AK Parti Kahramanmaraş Milletvekili Habibe Öçal, sosyal medya üzerinden hakaret ettiği gerekçesiyle Zeki Atak ve Birruh Kısakürek hakkında Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunmuştu.

Suç duyurusu hakkında Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından verilen karar hakkında Zekeriya Atak şu ifadeleri kullandı; ''Sayın Savcılık makamı ders niteliğinde okutulacak olan bir karara imza atmıştır. Kendilerine şükranlarımı belirtiyorum. Adalet böylelikle yerini bulmuştur.''

CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞININ KARARI

Müşteki Habibe Öçal vekilinin Cumhureyet Başsavcılığımıza verdiği dilekçesinde Facebook sosyal paylaşım sitesinde ''Zeki Atak'' ve ''Birruh Kısakürek'' isim/rumuzlu kullanıcıların müvekkiline yönelik hakaret ve iftira içeren mesaj yazdığı beyan edilerek şikayette bulunulması üzerine soruşturma başlatılmış...

Paylaşımlar incelenmiş; Zekeriya Atak'a ait sosyal medya hesabından ''Bir Milletvekili sahte hesaplar açtırırmı ya yazıklar olsun ahlaksızlar bu kadar düştünüzmü'', ''Kahramanmaraş Milletvekili Habibe öçal arapları suriyelileri çok seviyor. Hepsi kardeşi gibi Kahramanmaraş'ta yaşayıp sıkıntısı derdi olan suriyeli kardeşlerimiz var ise Habibe Öçal'a ulaşsın... Ne sorunları var ise vekilimiz anında çözdüğünü duydum'', ''Milletvekili Habibe Öçal Kahramanmaraş'a geldiğim zaman bir kişiyi sevmiyorum o da Zekeriye Atak demiş... Canın sağolsun çok şükür'' şeklinde, şüpheli Birruh Kısakürek'in sosyla medya hesabında ise ''Kahramanmaraş'ta bayan Milletvekilinden mafya vari skandal yeminli tehdit... Habibe Öçal fan sayfasından vatandaşı tehdit ettirmiş'' Öcalan,Öçal, Öçal, bunların dedeleri bu soyadını alırken kimden neyin öcünü alacakalrımı acaba hiç araştırdınızmı..Otu çek köküne bak'' şeklinde yorumlar yazdıklarının görüldüğü,

Şüphelilerin talimat ile alınan savunmalarında özetle yorumları kendilerinin yazdığını, ancak hakaret kasıtlarının bulunmadığını beyan ettiklerini,

Hakaret Suçunun oluşabilmesi için ''bir kimseyi onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnat edilmesi veya sövmek suretiyle onur, şeref ve saygınlığına saldırılması'' (TCK 125/1) gerekir.Yine ''hareket suçunun işlenmesinde mağdurun ismi açıkça belirtilmemiş olsa bile eğer niteliğinde ve magdurun şahsına yönelik bulunduğunda duraksanmayacak bir durum varsa hem ismi belirtilmiş hem de hakaret açıklanmış'' (TCK 126) sayılır. Bir fiilin hakaret suçunu oluşturup oluşturmayacağı her somut olaya göre ayrı değerlendirilmesi gerekir.

İnsan Hakları Sözleşmesi madde 10:

1. Herkes, görüşlerini açıklama ve anlatım özgürlüğüne sahiptir. Bu hak, kanaat özgürlüğü ile kamu otoritelerinin müdahalesi ve ülke sınırları söz konusu olmaksızın haber veya fikir almak ve vermek özgürlüğünü de içerir. Bu madde, devletlerin radyo, televizyon ve sinema işletmelerini bir izin rejimine bağlı tutmalarına engel değildir.

2. Kullanılması görev ve sorumluluk yükleyen bu özgürlükler, demokratik bir toplumda, zorunlu tedbirler niteliğinde olarak, ulusal güvenliğin, toprak bütünlüğünün veya kamu emniyetinin korunması, kamu düzeninin sağlanması ve suç işlenmesinin önlenmesi, sağlığın veya ahlakın, başkalarının şöhret ve haklarının korunması, veya yargı gücünün otorite ve tarafsızlığının sağlanması için yasayla öngörülen bazı biçim koşullarına, sınırlamalara ve yaptırımlara bağlanabilir.

1982 Türkiye Cumhuriyeti Anayasası madde 26:

Herkes, düşünce ve kanaatlerini söz, yazı, resim veya başka yollarla tek başına veya toplu olarak açıklama ve yayma hakkına sahiptir. Bu hürriyet resmî makamların müdahalesi olmaksızın haber veya fikir almak ya da vermek serbestliğini de kapsar. Bu fıkra hükmü, radyo, televizyon, sinema veya benzeri yollarla yapılan yayımların izin sistemine bağlanmasına engel değildir.

Bu düzenlemeler incelendiğinde ifade özgürlüğünün kişinin bir kişi, olay, davranış, düşünce karşısında kendi fikrini herhangi bir baskı veya engellemeye maruz kalmadan dile getirmesi olduğu sonucuna varılır.

İfade özgürlüğünün sınırı ise kişilerin onur, şeref ve saygınlığıdır. Hakaret suçunun başladığı yerde ifade özgürlüğünden söz edilemez. Ancak bu iki kavram arasındaki sınırın çok titiz gözetlenmesi gerekmektedir. Eğer davranış sırf rencide etme amacıyla söylenmişse, ifade özgürlüğünden söz edilemez...

Yukarıda değinilen mevzuat, içtihat ve açıklamalar ışığında somut olaya göre değerlendirme yapıldığında;

 Bir siyasi parti Milletvekili olarak görev yürüten ve bu sıfatla yazılı veya görsel iletişim araçları yahut basın yoluyla açıklamalarda bulunan müştekinin konumu gereği kendisine yöneltilen ağır eleştiriler karşısında diğer kişilere göre daha esnek bir yaklaşım tarzı göstermesi ve tahammül seviyesinin diğer kişilere göre daha yukarıda olması gerektiği, eleştirinin övgü olmaması nedeniyle sert, kaba, şok edici, saldırgan, kırıcı ve inciltici ifadeler barındırmasının doğal olduğu, şüphelilerin siyasi bir kişiliğe karşı eleştiri amacıyla yazmış olduğu mesajlarda kullandıkları ifadelerin kaba, kırıcı, inciltici ve saldırgan nitelikte olduğunda şüphe yoksa da ifadenin sövme, somut bir fiil veya olgu isnadı maiyetinde olmadığı, düşünce ve ifade özgürlüğünün sınırlarının genişletilmesinin ve kişilerin eleştiri amacıyla yaptıkları düşünce açıklamalarına dava açılmasının önüne geçilmesinin tartışıldığı günümüz konjöktüründe sövme, somut bir fiil veya olgu isnadı niteliği taşımayan ancak kaba sözlerle ağır eleştiri niteliğinde görülen ifadelerin tarafı olduğumuz uluslararası sözleşmelerde yer alan ifade özgürlüğünün tanımı ve AİHM tarafından Mater vs. Türkiye (Başvurusu no: 54997/08) kararı ile siyasetçilere yönelik bu tarz sözlerin ağır eleştiri ve kaba söz kapsamında değerlendirilmesi gerektiğine kişilik haklarına saldırı olarak nitelendirdiği fiille ilgili hukuki haklarını kullanmakta muhtariyetinin bulunduğu incelenen tüm soruşturma dosyası kapsamından anlaşılmakla;

Şüpheliler hakkında yukarıda açıklanan nedenlerle müsnet suçtan kamu adına KOVUŞTURMA YAPILMASINA YER OLMADIĞINA... kararı verilmiştir...

İŞTE KARAR EVRAKLARI: