Kahramanmaraş’ın Türkoğlu ilçesinde bulunan Kılılı Mahallesi ile Yenipınar Mahallesi arasındaki alana yapılmak istenen taş ocağı orada bulunan doğal ortam başta olmak üzere, orada yaşayan vatandaşların içme sularından, vatandaşların geçim kaynaklarının büyük bir bölümünü oluşturan hayvancılığa kadar olan bütün bir düzene zarar verecek.

Bu durumun meydana gelmemesi ve o bölgede yaşayan vatandaşların sağlığı için bu taş ocağının yapılmaması isteyen vatandaşlar ve muhtarlar toplanarak dava açtılar.

Hâkim ve bilirkişilerce incelenen alan ile ilgili önümüzdeki günlerde nasıl bir karara varılacağı ise merak konusu oldu.

Taş ocağının yapılmasının zararları hakkında konuşan Türkoğlu, İstasyon Mahalle Muhtarı Mehmet Güngör şu açıklamada bulundu:

“Şuan Kılılı'da yeni ruhsat alınan taş ocağının merkezindeyiz. Bildiğiniz üzere Türkoğlu içme suyunun yüzde 50 civarını buradaki kooperatifin kuyularından sağlıyor. Daha önce Türkoğlu Çevlik mevkiine kurulan taş ocağından ötürü sularımız çekildi. Bu durumun bir daha yaşanmaması için burada mücadele vermeye geldik. Gördüğünüz gibi zaten 24 tane bu civarda taş ocağı var. Hepsi Türkoğlu ve Aksu arasında. Özellikle zaten bu bölgede yaşayan insanlar hayvancılık, arıcılık, çiftçilik ve salatacılıkla uğraşıyor. Bilirsiniz ki ulusal basında da haber olan salatalıklarımız var. O yüzden daha önce de iptal olan bu taş ocağının ruhsatının tekrar iptal edilmesini istiyoruz. Yasalara saygılıyız, hâkimimizin vereceği karara saygılıyız.”

Güngör’ün açıklamasının ardından taş ocağının yapılacağı yörede yaşayan Galip Taşan ise şu açıklamada bulundu:

“Yaşım 32, yıllardır hayvancılıkla uğraşıyorum ve şuanda kurulmak istenen taş ocağının bulunduğu bölgeyi bizim hayvanlarımız yıllardan beri mera olarak kullanıyor. Arkamızda gördüğünüz dağları biz 9 yıl ağaçlandırmak için uğraştık, büyümesini bekledik, ondan sonra hayvanları yaymaya başladık izin alaraktan. Bu taş ocağı olarak yapılmak istenen yer tabiri caizse hayvancılığın kalbi olarak adlandırılabilir. Biz bu taş ocağının inşasına şiddetle karşı çıkıyoruz.

İkinci bir konu, bizim köyümüz ulusal basında da haberleri yapıldığı gibi tarım üzerine son 10-15 yılda yeraltı sularını çıkararaktan, insanların kendi güçleriyle sondaj vuraraktan iyi bir kazanç elde etmeye başladı ve oradan da bu durum ister istemez ekonomiye, insanların gelir düzeyine yansımaya da başladı. İnsanlar bir feraha ulaştı. Taş ocağının buraya açılması demek, köylünün buradan göçüp gitmesi demektir. Köylüyü buradan atasından, dedesinden, yerinden, yurdundan ayrıl diyor resmen. Böyle bir şeye de biz evet diyemeyiz, bizim atamız da burada ölmüş, babamız da burada ölmüş, biz de burada ölmek ve gömülmek istiyoruz. Bu yüzden biz bu taş ocağına şiddetle karşı çıkıyoruz.

Bizim köyümüzde sağ olsun bir yatırımcımızın aracılığıyla ve köylümüzün kendi çabalarıyla ağaçlar özellikle Aydın'dan fidanlar getirilerekten yüz dönüme yakın incirler, dört yüz dönüme yakın Amerikan Bademi, elli dönüm Japon eriği, bunlar buraya bir entegre tesis kurularaktan yerleştirildi. Bizim buralarda tabiri caizse insanı dikseniz insan yetişecek verimlilikte topraklar var. Taş ocağı açıldığı zaman ister istemez burada dinamit atacaklar, patlama yapacaklar. İster istemez yer altı suları daha da dibe inecek. Buraya inşa edilmek istenen taş ocağı, Türkoğlu'nun ve Kılılı'nın su tüketiminin yüzde 50'sinin içme suyu karşılandığı kooperatif sularından kuş uçuşu 2 kilometre mesafede bulunuyor. Yani yetkili insanların bunu göz önüne almasını istiyoruz. Taş ocağına şiddetle karşı çıkıyoruz.”