Abdullah Öcalan’la yan yana  olduğu bir karikatürü hem de Fetö ile mücadelenin ortaya çıkmaya başladığı, herkesin safını belli ettiği dönemlerde, Cumhurbaşkanlığı seçiminden iki ay önce sosyal medya hesabından paylaşan sözde Cumhuriyet Savcısı ile ilgili bir beyanda bulunmuş mudur? Bu konuda bir tasarrufu olmuş mudur? Ben söyleyeyim olmadı.. Hatta daha radikal bir şey söyleyeyim; AK Partili olduğundan övünçle bahseden Metin Doğan, Cumhurbaşkanımıza hakaret eden ve bizim hakkımızdaki bu soruşturmayı yürüten savcının tayini Adana İline çıktığında ilk hayırlı olsuna koşarak gidenlerdendir… Kamuoyunun bu nasıl Ak Partililik dediğini duyar gibiyim.

Fetö ile mücadeleyi sulandırmak istediğimi beyan eden kişi, aleyhime yapılan siyasi linç girişiminin başını çeken siyasi sen değil misin de bana Fetö ile mücadeleyi sulandırmaktan bahsediyorsun? Ben yurt dışındayken Fetö kapsamında göz altına alınan avukatlara ‘Vahit Bağcı’yı hedef gösterin, sizi çıkartayım’ şeklinde vaadlerde bulunduğunu herkes bilmez mi zannediyorsun? Yoksa sen de Fetö ile mücadele ettiğini söyleyen sözde Cumhuriyet Savcısı ile ortak mı hareket ediyorsun? Vahit Bağcı’ya olan nefretin, davamıza, Partimize, Genel Başkanımıza, Cumhurbaşkanımıza olan bağlılığının önüne mi geçti? Hırsın, gözlerini kör mü etti? Yoksa sen siyaseti, sadece kişisel çıkarların için mi yapıyorsun? Merak etme bu konu ile ilgili hukuki mücadelemi de sürdüreceğim. Zamanını bekle.
İşte görün bakın, Fetö ile mücadele kimlerin elinde ve bu mücadeleyi kimler sulandırıyor.

Metin Doğan’ın her sıkıştığında ’Milli Görüş’ hareketinin arkasına sığınmasından artık tüm Kahramanmaraş’ın sıkıldığını herkes biliyor da bir tek kendisi bilmiyor. Kendisine, Milli Görüşün ne kadar faziletli, erdemli, ahlaklı bir hareket olduğunu birilerinin anlatması gerekiyor. Ahlaki zafiyetleri tüm Kahramanmaraş’ın dilinde olan, bu şahsın hala Milli Görüş gibi çok kıymetli bir hareketin arkasına sığınması da insanların aklıyla alay etmekten başka bir şey değildir. Metin Doğan, ilimize ve ülkemize çeşitli hizmetlerde bulunduğunu iddia etmektedir. Allah aşkına ‘Maraş’ın Tayyip Erdoğan’ı benim, herkes bana biat edecek diye’ caka satmaktan başka ne yaptı? Bize bir tane hizmetini gösterebilir mi? Metin Doğan, bu memlekette insanları kutuplaştırmaktan, ötekileştirmekten, ayrıştırmaktan ve kendisine boyun eğmeyenlere karşı düşmanca tavır takınmaktan başka bir şey yapmamıştır. Konuyla ilgili sayısız örnek verebilirim fakat bunun en yakın ve en somut örneği; 24 Aralık 2016 tarihinde yapılan 7. Dönem Avukatlıktan Hakimli’ğe geçiş sınavında Kahramanmaraş’tan yazılı sınavı kazanan ve haklarında herhangi bir soruşturma bulunmayan, Fetö örgütüyle uzaktan yakından alakası olmayan 25 değerli avukat meslektaşımızla ilgili asılsız iddialarla fişleme yapıp bu insanları mağdur eden kendisi değil miydi? Bu yaptığı kul hakkı yemek değil midir? Bu nasıl Milli Görüşçülüktür? Bu nasıl Müslümanlıktır?

Ayrıca Metin Doğan, Türkiye Barolar Birliği yerine geçerek, hakkımda yürütülen soruşturmadan ötürü Baro Başkanlığımın sona erdiğini beyan etmektedir. Bu iddia karşısında Metin Doğan’ın hukukçu kişiliğinden de şüphe etmeye başladığımı üzülerek ifade etmek istiyorum. Bir hukukçu nasıl olur da evrensel hukuk kuralı olan Masumiyet Karinesi’ni hiçe sayarak böyle bir açıklamada bulunabilir? Masumiyet karinesine göre; ‘’Bir kişinin hakkındaki suçlamalar kesinleşmedikçe (Yerel Mahkeme tarafından kişi suçlu bulunup, Yargıtay tarafından da yerel mahkemenin kararı onanmadıkça) o kişi masum kabul edilir. Bu hukukun evrensel bir kuralıdır. Ayrıca bu konuyla ilgili idari tasarruf, Türkiye Barolar Birliği Başkanlığı’ndadır. Benzer durumlarda, haklarında soruşturma başlatılıp ta seçim dönemine kadar Baro Başkanlığı’na devam eden birçok meslektaşım mevcuttur. Bunlardan bir tanesi de İstanbul Barosu Başkanıdır. Yani yeni seçim dönemine kadar görevimin başında olduğumu da çok kıymetli hemşerilerime bildirmek isterim.

Metin Doğan, her zaman bu hain yapıya mesafeli olduğunu zikretmektedir. Metin Doğan, şehrimizde Türkçe Olimpiyatları düzenlenirken en önde oturabilmek adına sarf ettiği eforu çabuk unutmuşa benziyor…

İl başkanlığı, MKYK üyeliği ve MDK üyeliği yapan ve milletvekilliği aday adaylığı başvurusunda da bulunan Metin Doğan acaba bu güzide görevlerden alınarak siyasetten neden el çektirildi? Artık kendisini, Ak Parti’nin hiçbir programında neden göremiyoruz? Sizce sebebi yukarıda bahsetmiş olduğum hususlar olabilir mi?
O kadar başarılı olduğunu iddia eden ve her fırsatta kendisinin milli görüş geleneğinden geldiğini belirten ama bence milli görüş düşüncesini sadece kendisine kılıf olarak kullanan 17 - 25 Aralık sürecinden sonra il başkanlığı yaptığı dönemlerde aynı zamanda avukatlık mesleğini icra ederken üstlendiği davaların ve avukatlığını yaptığı şirketlerin hangileri olduğu ve bu şirketlerin kime hizmet ettiğini ilgili şahıs Av. Metin Doğan tarafından açıklanması lazımdır?

Bu şahıs hala kalkıp nasıl Fetö ile mücadele ettiğinden bahsetmektedir?

Şahsımın bu memlekete hizmet tutkusu ve devlete bağlılığı herkes tarafından bilindiğinden ve şahsıma güvenildiğinden 15 Temmuz Milli İrade Ve Demokrasi Derneği Kahramanmaraş kurucu il başkanlığı görevi bana verilmiştir. Kimse yüzüne maske takıp bir başkasını kandıramaz sadece kendisini kandırıp çevresindeki avanelerini oyalar. Benim kişiliğimi ve kimliğimi devletim ve milletim bilmektedir.
Metin Doğan’ın açıklamasına katıldığım tek nokta; Bu Asil Millet, tarihi boyunca vatanına ve bayrağına kasteden tüm hain işbirlikçi yapıları yok ettiği gibi FETÖ/PDY hain, işbirlikçi, terör örgütü mensuplarını da tarihin çöplüğüne birer vatan haini olarak gömmeyi başaracaktır. Kendini saklayan, gizleyen, güvende hisseden, bu yapıya bilerek hizmet eden kim olursa olsun suçu mutlaka tespit edilip gereği yapılacaktır.Kimse gücü kendisinde bilip makamın ve paranın şehvetine yenilerek devlete aykırı bir şekilde siyasi operasyon yapamaz. Ben siyasete başladığımda Kahramanmaraş gençlik kollarından gelen, il başkan yardımcılığı ve disiplin kurulu başkanlığı görevini yürüten ve halen Kahramanmaraş baro başkanı olarak alnım ak bir şekilde hizmet eden ve sokağa hür bir şekilde vicdanım rahat çıkan bir vatandaş olarak haksızlığa boyun eğmedim ve eğmeyeceğim. 

Bizim ispat edemeyeceğimiz hiçbir iddiamız yoktur. Hepsinin bir dayanağı, belgesi ve delili vardır. Eğer Metin Doğan bu iddialarımın doğru olmadığını beyan edecekse kendisine çok açık bir teklifim vardır. Kendisiyle, yine kendisinin seçeceği platformda, kanalda, basın mensuplarının önünde bu hususları tartışabileceğimi açık yüreklilikle ifade ediyorum.

Adaletin en kısa süre içerisinde tecelli edeceğine olan inancımla, kamuoyuna saygıyla duyurulur”